Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

20’den Görüşelim Merkez – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 10 Nisan 2013 Çarşamba 03:00:00
  Bugün 10 Nisan Polis Günü. Türk Polis Teşkilatı’nın kuruluşunun yıldönümü. Her 10 Nisan’da gelenektir, “büyüklerimiz” birtakım sözler verir. 11 Nisan sabahı o sözlerden eser kalmaz.
Polisleri, telsizle görürüz genelde. Birbirileri ile iletişim kurmalarının en kısa yöntemi telsizin mandalına basıp olan-biteni anlatmaktır. Ancak durum, telsizden geçilemeyecek kadar önemli ya da farklıysa, o zaman “20’den görüşelim”, ya da “20’den gel” deyip telefonla birbirilerini arayabilirler.
DERT ORTAĞI POLİS
Çoğu vatandaşın dert ortağıdır polis. Mahallede görev yapan polisler de, trafikteki polisler de vatandaşların kimseye söyleyemediği birçok sır bilir. Bu sırları, kendine saklar da kimseyle paylaşmaz.
Toplumsal olaylarda bibergazını kullanan kötü adam olarak görürüz polisi. Oysa polis, belki bibergazından nefret eden senin-benim gibi insandır. Bibergazını sıkana değil, sıktırana bakmak lazım gelir.
MESAİSİ AĞIR MESLEK
Her meslekte birtakım zorluklar yaşanır, ama “zorluk” denince polisleri ayrı tutmak gerekiyor. Örneğin bir polis, 12 gündüz saat çalışır. Sonraki gün gece nöbetine gider, gece 12 saat çalışır. Sabah geldiğinde dinlenme fırsatı bulur. Tabii şanslıysa. Büyükşehirdeyse, ya da “geleni-gideni bol” bir kentteyse, gece nöbeti bittikten 2-3 saat sonra tekrar göreve çağrılabilir.
Hani biz deriz ya “gazeteciliğin mesaisi yoktur” diye; polisler için düşünülen mesai kavramı da hemen hemen aynı. Evet, onlarınki biraz daha sınırlı gibi görünse de, özellikle ardı ardına gelen bir gündüz, bir gece mesaisi, ömürden ömür alır.
EŞİT İŞ, ADALETSİZ ÜCRET
Polisin “fazla mesai” ücreti yoktur hem. “Git” denildiği zaman, gidilir bir göreve. Her polis, fedakârlık yapar, kendinden, ailesinden. Yaptığı işi, vatan borcu olarak görmesinin de etkisi büyüktür bu hâlde. Ayda 240 saat çalışan da, 340 saat çalışan da aynı ücreti alır.
Emniyet personelinin sıkıntısı bununla sınırlı değil elbette. Bir astsubay, 30 yıl devlete hizmet ettiğinde 90 bin liraya yakın tazminat alırken, 30 yıllık bir polis memurunun tazminatı 40-45 bin dolaylarında kalıyor. Emeklilikten sonra, polis memurunun aldığı emekli maaş ise, normal maaşın 3’te birine düşüyor.
SUÇU EN İYİ TANIYAN UZMAN
Belki takip ediyorsunuzdur, son zamanlarda polislerin haklarını savunmak için Emniyet-Sen kuruldu. Emniyet-Sen’in, polis hakları ile ilgili basın açıklamasında “Her polis aynı zamanda düşük ücret alan bir uzmandır; suç uzmanı. Polisler hem aldıkları eğitim, hem de yıllarca suç olgusu ile iç içe oldukları için suç ve suçlu konusunda uzmandırlar kimileri bununda üzerinde olarak; çok yönlü terör, kaçakçılık, kriminal, trafik, istihbarat, asayiş, olay yeri gibi birer düşük ücret alan A tipi uzman memurdurlar ve Devleti içten gelen ve gelebilecek olan her türlü tehlikeye karşı adeta vücudun antikor sistemi gibi koruyup gözetmektedirler” deniliyor.
Hakikaten, ülkenin suçu ve suçluyu tanıma konusunda en uzman kesimini, zor şartlara mahkum etmemiz, hangi mantıkla açıklanır, bilinmez. Ancak gerçek şu ki, artık “müdür” olmayan her polis, sabır taşına dönmüş durumda.
Bunları açık açık konuşmak gerek. Hatta telsizden “birim amirlerinin” duyacağı şekilde anlatmak gerek.
Yoksa hep “20’den görüşelim merkez” demeye devam ederiz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER