Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

4. YENGEÇ BURCU (21 Haziran – 22 Temmuz)

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 19 Haziran 2017 Pazartesi 12:36:20
 

-8-
Yengeç çok ilginç bir burçtur. Tanrısal kavgaları ise Koç, Terazi ve Oğlak iledir.
“Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasını, dûniHİ mânâda hürriyetini, kendi adına “BEN” diyerek oluşturduğu statüyü güçlü göstereceğim diye kuyruğunu dik tutmaya çalışır. Çok özgüvenli gözükmeye itina gösterir. Oysa bu gayretin gerisinde sebebini kendisinin de bulamadığı bir eziklik ve bir tatminsizlik vardır, daima. “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddialı diğer tanrıların gücünü peşinen kabul edip kendisini bir zavallı tanrı olarak konumlandırmıştır. Bu durumun adı esfele safiliyn aynada “güven azlığı”dır.
Kendi “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasının tanrısal sınırlarını koruyabilmek için karşısındakine hayatı zehir edebilecek, onları kıskaca alacak acımasız yöntemler geliştirmiştir.
Kendisini seven ve kollayan “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasındaki birine sığınmayı çok önemser. Dış görünüşte kuyruğunu dik tutan bir ilâhtır. Ama içinde zavallı tanrı oluşturduğu için bu noksanını tamamlayacak “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddialı bir başkasını arar, ona sığınmak ister. Bu sığınma ihtiyacının gerçek sebebini örtmek için de duygusunu da sadakat olarak sergiler. Oysa bu sadakatin gerisinde bir başka ilâha sığınma vardır.
“Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasını koruyabilme hususunda kendisine yeterince güvenemediği için toplum içinde yükselmek, sınıf atlamak gibi hedefleri önemser ve onları bir güvence olarak görür. Maddi imkânları da bu sebepten önemser. “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasındaki bu özellikleri yüzünden dûniHİ algı ve zann’larıyla yaşayanların dünyasında psikolojik rahatsızlıklara en çok yakalananlar Yengeç Burcu insanlarıdır. Müstakillik iddiasının iki besleyicisinden biri olan öfke, Yengeç Burcu insanının kendisini koruduğunu zannettiği tek silahıdır ve onları acımasız bir zalime dönüştürebilir. Müstakillik iddiasının diğer besleyicisi olan cinsel platformda ise fiziksel görünümlerindeki cinsiyetlerini sunuşlarını ve sunarkenki kimliklerini önemserler, kibir sunarken kibirlerini de beslerler.
DûniHİ algı ve zann’larının hayat tarzının, esfele sâfiliyn’in vazgeçilmez malzemesi olan vehmin zulmeti karakterinin en fazla zan üretenlerinden birisi Yengeç Burcu insanıdır. Ürettiği zanlara ondaki sezgi kuvveti de eklenince ürettiği zanlar artar. Bu hal onları daima, olur olmaz konularda bile kuşkucu, kuruntulu, şüpheci yapar. Aslı olmayan bu zanlarına da kuvvetle inanırlar, küfürlerinin ondan beslendiğini bilmezler. Bu küfür hallerini de küfrün dilini kullanarak gösterirler. Yine önemli bir yere geldik: Şikâyet!
Esfele safiliynde yüksek zann üretenler, sezgi gücüyle de bunu artıranlar, sonra da ürettikleri bu asılsız zanlara kuvvetle inananlar sonra bunu nasıl dile getirirler? Şâkinin dili olan şikâyet ve dırdır ile. Bu yüzden, Yengeç Burcundakilerin şikâyet ve dırdırları bitmez. Küfürleri sebebiyle! Şikâyet küfrün ve şâkinin dilidir. Sürekli tekrarlıyoruz, ağzınızı açacağınız zaman, haklı veya haksız olduğunuza bakmadan, şikâyet cümlesi kurmaktan korkmalısınız. Hemen bir şey söylemeyin, önce bir korkun. O şikâyet cümleleri küfrün dilidir. Onların sohbet adı altında yaptıkları şey, küfrün dili olan şikâyetleri yarıştırmaktır. Şikâyetlerini zenginleştirmek için daima başkalarını eleştirirler. Ancak kendilerinin eleştirilmesine tahammül edemezler. Onları eleştirirseniz tanrısal alanlarına girilmiş sayar ve çok hırçınlaşırlar. Kendilerini bir süre dış dünyaya kapatırlar, surat asarak tavır koyarlar. Şikâyetleri genellikle, haksızlıklara uğramaları, kendilerine iyi davranılmadığı, böyle bir dünyada yaşanamayacağı gibi konular üzerine oturur.
Bütün bu özelliklerine bir de geleneklere, eskiye, geçmişe takıntılı olmak derecesinde bağlı olmaları, ellerindekilerden vazgeçememeleri eklenince terk etmeyi başaramaz ve yanlışlarına mahkûm yaşarlar. Yani küfürlerine mahkûm yaşarlar.
DûniHİ algı ve zann’ları esaretinden kurtulmalarına vesile olabilecek aralık kalmış kapıları da vardır. Ancak sıralayacağımız bu özellikler, Yengeç Burcu insanının esfele safiliyn hayatta sorduğunuz zaman “memnun olmadığım huylarım” dediği sınıftadır. Çünkü bu huylarla dûniHİ algı ve zann’ları dünyasında zayıf düştüğünü, anlaşılamadığını görmektedir. Yengeç Burcu için bu önemli bir özelliktir. Sevmediği, “sevmiyorum” dediği huyları onun Billahi imana geçmesi için aralık bırakılmış açık kapılarıdır. Ama o bunu bilmediği için o özelliklerini sevmiyor. Çünkü o özelliklerini dûniHİ algı ve zann’larıyla esfele safiliyn hayatta kullandığında suiistimal ediliyor, huzursuzluklar yaşıyor. O yüzden bu huylarını sevmiyor. “Yaparım, elimde değil ama bu huylarımı sevmem” der. Oysa onlar aralanmış kapılardır. Onlardan bir kaç tanesine bakalım.
Yengeç Burcu insanları dûniHİ algı ve zann’larına göre aşırı sayılabilecek derecede merhamet sahibidirler. Yardıma muhtaç, yoksul kim olursa yardım etmek isterler. Sokak hayvanlarının hallerine dayanamazlar. Dünya genelinde düşünürsek, Allah rızası kavramı ve amacını bilmedikleri için, esfele sâfiliyn yaşantıdaki insanlar tarafından suiistimal edilirler ve merhametli olmanın zarar getirdiğini düşünürler. DûniHİ algı ve zann’larının insanı bu sebepten; “Kazık yemek istiyorsan merhamet et, merhametten maraz doğar!” der. Böylece bu sözlerle, kişinin aralık kapısını kapatırlar. Oysa Allah rızası için olmayan her şey, yani dûniHİ algı ile olan her şey zaten sonuçta hüsrana mahkûmdur.
Esfele safiliyn hayatta sevilmeyen bir diğer özellikleri de gözyaşlarının hemen dökülmeye hazır olmasıdır. Merhamet onların bu kadar aralanmış kapılarıdır. Bu özellikleri onları dûniHİ algıdaki hayatta zavallı pozisyona sokar, Zavallı Tanrı yapar. Arkadaşları onun gözyaşlarını görmekten sıkılırlar, “Olur olmaz her şeye ağlıyorsun” derler, hoşlanmazlar. Çünkü esfele sâfiliyn zayıfı sevmez, iter, kakar, kullanır. İçinde hissettiği, bulduğu zayıflıklar yüzünden sığınacak bir başka “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası sahibi bir “BEN” arar. Esfele safiliyn hayatta böyle birini bulup ona sığınırlar, o da onları ezer. Sistem böyle.
Yengeç Burcu insanının esfele safiliyn yaşantıda zarar gördüğü çok yüce bir özelliği daha vardır: Bir hata yapınca birini suçlamaz, kendine yönelir, sessizce ama acımasızca özeleştiri yapar, ama ilân etmekten de korkar. Çünkü onları ezecek dûniHİ algı insanlarına itiraf olmaz.
Sorumluluk duyguları yüksektir. Böylece esfele safiliyn hayatın hamalı olurlar.
Eğer Yengeç Burcu insanı “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasından vazgeçerde, dûniHİ algı ve zann’larına sırtını dönerse ona aralanmış kapılara da bir bakalım.
Bu burcun insanında merhamet duygusunun yüksek olması, Allah’ın Rahman ve Rahiym esmalarını yaşayabilmesi içindir, “Bismillahir Rahmanir Rahiym”i aslına uygun söyleyebilmesi içindir. Akmak için hazır bekleyen gözyaşları ise kalbındaki kiri yıkayabilmek, cehennemin ateşini söndürebilmek, cennetini yeşertebilmek içindir. Sığınacak bir “Müstakilen VAR ve Muhtar” aramaları “Allah’ım sana sığınırım” diyebilmek içindir. Çünkü ancak Allah “Müstakilen VAR ve Muhtar”dır. Başka “müstakilen var ve muhtar” yoktur. Bir hatasında kendisine sessizce, acımasızca özeleştiri yapabilmesi nefs-i levvameyi çok iyi değerlendirebilecek demektir. Bu özelliği ile esfele safiliyn aynasında, ezik, kendine güvenemeyen gözükürken, Hakk yolda ise Billahi imanla takva yolunda hızla ilerler. Sorumluluk duygusunun yüksekliği, Rabbine verdiği “Rabbim sensin!” sözünü kolaylıkla yerine getirebileceği anlamına gelir.
Sezgi ve hayal güçleri yüksektir, sünnetullah ve tevhid gerçeklerini fark edebilsin, imanını yükseltsin ve tefekkür etsin diye. Sevgi yönü kuvvetlidir ki sevgi ile Yaradanı bulsun diye, “Allahım bana sevgini ver” desin diye. Aile bağları kuvvetlidir ki sıla-i rahim’i anlasın, Allah’ı bulsun diye. Yalnızlıktan korkarlar ki Allah’ı isteyip veli olabilsinler diye. Tuttuklarını bırakmazlar ki Hakk yolu sıkı sıkı tutsunlar diye. Çok kolay hastalanırlar ki günahlarından temizlensinler, Allah desinler, duaları makbul olsun diye.
Psikolojik rahatsızlıkları çok olur, çünkü esfele sâfiliyn onları delirtir, çıldırtır. Psikolojik rahatsızlıklarının sebebi yaşadıkları esfele sâfiliyndir zaten. Onlar kendilerini neyin çıldırttığının farkında değiller ama onları delirten dûniHİ algı ve zann’larıdır. Aslında dûniHİ algı ve zann’larıyla yaşamaktan bu kadar rahatsızlar. Böylece kendilerini bu kadar rahatsız eden şeyden kolay sıyrılırlar, psikolojik rahatsızlıklarından eser kalmaz.
Sadakatleri onların önemli bir özellikleridir, Allah’ın has kulları olsunlar diye.
Ancak dûniHİ algı bırakmaz ki bu özellikler aslına uygun çalışsınlar! İnşaAllah Allah kolaylaştırır ve güzelleştiriverir.

Burçlar ve Küfürler -8-

 

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER