Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ALLAH VE PEYGAMBER SEVGİSİ İMANDANDIR

Muharrem Günay 19 Aralık 2018 Çarşamba 13:34:03
 

Allah ve Peygamber sevgisi imandandır. Bu sevgiden yoksun olan kimsenin gerçek anlamda inanmış olduğu söylenemez.  Bu sevgi İslâm’daki mânevî hayatın temelidir. Bu temele dayanmayan ibadet ve ahlâk gibi davranışlar İslâm açısından bir anlam ifade etmez. Bir Mü’min severek Allah’a itaat ve ibadet ediyor, onun emirlerine ve yasaklarına uyuyorsa bunun değeri vardır. Allah Teâlâ’yı seven onun kelâmı olan Kur’an’ı ve resulü olan Hz. Muhammed’i, onun dava arkadaşları olan sahâbeyi de sever. Kısaca Allah’ın sevdiği herkesi ve her şeyi sever.
Kur’an’da Allah sevgisi üzerinde önemle durulur. Yüce Allah şöyle buyurur: “İman edenler Allah’a olan sevgileri ise çok fazladır” (el-Bakara 2/115). Şiddetli ve çok sevgi aşk demektir. Bu âyet başta olmak üzere birçok âyette muhabbetullah denilen Allah sevgisine ve ilâhî aşka işaret edilir.
Bir Müslüman Allah’ı, Resûlü’nü ve Allah yolunda mücadele etmeyi babasından oğullarından, kardeşlerinden, eşlerinden, kabilesinden, servetinden, ticaretinden ve malından mülkünden daha çok sevmekle yükümlüdür. Eğer Allah’ı ve Resûlünü daha çok sevmezse Kur’an’ın ifadesiyle “Allah’ın hükmü tecelli edene kadar bekleyin, Allah günahkâr bir toplumu hidayete erdirmez” (et-Tevbe 9/24) tehdidine muhatap olur. Bunun anlamı şudur: Bir müslümanın Allah’ı, Resulü’nü ve Allah yolunda mücadele etmeyi yürekten sevmesi ve bu sevgi ve isteğini her zaman diğer şeylerden önde tutması gerekir.
Mü’min sevdiğini Allah için sevmelidir; Bu onun en belirgin özelliklerinden biridir. Sevdiğini Allah rızâsı için sevmek, esasen Allah’ı sevmektir. Hatta Peygamber aleyhisselâma duyulan muhabbetin kaynağı da Allah sevgisidir. Kur’an-ı Kerim’de peygamber sevgisi ile ilgili olarak şöyle buyruluyor:
“(Ey Resûlüm!) De ki: “Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir.” (Ali İmran 3/31)
Bu ayet-i kerimede dikkat edilirse Allah’ı bilmekten değil, O’nu sevmekten söz ediliyor. Çünkü sevgide münafılıklık olmayıp, samimiyet ve bağlılık asıldır. Allah’ı sevmenin ölçüsü ise Allah’ın emir ve yasaklarını da sevip, yerine getirmektir. Ayette dikkati çeken diğer önemli bir husus ise, Allah sevgisi ile peygamber sevgisinin ve peygambere uymanın birlikte zikredilmesidir. Bu ayetten anladığımıza göre, Allah’ı seven, O’nun peygamberini de sevmek ve O’nun sünnetine uymak zorundadır. Yüce Allah buna karşılık bizi seveceğini ve bizi af edip, günahlarımızı bağışlayacağını vaad ediyor. (bk. Ali İmran 3/164; Nisa 4/80; A’raf 7/158; Nur 24/63; Ahzab 33/21. Ayrıca Hz. Peygamber’in emrine ve sünnetine uymayanlar için bk. Nisa 4/14; Nur 24/63; Ahzab 33/36)
Bu ayetin ardından gelen ayette ise, Allah’a ve Peygambere itaat etmemenin kâfirlik olduğuna dikkat çekiliyor:
“(Yine) de ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse (kâfir olurlar), şüphesiz ki Allah kâfirleri sevmez.” (Ali İmran 3/ 32)
Hz. Peygamber “Allah ve Resulü’nü diğer şeylerden daha fazla sevmeyen kimse imanın hazzına eremez” deyince Hz. Ömer, “Ey Allah Resulü! Kendim hariç seni herkesten ve her şeyden çok seviyorum” demiş, Hz. Peygamber de “Olmadı yâ Ömer!” demişti. Hz. Ömer, “O halde seni kendimden de çok seviyorum” deyince Resûlullah “Şimdi oldu yâ Ömer!” buyurdu (Buhârî, “Îmân”, 9; Müslim, “Îmân”, 15).

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER