Anayasa Değişikliği Paketi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçti. Bundan sonraki süreç, referandumda millet tarafından belirlenecek.
Referandumda hangi oyu vereceğiz? Hiç düşündünüz mü?
Ben düşündüm, hâlâ düşünüyorum.
Malum olduğu üzere 2 seçenek var: Evet ve hayır.
“Evet” taraftarlarının propagandalarına bakıyoruz:
Türkiye, emperyalizmin boyunduruğundan kurtulacak.
Türkiye, hak ettiği demokrasiye kavuşacak.
Türkiye, istikrarlı bir yönetim tarafından idare edilecek.
Türkiye’de seçimlerde toplumsal uzlaşı gözetileceği için, radikal siyasi görüşler de merkeze doğru evrilecek ve büyük bir ortak zemin hazırlanacak.
Birlik ve bütünlük daha da artacak.
“Hayır” taraftarlarının propagandalarına bakıyoruz:
Türkiye, emperyalizmin boyunduruğundan kurtarılmalı ve anayasa buna göre tanzim edilmeli.
Türkiye, bu Anayasa Değişikliği Paketi ile demokrasiden taviz verecek.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, bir tek kişinin 2 dudağının arasında yaşayacak.
İstikrar gelmeyecek, aksine seçim barajı yüzde 10’lardan yüzde 2-3’lere düşeceği için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 10’a yakın siyasi parti olacak.
Etnik ve dinî küçük gruplar, ülke içindeki radikalleşmeyi körükleyecek.
Hadi bakalım, çıkın işin içinden.
Bir de “Havetçiler” var. 2010’daki referandumda “Yetmez, ama evet” diyenlerin 2016’daki yansımaları. “Evet diyeceğim, Recep Tayyip Erdoğan bu makamın hakkını veriyor. Ama ya sonrası?” diye soranlar, “Denetim mekanizmasının seçimden seçime olması yanlıştır” görüşünü savunanlar burada kendini ifade ediyorlar.
Haksızlar mı? Haklı oldukları çok yön var. Son ana kadar “Evet” ve “Hayır” arasında gidip gelmeleri mümkün olan “Havet”çiler, belki de referandumun belirleyici unsurları olacak.
Allah’tan, “Evetçiler” ile “Hayırcılar”ın birleştiği bir konu var: Türkiye, emperyalizmin kıskacında ve bu kıskaçtan kurtulmak gerekiyor.
Ama nasıl?
Türkiye, Anayasa Değişikliği Paketleri ile, Torba Kanunlar ile emperyalizmin boyunduruğundan kurtulamaz. Türkiye, yalnızca “demokrasi” diyerek de tam bağımsızlığını ilan edemez.
1982 Anayasası, KATÖ’cü (NATO’cu) darbenin, ama ondan önce de 24 Ocak 1980 “liberalleşme”, “serbestleşme” kararlarının bir devamıdır.
Bu anayasa ile tam bağımsızlık mümkün değil.
Türkiye’nin çıkış yolu, millî, bu topraklardan çıkan, çeviri olmayan, millî bir anayasa.
Hem de öyle sayfalara gerek yok.
Hepi topu 50 sayfada vatandaşların ortak özlem ve hayallerine tercüman olunabilir.
Hepi topu 50 sayfada “Nasıl bir Türkiye” sorusunun cevabı bulunabilir.
Hepi topu 50 sayfada “Kamu kaynaklarının verimli ve etkin kullanılması” sağlanabilir.
Halkın refahı ve huzuru esas alındıktan sonra, “demokrasi” tartışmaları daha nahif bir düzlemde yapılabilir.
ASAYİŞ
29 Mart 2023GÜNDEM
29 Mart 2023GÜNDEM
29 Mart 2023ASAYİŞ
29 Mart 2023ASAYİŞ
29 Mart 2023UNCATEGORİZED
29 Mart 2023UNCATEGORİZED
29 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.