Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

“FATİHA İLE FETİH” YAZILARI – 93

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 8 Ekim 2018 Pazartesi 13:29:04
 

“BİRBİRLERİNE GÖRE VAR OLAN” HAL SİZİ O KADAR OYALADI Kİ GÖREMİYORSUNUZ
Tekâsür Sûresi ilk âyeti hatırlayalım: Tekâsür sizi o derece oyaladı ki. Yani, Birbirlerine Göre Var olan hal ve onun yarışı, o yarıştan meydana gelen gururlanmalarınız sizi o kadar oyaladı ki. Bu âyeti zihnimizde tutalım ve Zariyat Sûresi 21’e bakalım: “Nefslerinizde! Hâlâ görmüyor musunuz?” Ve şimdi bu iki âyeti birlikte değerlendirelim. Tekâsür 1, Birbirlerine Göre Var olan hal sizi o kadar oyaladı ki göremiyorsunuz diyor, Zâriyat 21 ise görelim diye uyarıyor: Nefslerinizde, hala görmüyor musunuz?” Birbirlerine Göre Var olan hal, Kendinizde Kendinize Göre Var olan hali örter, fark ettirmez, unutturur. İşte unuttuk. Bu yüzden Rabbimiz bizi uyarıyor: “Onlar ahiretten gafiller olarak, dünya hayatından zâhiri bilirler. Enfüslerindeki hakkında hiç tefekkür etmediler mi?” (Rûm 7, 8)
Rûm-7, dûniHİ algı ve zanlarıyla hayat tarzı oluşturanların zahirle perdelendiklerini, yani Birbirine Göre Var halleriyle oyalandıklarını, Rûm-8 ise Kendinde Kendine Göre Var olan hallerini tefekkür etmediklerini söylüyor.
Hicr-3: “Bırak onları yesinler, faydalansınlar ve boş ümitle oyalansınlar, yakında bilecekler.” Tekâsür 1’deki uyarıyı dikkate almayanlar için Kur’ân diyor ki: Madem öyle, bırak onları, bırak oyalansınlar. Neden bırak diyor, suçları ne? Tekasürle oyalandılar ama suçları ne, ne yapıyorlar? Hicr-96: “Onlar ki Allah ile beraber diğer bir ilah yaparlar. Yakında bilecekler.” Suçları bu: Onlar Allah’la beraber diğer bir ilah yaparlar. “İlah” kelimesini defalarca paylaştık. Bu kelime Kur’ân’ın mesajını anlayabilmemiz için çok önemli. İlah’a önce “hayran olunan, göz dikilen” anlamında bir mânâ ile baktık, konu derinleştikçe ilah tanımını ilerlettik, “ilah müstakilen var olan demektir” dedik. Müstakilen VAR ve Muhtar olan ilahtır, ilahlığın şartı budur. Müstakilen VAR ve Muhtar olmak ilahın olmazsa olmaz vasfıdır. İnsan kendine bir ilah edinmek istediği zaman müstakilen var ve muhtar güçler iddia eder. Kafasından bir ilah oluşturur, onu müstakilen var ve muhtar bir güç ilan eder ve bu yolda kendini haklı zanneder. Neden? Çünkü ilan ettiği güçlerin karşılıklarını görür. Bunların birçok sebebi vardır ama esas sebep ilah edindikleri, ilah ilan ettikleri güçlerin tabanında genellikle bir esmâ olmasıdır, fark ettikleri esmâları ilah ilan etmişlerdir. Vedûd esmasını fark eder Venüs ilahını oluşturur. Bunu gibi, Sünnetullah’ta fark ettikleri esmâların güçlerini yıldızlarla veya başka şeylerle ilişkilendirerek ilahlar ilan etmişlerdir. Bilmedikleri için.
YARATILANIN MÜSTAKİL BİR GÜCÜ YOKTUR, YARATILANIN MÜSTAKİL BİR VARLIĞI YOKTUR
İlahın iki önemli özelliği vardır: İlah müstakilen var ve muhtardır, bir de müstakil ve muhtar gücü vardır. İşte o yüzden cennetin anahtarı Lâ ilahe İllallah’tır: Başkaca müstakilen var ve muhtar yok, o zanlar Lâ ilahe, illa Allah. Lâ ilahe İllallah Kelime-i Tevhidi “Allah’tan başka tapılacak ilah yoktur” gibi manalandırılırsa olmaz. La ilahe illallah’ın mânâsı budur: Allah’tan başka Müstakilen VAR ve Muhtar yoktur. Ancak Allah Müstakilen VAR ve Muhtardır. O’nun dışında neye müstakilen var ve muhtar diyorsanız o yoktur, öyle bir iddia yoktur. Dikkat edin lütfen, yaratılanlara yok demiyoruz. Allah’ın yarattığı bir şeye “yok” demek yanlıştır. Allah yarattı ve “var” muamelesi yapıyor. İnsanları yarattı, onlara “var” muamelesi yapıyor; Rasûl gönderiyor, kitap gönderiyor, melek gönderiyor, biz ona “yok” dersek olmaz. Allah “var” diyor, tasavvufla ilgilenen birçokları “yok” diyor. İlla bir şeye “yok” denilecekse, Allah’ın “yok” dediği bir şey var, ona “yok” deyin. Allah buyuruyor: Yaratılanın müstakil bir gücü yoktur, yaratılanın müstakil bir varlığı yoktur. Müstakilen VAR ve Muhtar ancak Ben’im. Bu yüzden aslında ancak Allah “Ben” der. Çünkü O Mütekebbir’dir.
BİRİSİNİ ÖVÜYORSAK, BEĞENİYORSAK, ÖNCE BAKACAĞIZ; O KİŞİ MÜSLÜMAN MI? ALLAH’A KÜFREDEN BİRİSİNE NASIL “İYİ İNSAN” DERİZ?
Hicr 3’de “bırak onları” denilenlerin suçlarının Allah’tan başka ilah edinmeleri olduğunu Hicr 96 açıklamıştı: Onlar Allah’tan başka diğer bir ilah yaparlar. Bu âyeti okuyunca “ben başka ilah yapmıyorum, benim putum yok” diyen kendisini kandırır. Buradaki “ilah” şudur, âyette doğrudan diyor ki; onlar Allah ile beraber müstakilen var ve muhtar diğer bir güç ilan ederler. Bu “müstakilen var ve muhtar güç” kişinin kendisidir, başkasıdır veya şudur, budur. Bunu duyunca kişi kendisinin “müstakilen var ve muhtar” olmadığını söyledi ve bu yolda gayret ediyor diyelim. Başarılı olması için bu yetmez. Bir başkasının müstakilen var ve muhtar iddiasını tasdik ediyorsa da olmaz. Çünkü bu, kişinin kendini müstakilen var ve muhtar iddia etmesinden farklı değildir, daha da kötüdür. Birisi “müstakilen var ve muhtar” idrakı ve iddiasıyla bir hikayesini, bir başarısını, bir düşüncesini anlatıyor ve siz ona hayran oluyorsunuz, onu birilerine anlatıyor, örnek veriyorsunuz, onu idol ediniyorsunuz. Olmaz! Allah’a küfreden birisi örnek olur mu? Allah’a küfreden birisi idol olur mu? Böyle bir şey olabilir mi? Annenize yan bakan birisini, evinizde yemeğe davet eder misiniz? Birisi Allah’a küfrediyor ama siz onu idol yapıyorsunuz. Olmaz! Hesabını verirsiniz. Günlük yaşantıda bu çok önemlidir, çok dikkat edeceğiz. Birisini övüyorsak, birisini beğeniyorsak, birisine “iyi insan” diyorsak, önce bakacağız; o kişi müslüman mı? Kime “iyi insan” diyoruz? Allah’a küfreden birisine nasıl “iyi insan” deriz? Olabilir mi? Kişi hem inanıyor hem de diyor ki “şu kişi inanmıyor ama çok iyi insan!” Olur, o cehenneme gidecek, sen de yanına arkadaş olursun ki canı sıkılmasın.
İKİ İLAH EDİNMEYİN; YANİ “ALLAH
 MÜSTAKİLEN VAR VE MUHTAR OLARAK
 VAR, BEN DE MÜSTAKİLEN VAR VE
MUHTAR OLARAK VARIM” DEMEYİN
Tekâsür-1’deki uyarıyı dikkate almayanlara Kur’ân “bırak onları, oyalansınlar” dedi. Eğer siz o kapsamda olmak istemiyorsanız, Birbirlerine Göre Var’larla oyalanmak istemiyorsanız, sizi doğru yola götürecek ayet yani delil Zâriyat-21 ile bildiriliyor, ipucu veriliyor: Nefsinizde! Bir yerlere bakmayın, nefsinizde! Nefs’i tarif etmiştik, şimdi o tarifin içerisine girelim. Nefsinde; yani Kendinde Kendine Göre Var olanda. Bu yolda hep şu söylenir: Nefsini bil, nefsini tanı. Tarif edilmezse nasıl tanıyacağız? Somut olarak ortaya konulmazsa nefsi nasıl bileceğiz? Mutlaka tam tanımlanması lazım! Bu yüzden başlarken dedik ki; onu öyle tanıyacağız ki mutlaka saflaştıracağız. Nefsi bilirseniz, âyet size “nefsinde” dediğinde onun yerini bilirsiniz. Nefsinde: Kendinde Kendine Göre Var olan hâlinde. Âyet, “oraya dönün, oraya bakın. Hala görmüyor musunuz?” diyor.
Nahl-51: “Allah buyurdu: İki ilah edinmeyin. O ancak ilâhun Vâhid’dir. O halde yalnız benden korkun.” “Ben iki ilah edinmiyorum” diyen bu âyeti anlayamaz, Kur’ân ona tarih kitabı gibi gelir, “onlar geçmişteydi” der. İki ilah edinmeyin; yani “Allah müstakilen VAR ve muhtar olarak var, ben de müstakilen var ve muhtar olarak varım” demeyin, böyle düşünmeyin. Bu “iki ilah” edinmektir. Sayıyı artırabilirsiniz, arkadaşım da, babam da deyip çoğaltabilirisiniz. Böylece, puta tapanların bir putu, iki putu, üç putu varken sizin sülaleniz put olur. Kimi siz müstakilen var ve muhtar görüyorsanız onların hepsi birer ilahtır. Bu yüzden uyarılıyoruz, iki ilah edinmeyin diye. Ancak Allah! Allah ilâhun Vâhid’dir; O Müstakilen VAR ve Muhtar olan tektir. Bu âyetin meâllerinde şuna da rastlarsınız: İki vücut edinmeyin, Allah’tan başka vücut oluşturmayın. Bunlar yeterli anlatımlar değil, buralardan amel çıkaramazsınız. Vücudu beden gibi anlarsa kişi, vücut oluşturmayacağım ama bedeni nereye koyayım diye düşünür. O cümlenin bir ameli yok! Ama “Müstakilen var ve muhtar değilsin” cümlesinin ameli var, hem de sizi cennete götürecek bir ameli var.
AYET DİYOR Kİ: GEÇİCİ, FANİ VE
YANLIŞ ŞEYLERLE OYALANMAYIN. KURTULMAK İSTİYORSANIZ NEFSİNİZE BAKIN
Zâriyat-21’deki “hâlâ görmüyor musunuz?” sorusu önemli! Çünkü görünenler (Birbirlerine Göre Var olan) Kendinde Kendine Göre Var hali örtmüş ve unutturmuştur. Biz bu paylaşımlarda, Kendinde Kendine Göre Var oluşu fark etmeniz için size “sizin Kendinizde Kendinize Göre bir Var haliniz var” diyerek o varlığa ikna etmeye çalışıyoruz. Ama ayet doğrudan “orada” diyor. Bu durumda siz hem Kendinde Kendine Göre Var olanı, hem de âyetin “orada” dediğini bulacaksınız. Öyleyse önce Kendinde Kendine Göre Var olan hali görüp kabullenmeniz, saflaştırmanız ve âyetin “orada” dediğini bulmanız lazım. Orada dediği ne? Onu görmeye çalışın. O sır değil, göreceğiz inşâAllah.
Gözlerimizi açtığımızda Birbirlerine Göre Var olanları görmemiz kolay, çünkü sistem öyle. Zaten Birbirlerine Göre Var hâlin dünyadaki en önemli avantajı gözle görülüyor olmasıdır. Ama siz gözlerinizi yumar ve “BEN” dediğinizi ararsanız bu çok önemli bir başlangıç olur, özellikle Kelime-i Tevhid zikrullahında da çok önemlidir. Ancak bu başlangıçtır, sonra gözünüzü açacaksınız. Çünkü İslami gerçekler göz yumularak olmaz, hakikati göz açarak öğrenmek gerekiyor. Göz yummak bizi dünyadan uzaklaştırır. Kendinde Kendine Göre Var’ı çokluğu görürken yakalamak gerekiyor. Birbirlerine Göre Var’a baka baka, onun gözünün içine baka baka Kendinde Kendine Göre Var’ı yakalamamız gerekiyor. Ama o noktaya ulaşmak için ilk basamakta gözlerinizi yumar, konsantre olur, “BEN” dediğinizi ararsanız, kendinize “BEN” derken onu yakalarsınız, Kendinde Kendine Göre Var olanı bir yerinden tutmuş olursunuz. Onu bir yerinden tutarsanız bırakmayın, devam ettirin. Bu antrenmanı diyelim ki evde yapıyorsunuz, onu bir yerinden tutarsanız Birbirlerine Göre Var olan halinize zihninizden hemen “Lâ ilahe” deyin, yakaladığınıza İllallah. Ona “Lâ ilahe” yakaladığınıza “İllallah” diyerek tuttuğunuz yeri pekiştirin, onu size ait hale getirin, içine girmeye çalışın, o olmaya çalışın. Çünkü zaten esas olan o; onu fark edip o olmaya gayret edin. Size birisi seslendiğinde sizin Birbirlerine Göre Var hâlinize seslenir, sizin gözünüzü kapatıp aradığınızda “BEN” dediğinize seslenmez, o onu bilemez. Bu çok doğal ve normaldir. Normal olmayan şudur: Zamanla siz de size o seslenen gibi Birbirlerine Göre Var olan halinize “BEN” derseniz, onu kastederek “ben buyum” derseniz tehlike başlar; onun özgürlüğünü ilan edersiniz, onu birilerine beğendirmeye çalışırsınız, şuramı görebilsinler buramı görebilsinler diye çırpınırsınız, akla hayale gelmedik delilikler yaparsınız. Ayetler diyor ki; oyalanmayın! Bunlar geçici! Geçici, fani ve yanlış şeylerle oyalanmayın. Kurtulmak istiyorsanız nefsinize bakın, Kendinizde Kendinize Göre Var olan halinize bakın. Hâl böyle olunca Yûnus Emre’nin şu sözünü hatırlarız ve oradaki mânâ şimdi daha bir yerine oturur: Bir ben vardır bende, benden içeri…

“FATİHA İLE FETİH” YAZILARI – 93-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti