Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

HAFIZA-İ BEŞER NİSYAN İLE MALULDÜR

17-25 Aralık, Türk halkının tarihimizin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla tanıştığı tarih. Bu tarih ana muhalefet partisinin Yolsuzlukla Mücadele Haftası ilan edilmesini istediği tarih.
Hafıza-i beşer nisyan ile mallüldür. Hele ki Türk insanının siyasi hafızası çok zayıf. Ne olmuştu bu tarihte. Gelin hafızalarımızı tazeleyelim.
Bakan çocuklarının evlerinde yapılan aramalarda ayakkabı kutularında ve kasalarda saklanan paraların bulunmuş, dönemin başbakanı ile oğlu arasındaki inanılmaz konuşma tapeleri internette herkes tarafından dinlenmiş, ortaya çıkan ilişkiler ve konuşmalarda ifade edilen paralar günlerce konuşulmuştu. 17 Aralık 2013 tarihinde ‘rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık’ gibi suçlamalarla ilgili olarak aralarında dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, işadamları Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de olduğu, 89 kişi gözaltına alındı. Yürütülen soruşturmada 25 Aralık 2013’te dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Ardından Bilal Erdoğan’ı ifade vermek üzere çağıran savcı görevden alındı ve olay kapatıldı.
Oğulları tutuklanan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile İçişleri Bakanı Muammer Güler, bakanlık görevlerinden istifa etti.
Erdoğan Bayraktar TV’de canlı yayında “Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapıldı. Başbakan’ın istifa etmesi gerekir” diyerek bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa etti.
17 Aralık tapelerinde “Bakara makara” dediği iddia edilen Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış görevinden alındı.
Milletvekilleri İdris Naim Şahin, Erdal Kalkan, Hasan Hami Yıldırım, Haluk Özdalga, İdris Bal, Muhammed Çetin, Ahmet Öksüzkaya ve Ertuğrul Günay AKP’den istifa etti.
Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’ın Yüce Divan’a gönderilmesine yönelik önergeler AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Ancak 48 AKP’li milletvekili Yüce Divan’a gönderilmesi yönünde oy kullandı.
AKP’li Burhan Kuzu “Başbakan benim partimin lideri, bakanlar benim kankam, bir kısmı benim dünürüm. Bu adamlarla neden muhalefet olayım. Demek istediğim oğlan bizim kız bizim…Yüce Divan’a gönderirsek siyasi hayatın da biter” diyerek AKP’nin olaya bakış açısını özetledi.
O gün Mecliste AKP’li bakanları savunan ve hesap sorulmasına engel olan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Reza Zarrap’ın Amerikada devam eden mahkemesi sırasında “ Ülkenin düştüğü zor şartlarda kim kendi çıkarını düşünmüşse, kim servetini artırmayı planlamışsa, kim rüşvet almışsa, kim haksız kazanç peşinde olmuş ve elde etmişse onlardan da hesap sorulmalıdır.” diyebildi. Ne de olsa, dün dündür, bugün bugün!
MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli “Bütün millete anlatacağız, unutmayacağız, unutturmayacağız. Hangi algı operasyonu yapılırsa yapılsın, rüşvet ve yolsuzluk konusunda kesin tavrımızı ortaya koyacağız.” diyerek 17-25 Aralık’ı Rüşvet ve Yolsuzluk Haftası olarak ilan etmişti. Ne de olsa Türk insanı balık hafızalıdır.
Türk yargısının işletilmediği, yapılan yolsuzluklardan hesap sorulmadığı bir ortamda, bizim soramadığımız hesabı Amerikalıların sorması çok acı değil mi? Ya da yargının hesap sormadığı ortamda yolsuzluk yapanların, rüşvet yiyenlerin en azından bir kısım vatandaşın vicdanında hüküm giymemesi sizi de üzmüyor mu?
Son söz; “Çalınan sadece paran değil, ülkenin ahlakı.” Ahmet Ümit

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER