23 Aralık 2013 Pazartesi 02:00:00
Dünyada ve memleketimizde geçimsizliklerin, kavgaların, savaşların, akan kanların temelinde hep hoşgörü eksikliği yatmaktadır diyebiliriz.
Hoşgörüyü esas alan rahat eder. Nitekim ecdadımız, inançları gereği hoşgörüyü esas aldıkları için asırlarca huzur içinde yaşadılar.
Dinimizde hoşgörülü olmayı emrediyor. “Yaratılanı sev yaratandan ötürü” denmiyor mu? Hoşgörüsüzlükte kibir, kendini beğenme, başkalarına değer vermeme vardır.
Ecdadımız hoşgörüyü esas aldıkları için yediyüz yıla yakın uzun bir zaman üç kıta ve yedi denize hakim olmadılar mı?
İslam tarihinde gayri Müslimlerin Müslüman olmaları için hiç zorlama olmamıştır.
Müslümanlar tatlı, yumuşak, mantıki, akla uygun, seviyeli söz ve hareketlerle onların seve seve Müslüman olmalarına sebep olmuşlardır. Müslüman olmayanlar da devletin koruması altında vergilerini verip dinlerinin emirlerini yapmışlardır.
Ne zaman ki hoşgörü zayıflayıp birlik, dirlik ve beraberlik kalmayınca Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Bunun neticesinde yeryüzünde huzur da kalmadı. Bugün Müslüman olsun gayrimüslim olsun herkes bu huzurun hasretini çekmektedir.
Ecdadımızın asırlar önce hallettiği insan haklarını hala bugün tartışmaktayız.
İnsan haklarını dillerinden düşürmeyen batılı devletlerde gerçek manada hoşgörünün çok gerisindeler. Bunlar maalesef gerçekte değil, sözde insan hakları savunucuları…
Yıllardır Saraybosna, Çeçenistan, Kosova, Irak, Suriye, Afganistan, İran ve Libya’da sırf farklı dinden oldukları için binlerce insanın katline seyirci kalmaları; sözlerinde ne derece samimi olduklarını göstermiyor mu?
Dünyada ve memleketimizde geçimsizliklerin, kavgaların, savaşların, akan kanların temelinde hep hoşgörü eksikliği yatmaktadır diyebiliriz.
Hoşgörüyü esas alan rahat eder. Nitekim ecdadımız, inançları gereği hoşgörüyü esas aldıkları için asırlarca huzur içinde yaşadılar.
Dinimizde hoşgörülü olmayı emrediyor. “Yaratılanı sev yaratandan ötürü” denmiyor mu? Hoşgörüsüzlükte kibir, kendini beğenme, başkalarına değer vermeme vardır.
Ecdadımız hoşgörüyü esas aldıkları için yediyüz yıla yakın uzun bir zaman üç kıta ve yedi denize hakim olmadılar mı?
İslam tarihinde gayri Müslimlerin Müslüman olmaları için hiç zorlama olmamıştır.
Müslümanlar tatlı, yumuşak, mantıki, akla uygun, seviyeli söz ve hareketlerle onların seve seve Müslüman olmalarına sebep olmuşlardır. Müslüman olmayanlar da devletin koruması altında vergilerini verip dinlerinin emirlerini yapmışlardır.
Ne zaman ki hoşgörü zayıflayıp birlik, dirlik ve beraberlik kalmayınca Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Bunun neticesinde yeryüzünde huzur da kalmadı. Bugün Müslüman olsun gayrimüslim olsun herkes bu huzurun hasretini çekmektedir.
Ecdadımızın asırlar önce hallettiği insan haklarını hala bugün tartışmaktayız.
İnsan haklarını dillerinden düşürmeyen batılı devletlerde gerçek manada hoşgörünün çok gerisindeler. Bunlar maalesef gerçekte değil, sözde insan hakları savunucuları…
Yıllardır Saraybosna, Çeçenistan, Kosova, Irak, Suriye, Afganistan, İran ve Libya’da sırf farklı dinden oldukları için binlerce insanın katline seyirci kalmaları; sözlerinde ne derece samimi olduklarını göstermiyor mu?