Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İNSANLAR KIYAMET GÜNÜNDE NİYETLERİYLE BERABER DİRİLİRLER

Muharrem Günay 18 Nisan 2017 Salı 12:42:06
 

Müninin niyeti amelinden hayırlıdır. Bir mümin ameli ile elde edemediği sevabı niyeti ile elde edebilir.
Sevgili Peygamberimiz niyet konusunda şöyle buyuruyor:
“Niyetül Mü’mini Hayrun Min Amelihi” “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.” (Tabarani, İ.Gazali, İhya cilt 4/ 632)
Yani amele riya, gösteriş karışabilir, fakat halis niyette riya olmaz, bu bakımdan, riya ve gösteriş bulaşmış, aşkla ve şevkle yapılmayan bir ibadetten, riya ve gösteriş bulaşmamış bir niyet daha hayırlıdır.
Hz. Ömer (R. A.) der ki:
“Amellerim en faziletlisi, Allah’ın farz kıldıklarını yapmak, haramlardan sakınmak, niyette doğru ve ihlâslı olmaktır.”
Hasan Basri Hazretleri der ki: “Ehli cennetin cennette, ehli cehennemim cehennemde ebediyen sonsuza kadar kalması ancak ve ancak niyetleri sebebiyle olacaktır.”
Süfyâni Servi Hazretleri der ki:
“İlk Müslümanlar hayır yapmayı öğrendikleri kadar, yapılacak işe niyet etmeyi de öğreniyorlardı. Bazı kimseler ulemâdan/ilim adamlarından, devamlı olarak hayır olacak işleri sormuşlar, onlara denilmiştir ki:
“Güç ve kuvvetinizin yettiği müddetçe hayır yapın; Yapamadığınız zamanlarda ise hayır yapmaya niyet edin. Çünkü bir işi yapmayı niyet eden o işi yapmış hükmündedir.”
Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:
“İnsanlar kıyamet gününde niyetleriyle beraber dirilirler.”
“Bir kimse gecenin bir kısmında kalkıp namaz kılmayı niyet ederek yatağına girse, fakat uykusu ağır basıp sabaha kadar uyusa, o kimseye niyet ettiği ibadetin sevabı yazılır.” (Nesâi, İbni Mâce)
“Bir kul kıyamet gününde dağlar kadar yığılmış sevabı ile huzuru ilahiye getirilir. O anda bir münadi (çığırtkan), falancadan alacağı olan varsa gelsin, hakkını alsın, der. Birçok kimseler gelir haklarını alırlar. Dağlar kadar sevaptan bir şey kalmaz. Adamcağız hayretler içerisinde donakalır. O anda
Allahü Teâladan bir nidâ gelir:
-Ey kulum! Senin bende öyle bir hazinen var ki, ne meleklerime ne de mahlûkatımdan başkasına ondan verdim. Kul hayretle ve şaşkınlıkla:
-Nedir O Ya Rabbi? Der. Allah şöyle seslenir:
-O senin niyetindir. Sen dünyada iken nice iyilikler niyet ederdin. Niyetinde ihlâslı olduğunu bildiğim için yetmiş katını sana yazdım.” (Ebulleys Semerkandi)
İmâmı Bigüvi hazretleri anlatır ki:
“Vaktiyle Beni İsrail’den bir âbid, insanlar arasında korkunç bir açlığın hüküm sürmekte olduğu bir sırada, bir kum tepesinin yanına oturur. Açlığın insanları ne hâle getirdiğini düşündüktan sonra kum tepesine bakarak:
-Keşke ne olurdu şu tepe un olsa da Allah’ın aç kullarını bununla doyursaydım diye Hulusi kalp ile temennide bulunur. Cenâbı Hak, içlerinde bulunan bir nebiye/peygambere vahyederek:
-Falanca kuluma söyle, o tepe kadar unu sadaka vermenin sevabını kendisine verdim, der.
Resulullah buyurdu : “Muhakkak ki, Cenâb-ı Hak, sizin suret ve mallarınıza değil, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar” (Müslim, Birr, 32; İbn Mâce, Zühd, 9; İbn Hanbel, II, 285; İ.Gazali, İhyau Ulumi’d- Din cilt 4/ 625, )

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER