KENDİME SORULAR – Kocatepe Gazetesi

Şimdi soracaklarım kendi kendine düşündüklerimdir:
Acaba darbe başarılı olsa ben yine darbenin ne kadar kötü bir olay olduğunu yazacak mıydım?
Darbe başarılı olsa, darbenin dış güçlerin oyunu olduğu, Amerika Birleşik Devletleri ve NATO’nun Türkiye üzerinde emellerinin bir kez daha gündeme geldiğini söyleyecek miydim?
Mesela CNN Türk’ün yöneticisi Erdoğan Aktaş’ın yerinde olsam, darbeciler başıma silah dayadığında “Ben Recep Tayyip Erdoğan’la bu noktaya geldim, Recep Tayyip Erdoğan’la giderim’ der ve ‘İsterseniz öldürün, ben kanalımı yine de bırakmam’ tavrını gösterebilir miydim?
Mesela TRT spikeri TijenKaraş’ın yerinde olsam, süngüyle, silahla, tehditle bu sözde darbe bildirisini okur muydum?
Örnekleri artırmak mümkün.
Mesela bundan önce “İki silahım, yüzlerce mermim var, beni öldürmeden kimse Cumhurbaşkanı’na dokunamaz” deseydim, 15 Temmuz’da bir fedai gibi Beştepe’ye, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne, Valilik binalarına, hatta Marmaris’teki otele gidip darbecilerle çatışır mıydım? Suikast girişiminde bulunanlara “Buradayım, önce beni öldürün” der miydim?
Bu soru şundan önemli: Büyük fedailik lafları eden jöleli gazeteciler, 15 Temmuz’dan bu yana neredeler?
Fedai ruhu kayıplara mı karıştı?
Devam edelim:
Ben, “Cumhurbaşkanımız’a dokunulması bile ibadet” diye düşünsem, O’na dokunmaya giden kirli elleri kırmak için harekete geçmez miydim?
Bu ve benzer soruları çok soruyorum kendime.
Afyonkarahisar’dan esip gürlemek kolay, gergin hatta kim bilir neler yaşandı?
Bu da başka bir soru.
Ancak şunu da hatırlatmak gerek:
Ergenekon Operasyonu’nda Ulusal Kanal’ın İstanbul’daki merkezi de Ankara’daki bürosu da üzerine düşeni yaptı.
Rejiye girmek isteyen polis, gördüğü direnç karşısında geri çekildi, sadece belge aradı.
Ulusal Kanal’ın gösterdiği dirence benzer bir hareketin hem TRT’de hem CNNTürk’te olmasını beklerdim.
Ulusal Kanal’a operasyon yapan ile TRT’yi işgal eden kadronun dünyaya bakışı aynı penceredendi.