Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram

Okuduğunu anlamak lazım – Kocatepe Gazetesi

Onur Bayram 2 Kasım 2013 Cumartesi 02:00:00
  Afyonkarahisar’da yapılan gıda fuarında Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Laboratuarı’nın da tanıtım standı vardı. Türkiye’nin bu alanda en kapsamlı analizlerini yapan laboratuarıyla ilgili özel bir tanıtım haberi yapmak istedim. Bayram öncesi hazırladığım haber geçtiğimiz günlerde servis edildi. Ancak Afyonkarahisar Ticaret Borsası’ndakiler sanırım okuduğunu da anlayamamış olacaklar ki, ilginç bir açıklamayla sözüm ona et sektörünü koruma amaçlı bir basın açıklaması yayınlamış.
ATB’de söz konusu açıklamayı kaleme alanlar farkında değiller ama üniversiteler eğitimin yanı sıra bilim merkezleridir. Üniversitede yapılan çalışma o bölgenin ürünü olmak zorunda olmadığı gibi o şehri de bağlamaz. Örneğin Macaristan’da Türkçe konuşulmadığı halde çok sayıda Türkoloji bölümü vardır. Hadi bu tarihi bağla ilgili olduğundan daha anlaşılır açıklayayım. Örneğin Aydın’daki Adnan Menderes Üniversitesi’nde “Romanlar Uygulama ve Araştırma Merkezi” var. Şimdi ATB bakış açısıyla, bu en çok Roman’ın Aydın’da olduğu sonucu mu doğurur? ATB’nin mantığından gidersek, denizi olmayan şehirlerde su ürünleri bölümü olamaz. Derhal kapatılsın hepsi. Onlar su kaynağı olmadığı için su ürünleri ilgili araştırma da yapamaz.
Hatta ATB’ye tavsiyem Afyonkarahisar’daki ilgili birimlere de akıl versin, derhal basın açıklaması hazırlansın; Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi elini ayağını Afyonkarahisar’dan çeksin. Nasıl olur da gelip Dinar’da, dünyanın en küçük salyangozunu bulurlar. Onlar Burdur’da olduğuna göre onların yaptığı çalışmalar da Burdur’u bağlar. Onlara ne Afyon’dan değil mi ama? Aynı şekilde AIDS ile ilgili en çok vaka Afrika ve ABD’de görülüyor. Ama en çok araştırma Kanada ve Kuzey Avrupa’da yapılıyor. Çok merak ediyorum acaba o ülkelerde bu araştırmalar yapılırken; onların turizmle ilgili kurumları da ATB gibi, “Bizi zan altında bırakıyorlar, bütün ülkemizi aidsli gösteriyorlar” gibi eleştirilerde bulunuyor mudur?
Öğretim Üyeleri’nin açıklamaları iddia değil, bilimsel sonuçtur. Kaldı ki o haber laboratuarın tanıtımı için yapılmış ama abone olan ulusal basın kuruluşları tarafından çarpıtılmıştır. Bunları açıkladıktan sonra gelelim ATB’nin basın açıklamasına. Yazıyı hazırlayanların ‘Öğretim Üyesi’ ile ‘Öğretim Görevlisi’ arasındaki farkı bile bilmedikleri çok açık. Haberde iki farklı doçentin adı geçiyor. Doktorasını tamamlamış kadrodaki üniversite personeline Öğretim Üyesi denir. Öğretim görevlisi ise araştırma görevlisi gibi bir akademik personel kadrosudur. Mahkemelerin bilirkişi olarak tayin ettiği kişiler akademik personellerden oluşur. Bu nedenle akademisyenlerin yaptığı her türlü araştırma, inceleme hatta görüş bile hukuk katında geçerlidir.
Öte yandan az biraz internet kullanmayı bilen biri için haber metnini bulmak çok zor değildir. Kaldı ki haber, aynı metin ile; “Gıda Dedektifleri İş Başında” başlığıyla 21 Ekim 2013 tarihinde Kocatepe Gazetesi’nde yer almıştır. Şimdi ben kötü niyetli olsam; madem haber yanlıydı, madem et sektörünü zan altında bırakıyordu, 15 gündür aklınız neredeydi diye sormaz mıydım? Üstelik haberde zaten açıkça “Türkiye’nin pek çok şehrinden gelen kıyma, salam, sosis, sucuk, köfte ve kavurma gibi et ve et ürünlerinde…” ifadesi yer almaktadır. Eğer örnekler Türkiye’nin farklı şehirlerinden geliyorsa, bu Afyonkarahisarlı et üreticilerini niye zan altında bıraksın? ATB basın açıklamasında, bu çalışmaları art niyetli bulunmuş. Hatta ATB yönetimi “kırmızı et sektörüne darbe vurmaktan başka bir amacı olmadığını düşündüğümüz bu tür iddialar” demiş. Bu örneklerin Afyonkarahisar’dan değil de Türkiye’nin farklı şehirlerden geldiği belirtildiği halde, ATB’dekiler hala bunu iddia ve et sektörüne darbe olarak görüyorsa bu oradakilerin okuduğunu anlayamadığı anlamına gelir.
Vizyon sahibi insanlar olayları fırsata çevirenlerdir. Örneğin ben ATB’nin yerinde olsam, Afyonkarahisar yerel basınına bir açıklama gönderip şehrimizdeki et üreticisine; “Bakın ben sizi koruyorum” imajı vermek yerine gerçekten et sektörüne hizmet etmeye çalışırdım. Örneğin giderdim AKÜ yönetimi ile protokol yapar, üniversite onaylı bir sertifikasyon sistemine geçerdim. Üstelik ulusal basını da çağırır derdim ki; “Afyonkarahisar’da üretilen tüm et ve et ürünleri, üniversitemizin çok çok detaylı inceleme yapan laboratuarında kontrolden geçmektedir. Afyonkarahisar’da üretilen her türlü et ürününü rahatlıkla yiyebilirsiniz.” Hatta bu sertifika belgesine Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, Afyonkarahisar Valiliği, ATB ve AKÜ olarak ortak hazırlanmasına öncülük yapardım. Böylelikle TSE benzeri bir yapıyı “Afyonkarahisar’da kontrol edilmiştir” sloganı ve logosuyla yayardım. Hem gerçekten bütün ürünleri denetler halka sağlıklı ürün yedirir, hem de Afyonkarahisar’ı sağlıklı üretimin merkezi olarak lanse ederdim. Bunun için yeni yapılan tesislerden bu birime yer verilebilirdi. Belki böylece Afyonkarahisar gıda güvenliğinin merkezidir imajı yerleşir, diğer illerdeki firmalar bile Afyonkarahisar’da kendini, güvenliğini onaylatma ihtiyacı duyardı.
Deterjan markalarından, diş macununu hatta kadın pedine kadar pek sektör üniversitelerden onay almaya çalışırken bizdekiler bizim gibi önde gelen sektörün olduğu bir şehirde nasıl olur da laboratuar olur mantığı yürütüyor. Bu vakti zamanında yatırımcıya yer satmayan, Afyonkarahisar’ın önünü kapayan “küçük olsun, bizim olsun” zihniyetini taşıyanların kalıntılarıdır. Niye başka şehirlerin numunelerinin Afyonkarahisar’da incelendiğini anlayamayanlar acaba ilimizdeki Gıda Kontrol Laboratuarı’nda 23 şehrin numunelerinin incelendiğini mi bilmiyor? Seçim zamanı Afyonkarahisar için, şehrin gelişimi için çalışacaklarını söyleyenlerin bir süre sonra kurumları lekeleyen açıklamalar yapmaları ne garip.
Aslına bakarsanız ulusal basının bu haberi çarpıtması biraz da iyi oldu. Böylece ATB’nin varlığını hatırladık. Et sektörümüzü çok düşünen ATB acaba Kayserili bir sucuk markası hem Ramazan hem de Kurban Bayramı’nda da bangır bangır “Sucuğun ana vatanı Kayseri” diye reklam yaparken neredeydi? AKÜ’ye vurmak, esnafa her gün para kazandıran 40 bin öğrencinin okulunu suç atarak bu şehre hizmet ettiğini sananlar, hazırladıkları basın açıklamasını yerel basına gönderince mi et sektörünü koruyor. Her bahaneyle bir açıklama yapmak kolay da Kayserili firmaya ses çıkaramıyorlar anlayamıyorum. Üstelik Kayserili firmanın yalan reklamı Evliya Çelebi’ye dayandırmış. Oysa Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde firmanın iddia ettiği gibi Kayseri için sucuğun ana vatanı diye bir ifade kullanmamış. Kayseri ve sucuğuyla ilgili Evliya Çelebi, “kokulu et sucuğu bir yerde bulunmaz” diye yazmıştır. Bu durumda, “Bugün derhal AKÜ ile ilgili açıklama yapanlar, aylardır bu firmayla ilgili bir basın açıklaması neden yapamıyor?” ya da “Dava açabildiler mi?” ve “Hadi bunları yapamadılar Rekabet Kuruluna neden şikayet etme cesaretini gösteremediler?” soruları da insanın aklını kurcalıyor doğrusu.
ATB yetkilileri de ATSO yetkilileri de “Biz coğrafi tescilleri aldık” diye övünüyorlar. Bunları korumak için bugüne kadar hangi çalışmayı yaptılar. Afyonkarahisar’ın marka değerleriyle koruma amaçlı yapılan tek bir çalışmayı bile hatırlamıyorum.
İşte bu sebeplerden dolayı Afyonkarahisar’daki et sektörü birlik olmalı. Kayserili firmalara karşı birleşip, reklam kampanyaları yapmalı. Örneğin hep birlikte noter huzurda mamullerini bir kaç farklı laboratuarda kontrol ettirip, “Et ve et ürünü Afyonkarahisar’dan alınır” gibi bir sloganla bu şehrin bu konuda en iyi olduğunu ulusal da anlatmalı. “Biz iyiyiz, temiziz, ama bu işi kötü yapanlar da var. Bu yüzden üniversitemizde Türkiye’nin her yerinden gelen numuneleri kontrol ettiriyoruz. Güvenli et için Afyonkarahisar’ı seçin” imajını yayılmalı. Yoksa işi büyüklere bırakırsanız, Afyonkarahisar yerel basınına açıklama göndermekten öte bir girişim beklemeyin.
Unutmadan, bir ara “Afyonkarahisar Sucuğu’nu dünyaya tanıtmak amacıyla Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi denecektik. ‘En ağır’ ve ‘en uzun’ sucuk denemesi yapacaktık. Sonra, ‘havalar ısınsın yapılacak diye duyduk. Yaz geldi gitti, seçimler geçti, yazılanlar unuttu da temsilcileri de et sektörünü unuttu. ATB bir ara bir basın açıklamasıyla daha kendini hatırlatırsa bu konuyu da detaylı yazarım.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti