20 Mart 2013 Çarşamba 02:00:00
Bir tarafta “Biz örgüt üyesiyiz kardeşim, liderimizin sözünü dinlediğimiz için, yani örgütümüzün emri gereği teslim oluyoruz” diyenler…
Diğer tarafta “Biz, bizi yönlendirecek, boyunduruğu altına gireceğimiz bir örgüt-mörgüt tanımıyoruz. Bizi bu şekilde itham etmeniz bile abes” diyenler.
***
Birinci kesim, İstanbul’dan Van’a kadar her yerde “özgürce” açık hava toplantıları yapabiliyor.
İkinci kesim, cezaevinde tutulduğu için, açık hava toplantısı yapamıyor doğal olarak. Ancak onlara destek olmak isteyenlerin de eylemlerinin “gösteri kanununa aykırı” olduğu gerekçesi öne sürülüyor.
***
Birinci kesim, suçlarını itiraf eden ama “Kullanıldım” diye kurtulmaya çalışan, müebbet hapis cezasına mahkum olmuş kişinin posterlerini, hemen hemen tüm şehirlerin en merkezi yerlerinde taşıyabiliyor.
İkinci kesime destek verenlerin ellerindeki Türk Bayrağı bile suç unsuru kabul edilebiliyor.
***
Birinci kesim “süreç-müreç” derken “demokrasi kahramanları” hâline büründürülüyor.
İkinci kesim ise belki de aynı “süreç-müreç”in etkisiyle “demokrasi düşmanları” oluveriyor.
***
Birinci kesimin yargılanması, çadır mahkemelerinde “şipşak” sonlandırılıyor.
İkinci kesimin yargılanması, 5 yıldır sürüyor.
***
Birinci kesime isnat edilen suç “bölücülük”. Bu ithamın çeşitli emareleri var. Tespit edilen birçok unsur var.
İkinci kesime isnat edilen suç, “darbecilik”. Bu ithamın emaresi ise, basına açık toplantılar, kamuoyunun değerlendirilmesine sunulmuş yazılar, televizyon programları.
***
Birinci kesim, “Örgüt”ten yargılanıp serbest kalabiliyor.
İkinci kesim hakkında verilen mütalaada “Örgüt yöneticiliğinden yargılanmasına gerek olmadığı” belirtiliyor. Örgüt var, ama yöneticisi yok…
***
Birinci kesim, ülkeye yön veriyor.
İkinci kesimin sesi kesiliyor.
Bir tarafta “Biz örgüt üyesiyiz kardeşim, liderimizin sözünü dinlediğimiz için, yani örgütümüzün emri gereği teslim oluyoruz” diyenler…
Diğer tarafta “Biz, bizi yönlendirecek, boyunduruğu altına gireceğimiz bir örgüt-mörgüt tanımıyoruz. Bizi bu şekilde itham etmeniz bile abes” diyenler.
***
Birinci kesim, İstanbul’dan Van’a kadar her yerde “özgürce” açık hava toplantıları yapabiliyor.
İkinci kesim, cezaevinde tutulduğu için, açık hava toplantısı yapamıyor doğal olarak. Ancak onlara destek olmak isteyenlerin de eylemlerinin “gösteri kanununa aykırı” olduğu gerekçesi öne sürülüyor.
***
Birinci kesim, suçlarını itiraf eden ama “Kullanıldım” diye kurtulmaya çalışan, müebbet hapis cezasına mahkum olmuş kişinin posterlerini, hemen hemen tüm şehirlerin en merkezi yerlerinde taşıyabiliyor.
İkinci kesime destek verenlerin ellerindeki Türk Bayrağı bile suç unsuru kabul edilebiliyor.
***
Birinci kesim “süreç-müreç” derken “demokrasi kahramanları” hâline büründürülüyor.
İkinci kesim ise belki de aynı “süreç-müreç”in etkisiyle “demokrasi düşmanları” oluveriyor.
***
Birinci kesimin yargılanması, çadır mahkemelerinde “şipşak” sonlandırılıyor.
İkinci kesimin yargılanması, 5 yıldır sürüyor.
***
Birinci kesime isnat edilen suç “bölücülük”. Bu ithamın çeşitli emareleri var. Tespit edilen birçok unsur var.
İkinci kesime isnat edilen suç, “darbecilik”. Bu ithamın emaresi ise, basına açık toplantılar, kamuoyunun değerlendirilmesine sunulmuş yazılar, televizyon programları.
***
Birinci kesim, “Örgüt”ten yargılanıp serbest kalabiliyor.
İkinci kesim hakkında verilen mütalaada “Örgüt yöneticiliğinden yargılanmasına gerek olmadığı” belirtiliyor. Örgüt var, ama yöneticisi yok…
***
Birinci kesim, ülkeye yön veriyor.
İkinci kesimin sesi kesiliyor.