Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

SEN TANRI MISIN? -16 – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 25 Nisan 2019 Perşembe 13:25:19
 

“KADER” KONUSU ÖNCELİKLİ OLMALI
Kaderle ilgili bazı noktaları paylaşmamız gerekiyor. Hatta nasip olursa bu yıl, Ramazan Ayının mübarekliğinden istifade ile Ramazan Ayı boyunca “Kader Konusunu Anlayabilmek” üzere çok derli toplu ve inşaAllah tamamen sünnete uygun bir tefekkür paylaşımı yapmak arzusundayız. Çünkü kader, mutlaka halledilmesi gereken bir konumuz. Bu yüzden yeri geldikçe onu açmaya çalışıyoruz, çalışacağız. Kader konusunda “kafama sorular geliyor, halledemiyorum” gibi düşünenler varsa mutlaka çözmeli, mutlaka. Kader konusunu çözmeden bu yolu halledebilmek mümkün olmaz. Onu çözmeye öncelik vermeliyiz.
Kader konusunu çözebilecek, kavrayabilecek idrak için Ehadiyet’i Vahidiyet’i kavramak şarttır. Bu idrakı oluşturmak için Kur’an-ı Kerim’i rehber alanın “iki şehadet” dikkatini çeker, Kur’an bize şahit olmamız gereken iki ana noktayı öğretir. İlk mesaj bilgi La ilahe illallah’tır: Örtücü ilah cennete giremez. “La ilahe illallah” mesajı bize, örtücü ilah olursanız cennete giremezsiniz demektedir. Bunun şehadeti “Eşhedü en la ilahe illallah ve Eşhedüenne Muhammeden abduhu ve rasuluhu” dür. İkinci mesaj bilgi ise İhlâs Suresidir: Allah Ehadus Samed’dir. Bu bilgi idraka dönüştüğünde onun şehadeti “Eşhedü en la ilahe illallahül Ehadüs Samedüllezilemyelid ve lemyûled ve lemyekünlehuküfüvenehad”dır. İlk şehadet bize “B” İlmini, ikinci şehadet EhadüsSamed İlmini açar.
ÖNCE “BİLLAHİ ANLAMINDA
BAKIŞ AÇISI” OLUŞTURMAK GEREK
“Amentü Bil Kaderi” konusunda gelişen açık veya gizli ikilemlerin giderilmesinde, talip olanlara, yardımcı bir yol arayanlara “bir düşün yansıması” adlı web sitemizdeki Tefekkür Sayfaları’ndan 13. numaralı şemayı dikkatle okumalarını öneririm. “Amentü Bil kaderi” ifadesindeki “B” harfi önemlidir, Çok sık kullandığımız “Talip” ifadesi de önemlidir; talip örtücü olmak istemeyenin adıdır. Talip, “müstakilen varım ve muhtarım” zannından kurtulmaya yani örtücü olmamaya talip olandır.Vaktiniz olur da bakarsanız, 13. Numaralı şemada bir anahtar var. O aslında İslamiyet’te bir doğrunun tespiti için bir anahtardır. Bu yolda bir anahtarın şu şablona uyması gerekiyor:1) Mutlaka Billahi anlamında bakış açısı oluşturması gerekir. 2) Bir bakış açısı tespit ettiğinde, tespit edilen o bakış açısının gereği olarak salih amel oluşturması gerekir. Bu ikisi birlikte çok önemlidir, öğrendiğiniz bilgilerin sindirilip sindirilemediğini oradan test edebilirsiniz: Ben öğrendiğim bilgiyle, yani inandığım bilgiyle nasıl amel edeceğim? Öğrenilen yeni bilgiyle bir amel oluşturmalıyız. Dikkat edin, bu yeni bir amel uydurmak değildir; öğrendiğiniz bilgiyle ilgili yapacağınız bir şey bulmanız gerektiğidir. Onu bulduğunuzda o bilgi sindirilmiş olur, yani fiile dönüşmüş olur. Evet, önce “Billahi Anlamında Bakış Açısı” oluşturmak, sonra bu bakışın gereği “Salih Amel” oluşturmak gerekiyor.
SALİH AMEL EFENDİMİZİN SÜNNETİNE
 UYAN AMELDİR. BAŞKALARININ TARİF ETTİĞİ
 AMELLER SALİH AMELE GİRMEZ
Billahi Anlamında Bakış açısı La ilahe İllallah’tır. Bu oluştuktan sonra, gereği salih amelin ölçüsü “Muhammedün Rasulullah” iledir; Rasulullah Efendimiz (SAV)’in sünnetine uyan amellerdir. Salih amel Efendimizin sünnetine uyan ameldir. Başkalarının tarif ettiği ameller Salih amele girmez.
Şimdi bu anahtarla kader konusunu çözmeye çalışalım. Bu anahtarın iki noktası vardır: 1) Billahi anlamında bir iman. 2) Bunun gereği salih amel. Şimdi bu iki noktayı kavramak üzere kendimize şu soruları soruyoruz: 1) Kader konusunda neye iman edeceğim? 2) Bu imanın gereği olarak ne yapacağım, nasıl davranacağım? Bu iki soruya cevap olarak iki ayet veriyoruz, yani hem birinci sorunun hem de ikinci sorunun cevabı ayettir. O iki ayet konuyla ilgili diğer ayetleri ve hadisleri de temsil ediyor. Zaten, bu sorulara ayet ve hadis dışından cevap üretmek yani kişisel yorum koymak işi bozuyor. Bu yüzden kader konusuna da ayetle cevap veriyoruz. Soru1) Kader konusunda iman edeceğim tanımlama nedir? Bu soruya cevap, İnsan Suresi 30. Ayettir: “Siz dileyemezsiniz Allah dilemedikçe.” Soru2) Ayette tarif edilen imana göre nasıl davranacağım? Bunun cevabı ise İnsan Suresi 29. Ayettir: “Muhakkak ki bu bir öğüttür, dileyen Rabbine bir yol tutar.”
(SİZ DİLEYEMEZSİNİZ ALLAH
DİLEMEDİKÇE” AYETİ) İMAN EDİLECEK ŞEYDİR
İki soru sorduk: 1- İman edeceğim tanımlama nedir; kader konusunda neye iman etmeliyim? 2- Bu imanın gereği olarak nasıl davranmalı, ne yapmalıyım? Her iki soruya da ayetle cevap verdik. Başlangıçta bunları anlayamıyor olabiliriz, ama dikkat edin bunlar birer ayet. Anlayamıyor olsanız bile inkâr etmeyin, “anlamadım” diye ayet inkâr edilmez. Cevapların ayet olması, inananı inkârdan korumak ve kurtarmak için de önemlidir. Ayet olduğu için, anlayamadığımız noktada; “bunlar ayet, bunlara iman edeyim ama manasını anlamaya da gayret edeyim” der, inkârdan kurtuluruz.
“İman edeceğim tanımlama nedir?” sorusuna cevaben verdiğimiz İnsan Suresi-30. Ayet (“Ve mateşaune illa en yeşeallahu: Siz dileyemezsiniz Allah dilemedikçe” ayeti)iman edilecek şeydir. Buna iman edin: Siz dileyemezsiniz Allah dilemedikçe. Ki bu meal ilk idrak içindir. Ayetin ileri idrak için meali şudur: “Ayrıca dileyen YOK, illa Allah.” Bu meal, idraken kader konusu kavrandıkça oluşur. İlk idrak mealde iki yapı vardır: Siz (dileyemezsiniz) Allah (dilemedikçe). Allah diliyor sonra siz diliyorsunuz. İleri idrakta “Ayrıca” dileyen yoktur. Manasına dikkat edin: Ayrıca birisi dileyemez değil, birisi var da dileyemez değil. Ayrıca dileyen (birisi) yok, illa Allah. İleri bu idrakta “ayrıca dileyen” olmadığı için birinin dileyip dileyemediği de tartışılmaz. İnsan-30 ayeti kalıp olarak “La ilahe illallah” gibidir, aynı formdadır: La ilahe (Mateşaune), illa Allah (illa enyeşa Allah). Mealen: Sen yoksun (sen dileyemezsin, ayrıca dileyen yok) illa Allah (illa dileyen Allah).
İNSAN-30’DA İMAN ETTİK,
 İNSAN-29’A GÖRE AMEL EDECEĞİZ
“Böyle iman ettikten sonra nasıl davranacağım?” sorusuna cevap ise İnsan Suresi-29. Ayettir: “Muhakkak ki, bu bir tezkiredir, Dileyen Rabbine bir yol tutar.” İnsan-30’da iman ettik, İnsan-29’a göre amel edeceğiz: Dileyen Rabbine yol tutar. “Ayrıca dileyen yok” imanının gereği amel budur: Dileyen Rabbine yol tutar. Sanki tezatmış gibi gözüken bu hali şöyle inceleyelim: İnsan-29 gereği “Dileyen Rabbine yol tutar” deyip salih amele yoğunlaştınız. İnsan-30 size bu amelleri/işleri hangi imanla yapmanız gerektiğini hatırlatıyor: “Ayrıca dileyen YOK, illa Allah.” Bunda hiçbir tezat yok. Çünkü: İkinci ayet iman edilmesi gerekeni söylüyor. Öyle iman etmişsen diğer ayet geliyor, o da sana yapacağın şeyi söylüyor. İnsan-29’un önerisi iman etmeden yapacağın bir şey değildir. Önce İnsan-30’a uygun iman edeceksin, sonra o imanın gereği olarak İnsan-29’a göre davranacaksın. Bu yüzden, İnsan-30 ayetine hiç değilse ilk idrak mealiyle yaklaşabilmek gerekir: “Siz dileyemezsiniz, Allah dilemedikçe.” Hiç değilse böyle inanmak gerekiyor. Ama bir ileri idrake ulaşırsan o şudur: “Ayrıca dileyen YOK, illa Allah.” Eğer İnsan-30 imanını kabul etmişsen, “ayrıca dileyen YOK illa Allah” demişsen İnsan-29’daki “DİLEYEN” kim olur ki? Lütfen tefekkür edin…
“BANA GÖRE” VEYA “ŞU ÂLİME GÖRE” DİYEREK BEŞERİ BİR TANIM GETİRMEK DOĞRU OLMAZ
İnsan-30 için yeterince iman ve idrak oluşmazsa, İnsan-29’u okuyan kişi “Dileyen Rabbine bir yol tutar” ifadesindeki “Dileyen”i muhtar sanar, yani kendisini muhtar sanar. Oysa İnsan-30 ayeti Muhtariyeti tamamen kaldırıyor. Muhtariyet kalktıktan sonra, Kesret Âlemi’nde senin için (dilenilmiş olan dileğin açılmasını sağlamak üzere) “Dileyen Rabbine bir yol tutar” öğüdü geliyor. Senin İnsan-30’a imanın tam ise İnsan-29 sana tezat teşkil etmez. Bunlar birer ayet olduğu için idrak edemiyor olsanız bile aman inkâr etmeyin. Bu yoldaysanız sakın inkâr etmeyin, İnsan-30’daki gibi kabul edin,“ayrıca dileyen YOK, illa Allah” deyip öyle iman edin. Bu imanla bir iş yapacağınız zaman, yani imanınızı uygulayacağınız zaman ise “Dileyen Rabbine bir yol tutar” deyip Rabbinize razı olacağı bir yol tutun, inşaAllah.
Şu önemli uyarı ile tamamlayalım: Eğer bir kader anlatımında, yukarıdaki iki soruya cevaben ayetler yerine  “beşeri tanımlar” oluşturulmuşsa batıl inanışlar veya batıl davranışlar ortaya çıkar. Bu yüzden, biz paylaşımımızda Soru-1 için (kadere, hükme imanı anlatan diğer ayetleri temsilen) İnsan-30’u, Soru-2 için (bu sefer salih ameli, insanın sa’yini, gayretini anlatan diğer ayetleri temsilen) İnsan-29’u cevap olarak tanımladık. Hem yöneliş, yani imanı, hem de salih ameli yani ilişkileri ele alan başka ayetler de var, biz temsilen “İnsan-29” ve “İnsan-30”u verdik. “Neye inanacağım?” ve “Nasıl amel edeceğim?” sorularına cevap olarak, ayet değil de ayetin dışında ve ayete de uymayan beşeri tanımlar yaparsanız olmaz. “Bana göre” veya “şu âlime göre” diyerek beşeri bir tanım getirmek doğru olmaz. Ayet kullanmak, hem de yerli yerinde kullanmak gerekiyor. Bu sorulara cevap olarak bir ayet varken beşeri bir tanım yaparsanız “batıl bir inanış” doğurursunuz.  Bu yüzden, kader konusunda her hangi bir açıklama okuduğunuzda her iki sorunun cevabı da ayet mi ve ayetler yerli yerinde mi, buna çok dikkat edin; cevap olarak ayetler kullanılarak yapılan beşeri tanımlamalar varsa, elinizde size batıl davranış öğütleyen bir belge var demektir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti