Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

SUSMAK KONUŞMAKTAN HER ZAMAN ÜSTÜNDÜR

Muharrem Günay 10 Ekim 2017 Salı 13:48:03
 

“Biliyorsan konuş, bilmiyorsan sus” İlkesi en güzel ilkelerin başında gelir  İbn Ömer’e on mesele sorulursa yalnız birine cevap veriyor, dokuzunda susuyordu.
Fakihler arasında ‘bilmiyorum manasına gelen lâ edrî lafzını kullananlar, ‘Biliyorum mânâsına gelen Edrî lafzını kullanandan daha fazlaydı.
Süfyân-ı Sevrî, İmanı Mâlik, İmam Ahmed, Fudayl b. İyaz, Bişr el-Hafî bunlardandı.
Abdurrahman b. Ebİ Leylâ şöyle der: ‘Medine’nin şu mescidinde Hz. Peygamber’in 120 arkadaşına yetiştim. Onlardan her hangi birine, bir hadîsin mânâsı veya bir fetva sorulduğu zaman arkadaşından, buna cevap vererek sualin manevî yükünden kendisini kurtarmasını rica ederdi’.
Başka bir ibarede de şöyle denmiştir: ‘Fıkhî bir mesele onlardan birine havale edildiği zaman, herkes bir diğerine devreder, sonunda döne dolaşa ilk sorulana geri dönerdi. O zaman cevap vermek durumunda kalırdı.
Hz. Peygamber’in mübarek arkadaşları dört vazifeyi birbirlerine havale ederlerdi:
1. Namazda imam olmayı
2. Bir ölünün vasiyetini yerine getirmek görevini üstlenmeyi
3. Emanet saklamayı
4. Fetva vermeyi (İ.Gazali, İhya, cilt:1)
İbn Hasin şöyle buyurmuştur: ‘Zamanımızdaki âlimlerin, sual sormaya gelenlere hemen fetva verdiklerini görürsünüz. Hâlbuki bu husus, Hz. Ömer devrinde bizzat kendisinden sorul saydı, o, Bedir savaşına iştirâk etmiş bütün sahabîleri toplar, onlarla iştişare eder ve sonra cevap verirdi.
Demek ki, ilim sahiplerinin en bariz vasıflarından biri de susmaktır. Ancak zaruret hâli hariç…
Nitekim bir hadîs-i şerîf te şöyle buyurulmaktadır:
Kişiyi sükût ve zâhidlik içinde gördüğünüz zaman, ona sokulunuz; çünkü ona hikmet telkin olunuyor. (İ.Gazali, İhya, c:1)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER