Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ÜÇ MAYIS 1944 TÜRKÇÜLÜK-MİLLİYETÇİLİK OLAYLARI -1

Muharrem Günay 3 Mayıs 2017 Çarşamba 12:42:55
 

Türk Milliyetçiliği hareketinde önemli günlerden ve dönüm noktalarından birisi de 3 MAYIS 1944 TÜRKÇÜLÜK/MİLLİYETÇİLİK OLAYLARI’ dır. Irkçılık-Turancılık Davası, 7 Eylül 1944’te başlayan ve 29 Mart 1945’e kadar süren, Türk siyasetinde önde gelen 23 ismin Irkçılık-Turancılık suçlamasıyla yargılandığı sürecin adıdır. 3 Mayıs Türkçülük Olayları üzerinden 73 yıl geçmiş olmasına rağmen, 3 Mayıs 1944’ü doğuran şartlar canlılığını ve sıcaklığını korumaktadır.
Bilindiği gibi Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra, “Benim hayatta yegâne fahrim servetim Türklükten başka bir şey değildir”, “Doğuşumdaki tek fevkaladelik Türk olarak dünyaya gelmemdir”, ” Bir Türk dünyaya bedeldir”, “Ne mutlu Türküm diyene !” gibi daha nice sözlerin sahibi olan M. Kemal ATATÜRK’ün önderliğinde, tarihte GÖK TÜRKLER’den sonra ilk defa “TÜRK” adıyla bir devlet kuruluyordu. Yeni kurulan bu devletin kuruluş  felsefesini ve temelini “TÜRKLÜK ŞUURU – TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ ve  TÜRK KÜLTÜRÜ” oluşturmuştur. Tek devlet, tek millet, tek dil ve tek bayrak esasına  “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” düşüncesine ve “TAM İSTİKLAL” anlayışına dayanan yeni cumhuriyet ve cumhuriyetin kuruluşundan önce verilen MİLLİ MÜCADELE sadece Türk milletini esaretten kurtarmakla kalmamış aynı zamanda nice mazlum milletlerin örnek alarak istiklallerine kavuştuğu emperyalizme karşı verilen örnek bir  mücadele hareketi olmuştu.
Türkiye’deki Türklük şuuruna ve Tam Bağımsızlık anlayışına dayanan Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti devleti Endenozya’dan Tunus’a, Hindistan’dan Pakistan’a pek çok kardeş milletin bağımsızlık mücadelesine örnek olmuştur.
Atatürk’ten Sonra Sapmalar Başladı
Fakat Atatürk’ün ölümünden sonra Milli Şef İNÖNÜ döneminde devletin kuruluş felsefesi olan Türkçülük ve Türk Milliyetçiliğine ve Atatürk’e kaşı bir düşmanlık kampanyası başlatılmıştır. İnönü’nün Cumhurbaşkanı oluşuyla birlikte Atatürk’ün resimlerinin Türk parasından ve devlet dairelerinden indirilip mahzenlere kaldırılması bu düşmanlığın ilk belirtileridir. Bu düşmanlık 1944’lerde devleti kuran iradeye fikre yani TÜRKÇÜLÜĞE karşı bayrak açılarak kendisini iyice göstererek doruk noktasına ulaşmıştır.
Hatırlanacağı üzere , 1940’lı yıllar, İkinci Dünya Savaşının yeni bir aşamaya girdiği ve ülkemizde iç ve dış kaynaklı oyunların oynandığı dönemlerden biridir.
Bir taraftan savaşın karşıt cephelerini oluşturan batılı devletlerin, diğer yandan Komünist Sovyetler Birliği’nin çeşitli baskı ve yönlendirmelerine maruz kalan Türkiye, içerde de Milli Şef   İNÖNÜ’nün baskıcı dikta rejimi altında yokluk ve sefalet içinde yaşamaktaydı. Ruslara şirin görünmek amacında olan İdarenin de müsamaha ve hatta teşvikleri ile bölücü ve komünist faaliyetler iyice artmış, devlet kurumlarında yoğunlaşan sol ve materyalist kadrolaşma ülkemizi farklı boyutlara götürebilecek bir boyut ve hız kazanmıştı.
İşte böyle bir zamanda kararlı ve ilkeli bir grup Türk Milliyetçisi aydın, rejimin tüm baskılarına ve dayatmalarına rağmen, tehlikeli gidişe dur demek için kamuoyuna ve devlete bir takım uyarılarda bulunmuştur. Büyük dava ve fikir adamı Nihal ATSIZ’ın önderlik ettiği ve rahmetli liderimiz BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ’in de içinde yer aldığı bu aydın hareketine duyarlı Türk Gençliği hem de asil Türk Milleti destek olmuş; böylece o güne kadar sadece kültürel alanda ve fikri  boyutta faaliyet gösteren Türk Milliyetçiliği hareketi, fikir akımı hüviyetinin yanında, siyasi ve sosyal bir hareket özelliği kazanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı olanca hızıyla sürerken, Türkiye’yi idare edenlerin duruş ve tutumu da savaşın seyrine göre değişiyordu. Savaşta Almanlar başarılı iken, iktidar Almanlardan yana tavır koyuyor, Almanların hezimeti ile birlikte bu tavır Ruslardan yana dönüyordu.
O zamanki Türk medyasının bu günkünden pek farkı yoktu. Cumhuriyet Gazetesi NAZİ ALMANYA’sından, ULUS GAZETESİ ise KOMÜNİST SSCB’den yana yayın yapıyordu. Cumhuriyet Gazetesinin sayfalarını Hitlerin, Ulus Gazetesinin sayfalarını ise İNÖNÜ ile STALİN’in birlikte çekilmiş resimleri süslüyordu. (Devamı Yarın)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER