Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

“ZAFER HAVAALANI” ZAFER KİMİN? DEVLETİN Mİ? FİRMANIN MI?

Yerel seçimler sırasında AKP’li Belediye Başkanı sayın Mehmet Zeybek ve Milletvekili Ali Özkaya basına yaptıkları açıklamalarda yerel seçimlerde en önemli projelerinden birinin, Afyonkarahisar askeri havaalanının acil olarak sivil trafiğe açılması olduğunu belirttiler. Yaptıkları girişimlerin olumlu olduğu ifade ederek, Emirdağlı gurbetçilerimizin en kısa zamanda Afyonkarahisar’a uçuş gerçekleştireceklerini müjdelediler! (Zafer Havalimanı açılmadan önce de benzer vaadleri hep duymuştuk ya.) Yaptıkları konuşmalarda (geç de olsa) askeri havaalanımızın ne kadar önemli özellikleri olduğunu hatırlayarak, 4 km piste sahip olduğu, 6,5 milyon metrekare arazisi olduğu gibi bilgileri de paylaştılar. Bu yazının ruhunu anlayabilmek için önce Zafer Havaalanının yapılış hikayesini hatırlamak gerekir.
Afyonkarahisar’a bir havaalanı yapılması fikri ilk ortaya atıldığında benim de içinde olduğum bir grup Afyon sevdalısı bu işe kafa yorarak, bölgesel havalimanı fikrinin hem ekonomik, hem de şehre uzaklığı nedeniyle rantabl olmadığını, ayrıca Almanya ve Belçika’dan uçakla gelecek hemşerilerimizin Emirdağ’a transferleri için de pratik olmadığını ifade ederek, yanıbaşımızdaki askeri havaalanının bu iş için ideal olduğunu anlatmaya çalıştık. Ancak ne AKP’yi ne de Sait Açba’yı aşamadık. Çünkü O her şeyin en iyisini bilir, bizim için ne yapılacaksa O karar verirdi (Havaalanı yer seçimi ve arsa spekülasyonlarını da unutmamak gerekir.) Altıntaş’a yapılacak havaalanının bize katkısının olmayacağını, hemen yakınımızdaki Isparta bölgesel havaalanının da  bekleneni veremediğini, Askeri Havaalanının sivil uçuşlara açılması durumunda fazla maliyet olmadan bir havaalanına sahip olacağımızı ifade ettik. Sait Açba ve avanesi ise Askeri Havaalanı fikrine sürekli olarak karşı çıktılar. “Havaalanı illa ki Altıntaş’a yapılacak” diye direttiler, işi yokuşa sürmek için ellerinden geleni yaptılar. Dönemin TBMM Plan Bütçe Komisyonu Başkanı Sait Açba’nın “Görüşmelerde Afyonkarahisar Askeri Havaalanı’nın sivil uçuşlara açılabilmesi için NATO’ya katkı payı verilmesi gerektiği bildirildi. Bu katkı payı da 40- 50 milyon doları buluyor. Havaalanının sivil uçuşlara açılabilmesi için NATO ile protokol yapılması şart, bu nedenle sivil uçuşlara açılamayacak.” sözleri basına yansıdı.
Bu dönemde açılan bir davada Ankara 7’nci Bölge İdare Mahkemesi, 2 Şubat 2006 tarihinde “Teknik altyapıdaki eksiklikler giderilirse havaalanının sivil uçuşlara açılmasında bir sakınca yoktur” kararını vererek, askeri Havaalanının sivil uçuşlara açılmasına yeşil ışık yaktı. Bu karar üzerine sayın İsmail Özdilek başkanlığında bir grup Afyonlu, ceplerinden para vererek kiraladıkları özel bir uçakla askeri havaalanından İstanbul-Afyon seferi yaparak, Afyon halkına bu havaalanın sivil uçuşlar için kullanılabileceğini ispat ettiler. Ancak iktidar gücünü arkasına alanlara söz anlatmak ne mümkün. Gücü eline alanlar, malesef önce kendi çıkarlarını düşünüyor. Uzun tartışmaların ardından “Bu böyle olacak. Nokta” denildi. Böyle de oldu. Bu yaşananların sonunda sayın Sait Açba’nın memleketi olan Kütahya Altıntaş’ta Afyon-Uşak ve Kütahya illerinin ortasına havaalanı yapılmasına karar verildi.
Bundan sonrası, iktidar tarafından çok kullanılan Yap-İşlet-Devret modelinin ülkemiz açısından nelere mal olduğunu gösteren ibretlik olayları içeriyor. Belirlenen alanın kamulaştırılması için 3,5 milyon Euro bedel ödendi. Türkiye’nin ilk bölgesel havalimanı (Kütahya-Afyon-Uşak) olarak tanıtılan Zafer Havaalanı, AKP iktidarının, Yap-İşlet-Devret yöntemiyle 50 milyon Euro yatırım bedeliyle 3. Boğaz Köprüsü’nün iki ortağından biri olan İçtaş tarafından hayata geçirilen bir proje. İçtaş İnşaat’a 29 yıl 11 aylık işletme karşılığında yaptırılan Zafer Havalimanı’nın sözleşmesi 2044 yılında sona erecek. 2002 yılında törenle açılan havaalanının açılışı sırasında konuşan dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, “Devletin cebinden tek kuruş çıkmadan yapılan ilk havalimanı” olduğunu övünerek söylediği proje için, gerçekten devletin cebinden para çıkmadı mı? Bakalım.
Zafer Havaalanını yapan işletmeci firmaya iç hatlarda (her yıl artan oranlarda olmak üzere) ilk on yıl için, iç hatlarda 570 bin, dış hatlarda 398 bin 843 yolcuya, yani yılda 850 bin yolcuya ödeme garantisi verildi. On yılın sonunda ise taahhüt edilen yolcu sayısı iç hatlarda 775.137’ye, dış hatlarda ise 542.596’ya yükseliyor. Eğer havaalanın kullanan yolcu sayısı bu rakamların altında kalırsa, 29 yıl 11 süreyle firmaya her iç hat yolcusu için 2 euro, dış hat yolcusu için 10 euro garanti para taahhüt edildi. 2012-2017 arasında devlet tarafından işletici firmaya 5.2 milyon yolcu garantisi verildiği, ancak ulaşılan yolcu rakamının 273 binde kaldığı,  bu fark nedeniyle işletici firmaya 2017 sonu itibariyle 26 milyon 499 bin Euro ödeme yapıldığı Sayıştay raporlarına yansıdı. “Devletin garanti ettiği 100 yolcudan sadece 4’ü gelirken, gelmeyen her 96 yolcu için Hazine, işletmeci firmaya 2012-2022 arasında 11 milyon yolcu garantisi verildiği dikkate alındığında havalimanını kullanan yolcu sayısının böyle devam etmesi durumunda, yolcu garantisi için devletin cebinden çıkacak para 180 milyon Euro’yu bulacak. Yapım maliyeti 50 milyon euro olan havalimanını işleten firmanın karını, devletimizin zararını varın siz düşünün.” Unicredit Bank tarafından Zafer Havalimanı için sağlanan 18 yıl vadeli 49 milyon Euro tutarlı krediyi alan İçtaş firması 2017 yılına kadar devletten 26 milyon 691 bin 626 Euro almış. Ne diyelim, iyi ki devletin cebinden bir kuruş çıkmamış! Ya bir de çıksaydı! Devletin cebinden tek kuruş çıkmadan yapılan Yap-İşlet-Devret modeli işte bu. Osmangazi köprüsü, 3. Köprü, başka havaalanları, otoyollar gibi bu sistemle yapılan ve “Devletin cebinden bir kuruş çıkmadı” denilen  onlarca örnek var.
Havaalanı açılışından sonra neler yaşandı bir de ona bakalım. O dönem bakanlarımız bizlere Zafer Havaalanı sayesinde bölgenin kargo taşımacılığının merkezi olacağını, özellikle Belçika’dan yurt dışı uçuşların olacağını, Gazlıgöl’e tren bağlantısı sağlanarak Gazlıgöl bölgesinin turizm merkezi yapılacağı….. vaadlerini sıraladılar. Zafer Havaalanına yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda uçuş yapılacağı bu nedenle ilimize yurt içi ve yurt dışından ulaşımın kolaylaşacağı ifade edildi. Başlangıçta seferlere başlayan özel havayolu şirketi de kısa süre sonra seferlerini durdurdu. THY ise kamu yararı(?) nedeniyle uçuşlarına devam ediyor.  Verilen vaadler belki gerçekleşmedi ama çok önemli bir proje hayata geçti bile. Altıntaş’ta bulunan uluslararası(!) havalimanı nedeniyle Ankara-İzmir Otoyolu projesi  için, Afyonkarahisar by-pass edilerek Ankara-Sivrihisar-Altıntaş-Uşak ve İzmir güzergahı belirlendi. ÇED raporu geçti. Kriz olmasaydı yapımına başlanacaktı.
Havaalanının açılışında 7 yıl sonra, bugün iktidar partisi bizlere diyor ki, “Bütün bunları unutalım, il merkezindeki askeri havaalanını sivil uçuşlara açalım.” Nihayetinde doğruyu söylüyorlar. Yani başından beri yapılan eleştirileri kabul ediyor. “Yanlış yaptık” diyorlar. Yeni AKP yönetimi ve milletvekillerimizi bu kararlarından dolayı kutluyorum. Ancak, doğru yolu bulmak güzel de, devletin uğradığı ve uğrayacağı zararlar ne olacak? 7 yıl önce izin vermeyen NATO şimdi ne değişti de izin veriyor? Pek anlayamadım ama neyse!
O dönemde bizlere “Birazcık Afyonkarahisar sevginiz varsa, ülke sevgisiniz varsa bu polemiğe son verin. MHP, CHP , DP ve Genç Parti kol kola girmiş, havaalanı dedikodusu ile meşgul. Beyler kolay gelsin. Siz konuşun biz ise icraatlarımıza devam edelim. En sonunda utanacak olan sizlersiniz.” diyen Sait Bey utanacak mıdır? İcraatlarının sonucundan memnun mu?
Biliyoruz ki Zafer Havaalanı ağırlıklı olarak Afyonkarahisar’a hizmet ediyor. Sayıştay raporlarında “…Zafer Havalimanı’nın henüz gerektiği gibi çalışmadığını ortaya koymaktadır. Bu durumun süreklilik arz etmemesi için gerekli çalışmalar yürütülmeli ve kademeli olarak uçak ve yolcu trafiğinin artırılmasına yönelik teşvik edici ve özendirici tedbirler alınmalıdır.” denilmekteyken, bugün askeri havaalanını açılır ve uçuşlar başlarsa, Zafer Havaalanının yolcu sayısı daha da azalacağı için devletimizin Zafer Havaalanı için yaptığı ödemeler daha da artmayacak mı? Artacak. Üstelik hiç kullanılmayan bir havaalanı için 2044 yılına kadar ödeme yapmaya da devam edeceğiz.
Vergilerimizi en fazla çarçur eden yatırımlar arasında ilk sıralarda yer alan bu proje sayesinde “boş uçaklar, doluymuş gibi para yazıyor. Bu para da, çok çok uzaktaki şehirlerde, kasabalarda, köylerde, kırlarda yaşayan ve o uçakların kalkışını, inişini ömründe görmeyecek olanlardan toplanan vergilerden ödeniyor.” Şimdi bu durumda bu gariban insanların, benim, senin paramızı çarçur edenlerden hesap sorulmayacak mı? “Pardon. Hesaplarda yanlışlık olmuş” diyeceklerin yaptıkları yanlarına kar mı kalacak?
İktidar partisinden bir yetkilinin çıkıp bu havaalanı açıldığında Zafer Havalimanı’nın ne olacağı ve devletimizin uğrayacağı zararlar ve bu zararların tazmini konusunda kamuoyunu bilgilendirmesi gerekiyor.
Eğer “Devletimiz büyüktür. Bu para nedir ki” diyorsanız, şu anki tahminle en az 200 milyon Euro tutan bu maliyeti küçümsüyorsanız, “Biz büyük devletiz, bu para elimizin kiri” diyorsanız, sizlere sadece  AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Sakarya’daki Tank Palet Fabrikasının Katar’lılara devir edilmesi gerekçeleri arasında saydığı “40-50 milyon dolarlık yatırım gerekiyor” sözünü hatırlatmak isterim.
Son Söz; “Keser döner, sap döner; gün gelir, hesap döner.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti