Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SEVGİNİN KAYNAĞI HZ. MUHAMMED’DİR

Yüce Rabbimizin bütün mevcudatı, âlemleri, felekleri O’nun yüzü suyu hürmetine yarattığı Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V)in dünyaya teşriflerinin 1440. yıldönümü olan Mevlid Kandili’ni idrak etmekteyiz.
Sevgili Peygamberimiz bütün mevcudatın özü, çekirdeği ve mayasıdır. Bu sebeple Sebeb-i Mevcudattır. Evrende her şey sevgiden var olmuş, sevgiyle varlığını sürdürmektedir. Sevginin kaynağı ise Hz. Muhammed’dir. Kâinat varlığını ona borçludur. O’nun için Cenâbı Hak, “ Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım”, “Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya/107)buyurmuştur.
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’den öğrendiğimize göre; Allah’ı sevmenin yolu peygamberi sevmekten ve Onun yolunu takip etmekten geçmektedir.(Al-i İmran,3/31)
Sevgili Peygamberimiz çok yüksek bir ahlaka sahip olarak yaratılmış olmasına rağmen her zaman:
“ Ey Allah’ım! Benim yaradılışımı ve ahlakımı güzelleştir „ ( Ahmed ) diye dua ederdi. O, davranışları ve üstün kişiliği ile insanlık için en güzel örnektir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde:
“ «Muhakkak ki Allah’ın elçisinde sizin için uyulması güzel örnekler vardır.» ( Ahzap 21) buyurmuş ve O’nun yaşayışını örnek almamızı istemiştir.
Hz. Enes’in rivayetine göre; Ashaptan birisi ge-lerek:
“ Ey Allah’ın Resûlü! Allah katında en faziletli mümin kimdir? Diye sormuştur. Kâinatın efendisi Sevgili Peygamberimiz : “Ahlakı en güzel olandır“ buyurmuştur.
Dinin özü güzel ahlaktır. Bu konuda insanlığa tek ve en güzel örnek Kur’an-ın ifadesine göre de Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammeddir.
İslam kaynaklarından öğrendiğimize göre; Allah’ın Resûlü (s.a.v.) insanların en halîmi, en şecii, en adili, en affedicisi idi. Resûlullah insanların en cömertiydi. O’nun yanında hiç bir dinar ve dirhem akşamlamazdı. Eğer O’nun elinde fazla bir mal olsa ve verecek bir kimseyi bulamasa ve gece de gelirse, onu muhtaç olan kimseye vermedikçe evine gelmezdi.
Cenâb-ı Hakk’ın vermiş olduğu nimetlerden ancak bir senelik nafakasını alırdı. Onu da elindeki malın en kolayı olan hurma ve arpadan alırdı. Diğerlerini Allah yolunda harcardı. Kendisinden herhangi bir şey istenildiği zaman muhakkak verirdi. Sonra senelik nafakasına döner, fakirleri nefsine tercih ederdi. Hattâ eline yeni bir şey geçmezse senesi dolmazdan evvel yeniden nafakaya muhtaç olurdu. Ayakkabılarını pençeletirdi. Elbisesini yamalardı. Aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet yapardı. Onlarla beraber yemeklik et doğrardı. Hayaca insanların en ilerisi idi. Mübarek gözünü hiç kimsenin yüzünde durdurmazdı. Gerek hür, gerekse kölelerin dâvetine icabet ederdi. Bir yudum süt veya bir tavşanın budu olsa dahi hediyeyi kabul eder ve karşılık verirdi. Hediyeyi yer fakat sadaka yemezdi. Bir cariyenin veya fakir bir kimsenin davetine icabet etmekten geri kalmazdı.
Bir gün adamın biri O’nu ziyarete gelmiş, huzuruna girince titremeye başlamıştır. Bunu gören Peygamberimiz:
”Arkadaş! Titreme, ben bir hükümdar değilim. Ben Kureyşten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum” diyerek misafirini rahatlatmış ve alçak gönüllülüğün en güzel örneklerinden birisini vermiştir.
Bir buçuk milyar Müslüman’ın sevgi ve saygı ile bağlandığı Hz Muhammed (SAV), her yönüyle insanlığa örnek olmuştu… O her şeyden önce büyük bir dava adamıydı. O’nun davası insanlığı kurtarma, mutlu kılma davasıydı. O’nun davasına sahip çıkmak ve O’nun davasına sahip olmak biz Ülkücüler için en büyük gurur vesilesidir. Dünyanın hiç bir nimeti ve çıkarı; zalimlerin tehdidi ve düşmanlıkları, O’nu davasından döndüremedi. O’nun bu tehditlere ve tekliflere verdiği cevap çok dikkate değerdir:
”Allah’a yemin ederim ki, bir elime güneşi, öbür elime ayı verseniz, beni yine de davamdan döndüremezsiniz…“
Peygamberimiz kendisine karşı yapılan kötülükleri bağışlamış, eline fırsat geçtiği halde kimseden intikam almamıştır. Ancak başkalarının haksızlığa uğramasına ve zarar görmesine razı olmamış, hak ve adaletin yerini bulmasına özen göstermiştir. Hayatı boyunca hep af ve hoşgörü yolunu tutan, kimseye küsmeyen ve dargın olmayan Sevgili Peygamberimiz ümmetine de aynı yolu tavsiye etmiştir.
Yüce kitabımız Kur’an’da, Allah’la birlikte Peygamberimize itaat emredilmiş, Sevgili Peygamberimizde uyulması gereken çok güzel örnekler olduğu bildirilmiştir. İnsanların hem bu dünyada hem de ahirette mutlu olmalarının tek çıkar yolu Allah’ın Resulü’nü örnek almak ve O’nun gösterdiği aydınlık yolda yürümektir.
Müslüman olarak bizim görevimiz, Peygamberimizin ahlâk ve fazilet dolu hayatını iyice öğrenmek ve O’nun ahlâkî davranışlarını örnek alarak yaşamaktır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER