Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Tanıdık müjdeler – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 14 Eylül 2010 Salı 03:00:00
  Ramazan Bayramı münasebetiyle şehrimize 5 müjde daha verildi. Aslında bu müjde verme geleneği, bir bayram hediyesi gibi kabul edilebilir. Bayramlarda sevdiklerimize, eş-dost ve akrabalara nasıl küçük ya da büyük hediyeler alıyorsak, yet-kililer de Afyonkarahisar’a benzer hediyeler verip gönlümüzü almasını biliyorlar.
Ancak son verilen müjdelerin ikisi çok tanıdık, birisi ise uzaktan tanıdık geldi bana. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Zafer Bayramı’ndaki “müjde” toplantısında “Muhteşem müjdeler vereceğiz” deyince, açıkçası Kale’ye teleferik çekilmesi gibi bir beklenti içine girmiştim. Gerçi, tabiri caizse oturduğumuz yerden eleştirmek kolay. Yatırımların, hele şehrin çehresini değiştirecek yatırımların hepsinin belli bir bedeli var. Aynı anda pek çok proje birden yürütüldüğünün de bilincindeyim. Fakat “Muhteşem müjdeler” tanımlamasıyla, merakımın doruğa ulaştığını da söylemeden geçemeyeceğim.
Biliniyormuştu
Ramazan Bayramı’nın ikinci günü AK Parti İl Binası’ndaki bayramlaşma merasiminde yapılan basın toplantısında Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile AK Parti Afyonkarahisar Milletvekilleri Sait Açba, Halil Aydoğan, Ahmet Koca ve Zekeriya Aslan, Afyonkarahisar için 5 müjde verdiler. Verdiler vermesine ama, bu müjdelerin ikisi, zaten “Afyonkarahisar Son 7 Yılda Neler Kazandı” kitabın sayfalarında yer bulmuş durumda. Yani “müjde” ama, yeni değil.
Tanıdık müjdelerden biri İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi. Bu tesisin temeli 23 Temmuz 2010’da atılmıştı. Bitiriliş tarihi de Bakan Eroğlu’nun müteahhitten aldığı taahhütle kararlaştırılmış ve temel atma töreninde kamuoyuna açıklanmıştı.
Keza Çay’a modern devlet hastanesi müjdesi de “ Afyonkarahisar Son 7 Yılda Neler Kazandı” adlı kitapçığın 31’inci sayfasında “Proje ve İhale Aşamasında Olan Hastaneler” bölümünde bulunu-yor.
Zafer Ormanı ise “uzaktan tanıdık” bir müjde. Ramazan Bayramı’nda dağıtılan 5 müjde broşüründe Zafer Ormanı’nın 10.10.2010 tarihinde bitirileceği belirtiliyor. Bunu biliyorduk. Burada “yeni” olan, Zafer Ormanı’na 3 gölet yapılması. 3 göletin de netice itibariyle devam eden bir projeye ek olduğunu hatırlarsak, “yetmez ama evet” tarzı bir müjdenin verildiğini görüyoruz.
Aile büyüğü, hediye vermese de olur
Diyeceğim şu: Güzel bir gelenek oluşturuldu, kabul etmek gerek. Her bayramda “Acaba hangi müjdeler verilecek” diye tartışmalar yapılmaya başlandı. Fakat müjdeler, bilindik-tanıdık olunca insanın şevki biraz kırılıyor. Belki de bana öyle geliyordur, bilmiyorum. Çünkü basın mensupları Bakan Eroğlu’nu sürekli takip ediyorlar ve müjdelerin bir kısmının açılışında veya temel atma töreninde görev yapıyorlar. Tanık olduğu bir sürecin, bir ya da iki ay sonra önlerine müjde olarak tekrar gelmesi, takdir edilmeli ki biraz tuhaf karşılanıyor.
Müjdeler verilirken tekrire düşülmesindense hiç müjde verilmemesi yeğdir, bence. Nasıl aile büyüğümüz bize hediye almasa da bizim gönlümüzde yeri ayrıdır, Bakanımız da müjde vermezse gönül tahtlarından inecek değil.
Asfalt üretim tesisi atılım sağlayacak
Öte yandan Ramazan Bayramı’nın ikinci günü verilen bir müjde, diğerlerinden biraz daha öne çıktı aslına bakarsanız. O müjdeyi vekiller değil, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban verdi. Çoban, Afyonkarahisar’ın büyükşehirlerdeki gibi bir asfalt üretim tesisine ulaşacağını söyledi. Bu tesis, üretime başladığında Belediyenin hem tasarruf yapacağı hem de uzun vadede kâr elde edeceği çok açık. Belediye’nin kâr etmesi, hizmetlerin daha hızlanması, güzelleşmesi demek.

Referandum notları
Biraz sert de olsa Referandum sürecini geride bıraktık. Muhalefet partilerinin bazı iddiaları var, bu iddiaların gazete sütunlarının dışında Cumhuriyet Savcılıkları’na, İl ve İlçe Seçim Kurulları’na da bildirilmesi şart. İddialar araştırılsın ki iddiaya konu olanların aklanma imkânları olsun.
Dikkatimi çeken iki nokta şöyle:
70’in üzerinde “hayır” mitingi yapan siyasi parti liderimiz, Referandum’da “hayır” oyu veremedi. Bir haber ajansı ve bir gazete. Bu durumu yaklaşık 1 ay önce gündeme getirmişti. Ancak ilgili partinin genel merkez yöneticileri bu haberi pek kaale almadı. Ben bile üç ya da dört kez nerede oy kullanacağımı Yüksek Seçim Kurulu’nun internet sitesinden kontrol ettiğim halde, bir genel başkan nasıl kontrol etmez, nasıl itiraz etmez. Hadi diyelim ki kendisi bir kongreden çıktı, sonra en çok miting yapan lider oldu. Peki yakın çevresi, arkadaşları, danışmanları da mı bu işle ilgilenemedi? İktidar partisine bakın, parti liderinin danışmanları kimlerden oluşuyor? O kapasitede insanların anamuhalefet partisinde olmadığına inanmamı beklemesin kimse. Oy kullanma konusundaki ihmal, ülke yönetimine talip olan bir lidere yakıştı mı yakışmadı mı?
Son günlerin moda cümlesiyle: Şimdilik bu kadar ile yetinelim.
Gelelim ikinci noktaya: Başbakan Erdoğan, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinden sonra AK Parti Genel Merkezi’nde yaptığı konuşmaya benzer bir konuşma yaptı 12 Eylül 2010 akşamında. Olumlu bir içeriği, kendinden emin bir tavrı vardı. Umarım bu sefer o olumlu mesajların çerçevesi dışına çıkılmaz. Çünkü 22 Temmuz 2007 seçimlerinin ardından yaptığı konuşmadaki vurguların çoğunun unutulduğunu hissetmiştik, kritik süreçlerde.
Fakat burada asıl “okyanus ötesi” vurgusu beni şaşırttı. Okyanus ötesinden Referandum ile ilgili bir desteğin olduğu aşikârdı ama ilk kez bir Başbakan, bizzat muhalefetin kullandığı ima ile okyanus ötesine selam yolladı. Bu konunun üzerinde durulur gibi geliyor bana.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER