Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

YURDU YUMRUK ZAPTEDER

Türkmenistan seyahatimde duyup öğrendiğim bir atasözü var: “Yurdu yumruk zapt eder…” Bu yumruk, kuşkusuz iki boksörlerin birbirlerine attıkları yumruk değildir. Yurdu zapt edecek olan yumruk; anayasa ve yasalardır; askerin, polisin ve tüm güvenlik birimlerinin sağlamaları gereken otoritedir… Tüm bu hususları bilerek veya bilmeyerek ihmal edenler ve hele hele, yasalara aykırı davrananlar, kuşkusuz o yasalarda belirtilen cezalara maruz kalacaklardır.
Kısa bir süre önce, çok önemli, çok yorucu ve o denli de yıpratıcı bir genel seçim sürecini yaşadık. Milletimiz, duygu ve düşünceleri doğrultusunda verdiği oylarla, Cumhurbaşkanımızı ve milletvekillerimizi seçti. Cumhurbaşkanımız, yeni hükümet üyelerini belirledi ve bürokratik görevlere yeni atamalar yaptı. TBMM’de harıl harıl çalışmaya başladı.
Kuşkusuz Devletimizin yönetim biçimi Cumhuriyet ve demokratik sistemdir. Kuşkusuz bu sistemde iktidar da olacaktır, muhalefet de. Kimi siyasi partilerimiz, bugün iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile birlikte hareket etmişler; muhalefeti oluşturan siyasi partiler de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile ittifak yapmışlardır. Bir de kendilerinden menkul ittifak yapan partiler vardır.
Öte yandan yasalara aykırı hareket edenler olmuş ve bunlar ilgili mahkemeler tarafından yargılanarak ceza evine konulmuşlardır. Bunlardan bir kişi, genel seçimde bir siyasi partinin aday listesinde yer alıp, milletvekili seçilmiştir ama, tutuklu olup, ceza evinde bulunduğu için, TBMM’nde yer alamamıştır… Bir TV yönetmeni ve gazeteci olan kişi, kanunen suç işlemiş oldukları için ceza evinde bulunan bazı kişilerle ilgili övgü dolu sözlerinden dolayı tutuklanıp, ceza evine konulmuştur.
Demokrasi, insanların birbirlerine hakaret etmelerine cevaz vermez! Keza demokrasilerde, yargının vereceği kararlar nedeniyle, savcıya, hakime, devleti yönetenlere hakaret edilmez. Ederseniz, “şeriatin kestiği parmak!” darbı meseli ile karşı karşıya gelirsiniz…
Halkların Demokratik Partisi (HDP), yasa dışına çıkan bazı düşünce ve eylemleri nedeniyle mahkemenin vereceği kararı beklerken, bu partinin yöneticileri Yeşil Sol Parti (YSP) adıyla yeni bir siyasi parti oluşturdular. Bu parti listesinden milletvekili seçilen genç bir bayan, TBMM kürsüsünde konuşurken Ermenice mi, Süryanice mi, Kürtçe mi olduğunu bilemediğimiz bir konuşma yaptı!..Çok üzüldüm. Yahu hanımefendi kızım, siz kendinizi nerede sanırsınız? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin dili Türkçe’dir. Tahsilli, terbiyeli bir hanımefendi olduğunuza göre, bu yasal zorunluluğu elbette bilirsiniz. Evinizde, çarşıda pazarda istediğiniz dili konuşabilirsiniz, ama siz hangi kökene mensup olursanız olunuz, T.C., yani Türk kimlik belgesi, Türk Pasaportu taşıyan bir başka deyişle Türk’sünüz…Türk dilini de güzel konuştuğunuz bir gerçek. Öyleyse, derdiniz nedir? Ne yapmak istiyorsunuz? Şöyle azıcık geriye bakarsanız, sizin yaptığınız denemeleri yapan kişilerin başlarına neler geldiğini görür, öğrenirsiniz.
Selahattin Demirtaş, yani HDP’nin eş başkanı olan zat hâlâ cezaevinde tutukludur. Demirtaş, Devletimizin yargı makamlarının kararı ile hapistedir. Bir kişi ister gazeteci, ister bir TV sahibi, ister Memleketin en zengin iş adamı olsun, hapisteki bir suçlu için övgüler düzerek, Devletin ilgili makamlarını suçlarsa, Yurdun güvenliğini sağlamakla görevli makamların hışmına uğramaktan kaçınamaz.
Aklıma hep, komünist sistemden, Enver Hoca despotluğundan kurtulup, demokratik sisteme yönelen Arnavutluk’ta gördüğüm bir olay gelir…Başkent Tiran’da gezerken bir grup gencin gülüş-çığrış eğlendiklerini ve ellerinde rakı, şarap, bira gibi alkollü içkiler olduğunu görmüştüm. Bir süre sonra (deyim yerinde ise) kafayı bulan gençlerden birisinin elindeki şişeyi yere atıp, şişeyi kırarken, “demokrasi!…” diye bağırdığını duymuş ve gülmüştüm. Zira o genç, demokrasi sözcüğünün anlamını, böyle istediği her şeyi yapabilme olarak algılamıştı!…
Bizim televizyon kanallarımızdan bazıları, Devlete ve Hükümete karşı muhalefet programlarına şartlanmış durumdadırlar. Bu kanallarda Hükümetin bütün kararlarına karşı konuşmalar yapılmakta, yeni atanan Bakanlar yerden yere vurularak yıpratılmaya çalışılmaktadır. Öyle insanlar var ki, kanal kanal gezerek, her gün kendilerine göre düşüncelerle ahkâm kesmektedirler.
Sözün özü; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhurbaşkanı, T.B.M.M., kanun ve kararnameleriyle ayaktadır. 80 yaşı çoktan geçip, koşar adımlarla 90. Yaşa hızla ilerleyen bir kişi olarak derim ki; bugün T.C. Devleti, son yılların en güçlü devlet yapısıyla, Dünyanın saygın ülkelerinden biridir. Bu durumumuzun bilinerek, kendi kendimizi yıpratacak eylemlere girmemizin, hiç kimseye yararı olmayacaktır.
Türk olmayan, ama T.C.vatandaşı olarak bir eli yağda, bir eli balda olan Türk düşmanlarına da derim ki; Türk Milleti ve Türkiye Devleti çok büyüktür ve güçlüdür…Şunun bunun kışkırtmaları, azdırmaları ve şımartmaları ile, kendinizi bir şey sanmaktan vazgeçip, oturun oturduğunuz yerde…
İşte ben bu aşamada Türkmen ata sözünün doğruluğuna daha çok inanıyorum.
“Yurdu yumruk zept eder…”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti