Nöbetçi Eczaneler
Türk Tabipleri Birliği, Türk hekimlerinin sesi olmak amacıyla anayasal güvence altında, yasa ile kurulmuş olan bir kamu kurumudur. TTB; Türk halkının sağlığını korumak ve geliştirmek, herkesin ulaşabileceği sağlık hizmeti için çalışmak, meslek ahlakını korumak, hekimliğin çıkarlarını dile getirmek, hekimlerin maddi ve manevi haklarını korumak amaçları ile kurulmuştur ancak Zeytin Dalı Operasyonu sırasında “Savaş bir halk sağlığı sorunudur!” açıklaması yapan, terörü arkasında barındıran siyasi oluşumlar ile yakınlık kuran, türlü terör yanlısı etkinliklerde katılımı ya da açıklaması olan, çatışmanın son bulması için terör örgütü elebaşının serbest kalmasını savunan TTB yönetimi, açıkça Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı terör odaklarının yanında olmayı seçerek hadsiz ve amacından sapmış bir şekilde faaliyet göstermektedir.
TTB merkez konseyi, yine ne yazık ki terör örgütlerine alenen destek veren bir noktadadır. Türk hekimlerini temsil etmeyen, Türk devletinin ve milletinin çıkarlarını gözetmeyen, hekimlerimizin sorunlarına çözüm olamayan TTB yönetimi, ellerine her fırsat geçtiğinde kuruluş ilkelerine aykırı olarak terörün yanında yer almaktadır. Geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan görüntüler ile gerçek amaçlarını bir kez daha göstermişlerdir. TTB merkez konseyi başkanı Şebnem Korur Fincancı, terör odaklarının sözde haber platformunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kimyasal silah kullanması gibi insanlık suçu işlemiş olduğuna kadar varan türlü iftiralar atmakta, açıkça bölücü unsurlarla aynı dili kullanarak terörün yanında yer almakta ve terör örgütü propagandasına destek olmaktadır.
Bildiğimiz kadarıyla Afyonkarahisar tabip odasının da içinde bulunduğu 27 oda Merkez konseyi başkanının istifasını istemiş ve kendilerini temsil etmediğini ifade etmiştir. İlerleyen günlerde diğer illerin odalarında da aynı görüş duruşun gelmesini beklemekteyiz. Bu vesileyle şehrimize ve kendilerine yakışan duruşu sergiledikleri için Prof. Dr Yüksel Arıkan’a teşekkürlerimi sunarım.
Terörize olmuş mihraklarca yönlendirilen, iftira ve yalanlarla terörist eylemleri aklama çalışması gafletine düşmüş TTB’nin varolan yöneticilerinin Türk Hekimlerini asla temsil etmemektedir. Yüce Türk Milleti bu ihaneti görmektedir ve affetmeyecektir.Bu kapsamda Dezenformasyon Kanununun önemide bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadelede kimyasal silah kullanıyor iddiası aşağılık bir iftiradır.
yasaya karşı çıkanlar ile yasayı savunanlar bu iğrenç iftira karşısında net olarak yerlerini almıştır. Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 29. maddesi ile TCK’ya eklenen 217/a maddesinin Anayasa’nın bazı maddelerine aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesine CHP iptal davası açarak ve yürürlüğünün durdurulmasını talep etmiştir. Anayasa Mahkemesi CHP’nin açtığı Dezenformasyon Kanunu’nun 29.Maddesinin iptali davasının 26 Ekim’de ön incelemesini yapacak.
Seçim yasasında olduğu gibi ,İptal davanın esastan incelenmesine karar verilmesi halinde dava kabul edildi diye sevinç çığlıkları atarlarsa şaşırmayın.
Bu maddeler kimleri neden böylesine rahatsız eder ki Bir madde daha ne kadar net ve öngörülebilir olabilir? ki
-Yayılan haberin gerçek olmaması,
-Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığı ile ilgili olması,
-Halk arasında panik, korku ve endişe oluşturma kastı taşıması,
-Kamu barışını bozmaya elverişli olması,
-Aleni olması.
Terör örgütlerinin rahatça propaganda yapmasını, ülke üzerinde toplumsal barışı, milli birliği bozmaya yönelik dezenformasyon çalışmalarını engellemeye yönelik meşru ve gerekli bir düzenlemeden kim ve neden rahatsız olur ? Sorusu yaşanan bu olayla tam olarak cevabını bulmuştur.
Halil Kocaşaban
