Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

Çerçel “Deli Bekir”i anlatıyor – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 9 Şubat 2012 Perşembe 02:00:00
  Gazeteniz Kocatepe’nin “alamet-i farika”larından olan Kısa-Kısa köşesinde Cıloğlu Deli Bekir’in ya da diğer adıyla Harabi’nin dörtlüklerini okudukça Afyonkarahisar’ın yetiştirdiği bu ünlü halk şairini hep merak etmişizdir. Neredeyse yüz yıl önce söylediklerinin bir çoğunun bugüne de aynen uyması nedeniyle herkesin olduğu gibi bizim de Harabi’ye ilgimiz artmıştır.
Daha önce bu köşede alıntılar yaptığımız Taşpınar Dergisi’nin eski sayılarını karıştırırken yine Afyonkarahisar’ın yetiştirdiği değerli isimlerden merhum M. Ziya Çerçel’in 1934 yılında Cıloğlu Deli Bekir ile ilgili yazdıklarına rastlayınca, Şair’in günümüzde de tanınması amacıyla alıntılar yapmak istedik. Çerçel’in bir güne sığmayacak olan “Deli Bekir” başlıklı yazısını özetleyerek bir kaç günde sizlere aktarmaya çalışacağız:
“Ulus ozanları içinde gideri türlü olanlar vardır. Yunus Emre gibi kaynayanlar, Karacaoğlan gibi coşgun olanlar, Mesleki gibi içliler. Deli Bekir’in gideri bunlardan bütün bütün başkadır. Onun bütün deyişleri toplanabilseydi ulus bilgisine ne büyük katkısı olurdu. Bir parça ağı, ağının tadını nasıl duyurursa bir parmak bal da balın çeşnisini damağa sindirmez mi? Biz Bekir’in iğnelerini bulduk. Arayanlar çuvaldızını da elde ederler. Yalnız Bekir’in deyişleri yazılmamış, okuyup yazması olmadığından ağızdan ağıza yayılmıştır. Artık kendisini tanıyan bir kaç geçgin kocamıştır. Biz bunlarla bir gün uzun uzadıya konuştuk. Ezberinde olanları damla damla topladık. Onlar da ağızdan öğrenmişler, “çoluk çoçuk bundan keri değerini anlamazlar” diye kızanlarına kızlarına öğretmiyorlarmış.
Yaşayışı:
Bekir’in yaşayışı efsanelere karışıyor. Onu aydınlık içinde durdurmayı yetiremedik. Ne sini belli, ne doğumu, ne de nerede öldüğü… İşte bilinen şeyler:
Bekir Afyon’a bağlı Senirköyü’nde doğmuştur. Okuyup yazması yoktur. Bugün nerede olduğu bilinmeyen bir kızı vardır. Kendisini tanıyan kocaların anlattığına göre ölümü 1884-1888 yılları arasına rastlar. Ulus içinde yetişen bütün geçgin adamlara olduğu gibi Bekir’e de ermişlik takıyor artık Bekir’in geçmişi bu irim sözleri içinde bulutlara gömülüyor. Bekir’in işi eskiciliktir. Karısı öldükten sonra ölünceye dek başıboş yaşamıştır. Takma adı Harabi’dir. Ustası da yine kendisi gibi başıboş düşgün gezen Turabi adlı ozandır.
Şimdi Belediye’nin açtığı geniş alan karşısında bir medrese vardı. Burası geniş düşünüşlü, açık kafalı bir müderrisindir. Dehşeti…
Dehşeti de ozandır. Düzenli ve coşgun gazelleri vardır. İşte bu Hoca Bekir’in sıkı fıkı konuştuğu bir adamdır. Her gün ondan “dem parası” alır. Değişlerini ona söyler. Bekir bir yandan, Dehşeti öte yüzden medresede boyuna destanlar, değişler, koşmalar düzerler.
Gideri:
Padişaha çatar, vezirlere çatar, mutasarrıfa çatar, hacılara, hocalara, Ermeni’ye, Rum esnafa, sevgilisine bile çatar.
Adamın kendisine deli süsü vermesi dilinin belasından kurtulmaktan ötürüdür…. değeceği gelir. Sözleri ağıdan katıdır.
Zaman Abdülhamit çevirmesinin en koyu sularıdır. “İş baştan bozuk”tur. “Veziranda ehli iman kalmamış”tır. Kadılar kul ve öksüz hakkı yemektedir. “Mutasarrıflar” dışardaki adamları birbirine katıp keşe gülmekte, “Esnafı hile” sarmıştır. “Hacılar”görünüşü aldatıyor, “Hocalar” bilgisizdir. “Eşraf hanedan” dediğimiz ayrılıklar boyuna ulusu eziyor.
İşte Bekir’in deyişlerinin koyumu, bunlara şimşek gibi gürlüyor, ağzından bu pisliklere hep tükürükler atıyor. Öyle ozan ki yalınız ulusun yaralarına parmak koymakta, ve bütünün gönlünden başka varlık bilmemektedir. O ayrılıksız bir toplum ateşiyle kavrulmaktadır. Özü bir köylüdür:
“Bizleriz eşrafa hanedan diyen
Eşek başlarından bir kaç baş beğen
Kürklüyü azleder kepenek giyen
İnceyi mars eden kubat değil mi?
O kılına kadar demokrattır. Kimsede kendinden artık bir hak bulunduğunu çememez. Kendisiyle alay eden eşrafın bulunduğu yere varır, yüzlerine bağırır:
Hepinizin birdir kefeninin bahası
Sizin benden artık zinetiniz nedir?” der.”
Yerimizin müsadesi bu kadar olduğu için M. Rıza Çerçel’in Harabi’yi anlattığı yazısından yaptığımız alıntıya ��imdilik ara veriyo-ruz. Yazının tamamını önümüzdeki günlerde sizlere aktarmaya çalışacağız.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti