Nöbetçi Eczaneler
27 Eylül 2012 Perşembe 03:00:00 İslâm, Hz. Âdem ile başlayan ve Hz. Muhammed ile kemale eren bütün peygamberlerin getirdiği dinin ortak adıdır. İslâm genel anlamda, Allah’a ve O’ndan gelenlere iman edip, kayıtsız şartsız teslim olmaktır. Müslüman ise yüce Allah’ın gönderdiğine ve Sevgili Resulü Muhammed’in (S.A.V.) bildirdiğine içtenlikle inanıp teslim olandır. Bütün dinler tevhid ve Allah’a teslimiyet bakımından İslâm ise de, hepsinin aslî özelliği değişikliğe uğramış ve gerçekliği kalmamıştır. Bundan dolayı Hz. Muhammed’in (S.A.V) getirdiği din olan İslâm, bütün dinlerin mükemmeli ve Allah’ın gönderdiği son tevhid dinidir.
İslam, bazılarının iddia ettiği gibi sadece Allah ile kul arasındaki bir olay olmayıp, sosyal ve hukuki esaslarıyla hem dünya hem de ahiret mutluluğunu temin eden ve kaynağını Kur’an’dan alan ilâhi bir dindir; beşerin koyduğu sistemler dini olmadığı gibi, İslam dini Hıristiyanlıktaki kilise misâlinde olduğu gibi sadece camide ifâ edilen bir din de değildir. İslâm dinin içine aldığı iman, ibadet, ahlak, muâmelat ve ceza hükümleriyle bir bütündür. Bundan dolayı Kur’an hükümlerinden birini reddeden veya beğenmeyen kimse dinden çıkar. (Bak. Bakara 2/85, Al-i İmran 3/32,85, Nisa 4/167,168) Çünkü İslâm esasları Allah tarafından konulmuştur. Gerçekten iman edenler o hükümlerle amel etmekle yükümlüdürler. Bir kimsenin mü’min, fâsık, münâfık, kâfir, zâlim gibi adlar alması da İslâmi hükümlere karşı takındığı inanç, amel ve davranışlarına göredir. Böylece İslâm, fertlerin kafalarındaki ikonlarla/putlarla beraber kabul edilen bir din olmayıp, hem menfeat ve makam/mevkilere, hem de istek ve arzulara uygun gelen yönleriyle alınacak ve uygulanacak bir din değildir. Bunun dışında bir İslâm düşünülemez. İslâm dini yücedir, ancak onunla yücelmek isteyenler yücelir, kurtulmak isteyenler kurtulurlar.
Bu ayetlerden anladığımıza göre insan ve Müslüman olmanın birinci şartı: “ Allah’a ve O’nun emirlerine tam bir teslimiyet ve ihlaslı bir şekilde Allah’a imandır.” Allah’ın emirlerinin bir kısmına iman edip bir kısmına inanmayan insan, İslam ve insan dairesinden çıkar, “ Hayvandan da aşağı” bir mertebeye düşer.” İslam kelimesi de zaten “ teslim olmak” demektir. “İman”; sözlükte birini, söylediği sözde tasdik etmek, kabul etmek, içten benimsemek, birine güven vermek ve şüpheye düşmeden kalpten tasdik etmek anlamlarına gelir. (İbn. Manzur,I,111.) Din ıstılahında ise iman; Hz. Peygamber (s.a.v.)’in Allah’tan getirdiği Dinî hükümleri, kesin olarak kalp ile tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul etmek, bunların gerçek ve doğru olduğuna inanmak demektir. Allah’a teslimiyet konusunda Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:
“Bu dinin başı teslimiyettir. Allah’a teslim olan selamete erişir….” İmam Suyuti, Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi, Aydın Yayınevi: 1/36
İslam kerlimesi aynı zamanda barışa girmek anlamına gelir. Bakara suresi 208. ayette bu anlamda kullanılmıştır:
“Ey iman edenler! Hepiniz (çekişmeyi bırakıp Kur’an’ın prensiplerinde toplanarak İslâm ile, toplumsal ve evrensel) barışa/güvenliğe (tam anlamıyla İslâm’a) girin, şeytanın (ve benzerlerinin) izinden gitmeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.” (Bakara-208) .
Bu ayette de görüldüğü gibi İslam dini barış dinidir. Selim, sâlim, selamet gibi sevgi vr barış ifade eden kelimeler İslam kelimesi ile aynı kökten türemişlerdir.
İslâm, “silm” ve “selam” kökünden türeyen bir kelimedir. Bu şekliyle Kur’an-ı kerim’de 105 yerde geçer. İslam kelimesi isim ve fiil halinde 10 kadar ayette geçmektedir.
Silm; barış, güven ve huzur, selam da; mutluluk, esenlik ve güvenlik demektir. İslâm ise; Allah’a teslim olmak, barışa girmek, boyun eğmek ve itaat etmek manasındadır. Kur’an’a göre İslâm kişinin kendisini yalnız Allah’a teslim etmesi yalnız O’na kul olması, yalnız O’na ibadet etmesi demektir.
“Allah katında din, şüphesiz İslâmiyet’tir. (Ali İmran/19) “Kim İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki, (o din) ondan kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktır.” (Al-i İmran: 3/85) ayetleri bu gerçeği ifade etmektedirler.
Bu duruma göre İslâm insanlık için vazgeçilmez değerler olan inanç, ibadet, muamelat ve ahlak gibi temel prensipleri sosyal hayatın gereği olarak kabul eden ekmel ( en mükemmel) ve evrensel bir dindir. Hz. Âdem’le başlayan İslâm dini Hz. Muhammed (SAV) ile kemâle ermiş, tamamlanmıştır. Nitekim Cenâb-ı Hakk da kullarına en uygun din olarak İslâm’ı seçtiğini beyan etmiştir:
“Elyevme ekmeltü leküm diniküm ve etmemtü aleyküm ni’meti ve radîtü lekemül İslâmi.. “ “ Bu gün sizin için dininizi ikmalettim üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.” (Maide5/3)
“Kur’an/İslâm geldikten sonra önceki din/kitap ve İslâm dışı ve karşıtı olarak çıkan bütün inançların, ideolojilerin hiçbir geçerliliği kalmamıştır. Çünkü İslâm’dan önceki dinler/kitaplar, birer kavme gelmiştir. Bu gün elde buluna Tevrat ve İncil (ve çeşitleri) hem daha sonraki asırlarda akıllarda kalanlardan insan eliyle yazılmış hem de asılları buzularak tahrif edilmişlerdir. Yahudi ve Hıristiyanlar, Allah’a oğul isnat ederek şirke/küfre düşmüşler, hem müşrik ve hem de kafir olmuşlardır..
