Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

EDEP YA HU – DOĞRU YOLDA YÜRÜYEN VE ADALETİ EMREDEN KİŞİ

İnkârcı duniHi ilahlar için Bakara Suresi 18. ayet “Onlar Allah’a ve Allah’ın öğütlerine karşı sağır, kör ve dilsizdirler” buyurmaktadır. Zümer-67 ise “onlar Allah’ın hakkını gözetmezler ve vermezler” buyurmaktadır. Bu sebeple onlar, Allah’a karşı ve Allah’a teslim olmuş inananlara karşı daima nankör, merhametsiz ve adaletsiz davranırlar, daima. Bu değişmez! Allah’ın hakkını gözetmez ve vermezler. Allah’a ve Allah’a teslim olmuş inananlara karşı nankör, merhametsiz ve adaletsiz davranırlar. Daima… Bunu değiştirmeye çalışanlar yani onların bu konuda değişeceğini umanlar, sananlar boşa uğraşırlar… Bunu değiştirmeye çalışanlara Kur’an diyor ki “inanmayanlarla boş yere uğraşmayın, enerjinizi inananlara harcayın, inkârcı duniHi ilahları değiştiremezsiniz. Onlar daima inananlara nankör olacaklar, merhametsiz olacaklar, adaletsiz olacaklar.”
Neden böyle? Ahiretteki yerlerini hak etmeleri için. Herkes yerine uygun davranacak, o da öyle davranıyor. Yerlerini hak etmek için böyle olacaklar, böyle davranacaklar. Siz enerjinizi onu/onları değiştirmek, onlara şirin görünmek, onlarla birlikte olmak için harcamayın, yani boşa harcamayın. Siz enerjinizi müminlere kullanın, kanatlarınızı inananlara gerin. Ayet bize böyle diyor.
Bu inkârcı duniHi ilahlar için böyledir; onlar Allah’a ve Allah’a teslim olmuş inananlara karşı nankördür, onlara merhametsiz ve adaletsiz davranırlar, daima. Bir de diğer duniHi ilahlar var, zaman zaman onlardan da bahsediyoruz. DuniHi ilahlar da böyle oldukları halde böyle olduklarını fark edemeyecek kadar salaklardır. İnkârcı duniHi ilahlar yaptıklarını gayet bilinçli ve bilerek yaparlar; Allah’a ve Allah’a teslim olmuşlara karşı nankör, merhametsiz ve adaletsiz davranırlar. Ama diğer duniHi ilahlar? Onlar da böyledir ama böyle olduklarını fark edemeyecek kadar salaklardır.
İnkârcı duniHi ilahlar ve diğer duniHİ ilahlar hiç bir şey beceremezler. Nereye gönderseniz bir hayr getiremezler. Allah’ın öğütlerini inceliyoruz, bize böyle öğüt veriliyor: DuniHi ilahlar, inkârcı duniHi ilahlar hiç bir şey beceremezler. Nereye gönderseniz bir hayr getiremezler, çünkü inkârcı duniHi ilahlar halifetullah vasıflı insan olma görevini örtmektedirler, o görevi yerine getirmezler. Allah’ın halifesi olmalarına rağmen ilahlık hissiyatlarıyla kendi ilahlık alanlarının efendiliğini yaparlar. DuniHi ilahlar, inkârcı duniHi ilahlar aslında Allah’ın halifesi olmalarına rağmen Allah’ın halifesi olmalarını örterek kendi ilahlık hissiyatlarıyla, kendi ilahlık alanlarının efendiliğini yaparak şeytanın köleleri haline gelmişlerdir. Onlar bu halleriyle Allah’a karşı da asi davranırlar. Öyle olunca, DuniHi ilahlar, inkârcı duniHi ilahlar Allah’ın Din’i için tam bir beceriksizlik gösterirler, onların hiç bir davranışı Kelime-i Tevhid’e uygun olmaz ve bir hayra de sebep olmaz. Zümer 67’den anlayacağımız mana öncelikle budur, bizim için günümüzde budur, böyledir.
Allah misalinde, bu beceriksiz kişi için “efendisi üzerine yüktür” denilmektedir. Yani, inkârcı duniHi ilahlar tam muhtaçlıkla ki bu “tam muhtaçlık” kavramı çok önemlidir, bunu ayetlerden öğreniyoruz, işte bu tam muhtaçlıkla yaşıyorlarken, yani Allah’a muhtaç yaşıyor oldukları halde kendilerine vesveseden başka bir şey vermeyen şeytanı efendi edinmişlerdir. Gerçek efendiye, Allah’a yük olmak demek, Zümer-7’de belirtildiği gibi, Allah’ın inkârcı duniHi ilahların davranışlarından razı olmaması demektir. Aksi halde bir kulun Allah’a yük teşkil etmesinden Allah münezzehtir: SübhanAllah. Ancak inkârcı duniHi ilahlar nankör davranışlarıyla kendilerine efendi edindikleri şeytan için bir yük değillerdir, yani şeytan inkârcı duniHi ilahlardan razıdır.
Misaldeki “doğru yolda yürüyen ve adaleti emreden kişi” tanımlamasına da bakalım. Onu şöyle değerlendirebiliriz: Böyle bir kimse ise Billahi anlamda iman eden, bu imanına uygu hayat tarzı oluşturmuş, Allah’ın öğütlerine göre gerçek hürlerdendir. Bu, gerçek hürlerden olan kimseleri temsil eden bir benzetmedir. Böyle kullar Allah’ın Rahman isminin gereği olarak adil kimselerdir. A’lu İmran Suresi 18. Ayette belirtildiği üzere Allah’ın “Müstakilen VAR ve Muhtar” olduğuna ve Allah’tan başka “Müstakilen VAR ve Muhtar” bulunmadığına şahitlik ederler…
Böyle kullar hem kendilerine hem de diğer inananlara Beled-17 ve Asr-3’te belirtildiği üzere Hakkı, Sabrı ve Merhameti tavsiye ederler. Böylece Allah’ın kullarına sunduğu hürriyeti adalet üzerine bina ederek yaşarlar ve tebliğ ederler; doğru yolda dimdik yürürler. Oysa DuniHi ilahların sadrlarını kaplayan zannları Allah’a karşı ve Billahi manada inananlara karşı adaletsizdir. Zaten duniHi ilahların şeytana köle kalmalarının güvencesi işte bu adaletsizliktir. Bu adaletsizlik o kölelik sisteminin de güvencesidir.
Allah’ın sunduğu gerçek hürlüğün güvencesi adalet iken, duniHi ilahların Allah’a karşı olan adaletsizlikleri onların Şeytanlık Patronaj Sistemine köle kalmalarının güvencesi haline gelir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti