Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

EDEP YA HU – İNANANLARA DAİMA NANKÖR, MERHAMETSİZ VE ADALETSİZ DAVRANANLAR

Gerçek hürleri tanımak ve gerçek kölelikten korunmak için Kur’an ayetlerindeki misalleri inceliyoruz. Bu konuda bir Allah misali de bize Nahl-76 ile veriliyor. Nahl Suresi 76. Ayetle verilen Allah misalinde yine iki taraf karşılaştırılıyor ve tarafların özellikleri şöyle: Birisi dilsiz, hiç bir şey beceremez ve efendisinin üzerine yük olan bir hizmetli veya bir köle. Diğeri, doğru yolda yürüyen ve adaleti emreden kimse; bu kimlikler üzerinden gerçek hürlük ve gerçek köleliğe başka bir açıdan yaklaşılıyor, Nahl-76’daki Allah misali vizyonumuzu bir başka açıdan yaklaşarak genişletiyor.
İki taraf var: Birisi dilsiz, hiç bir şey beceremez ve efendisinin üstüne yük olan bir hizmetli veya köle; diğeri ise doğru yolda yürüyen ve adaleti emreden bir kimse. “Dilsiz ve hiç bir şey beceremez” şeklinde tanımlanan özelliğin karşılaştırıldığı halin doğru yolda ve adaleti emrediyor olması, gerçek kölelik ve gerçek hürlük konusunda fark etmemiz gereken önemli bir bakış açısı içermektedir. Nedir bu fark etmemiz gereken? Bu karşılaştırmada onun anahtar kelimesi adalettir. Adalet…
Lütfen dikkat buyurun, dünyanın sonunu getirecek olan, kıyametin düğmesine basacak olan şey adaletin bozulması, kaybolmasıdır. Bunu dünyada çok dikkatli şekilde gözlerseniz kıyametin yaklaşma hızını veya sesini fark edebilirsiniz, çünkü: “Hürriyet adalet ile ayakta durur. Kölelik adalet bozulursa yürür.” Tabi burada bahsettiğimiz kölelik ve hürriyet gerçek hürriyet ve gerçek kölelik. Gerçek hürriyet adalet ile ayakta durur. Bu yüzden ayetteki karşılaştırmada bahsi geçen kişilerden birisi “doğru yolda ve adaleti emrediyor” olarak vasfedilmektedir. Rabbimiz oraya adalet kelimesini koyarak bize bu misalin hedefinin gerçek hürlük ve gerçek kölelik olduğunu göstermiş, gerçek hürlük ve kölelikteki adalet boyutunu fark etmemizi, incelememizi istemiştir. Gerçek hürlük adalet ile ayakta durur. Gerçek kölelik ise adalet bozulursa yürür. Dünyada gerçek hürlüğü sağlayan adalet öyle bir bozulma sürecine girmiştir ki… Dünyada “adaleti sağlıyoruz” diye öyle adaletsizlik getiren müdahaleler vardır ki… İyi dikkat edin… Üstelik bu oyun yalnızca Allah’ın öğütlerine göre değil, dünyanın kendi koyduğu kurallara göre de oynanmakta, adalet getiriyoruz derken adaleti bozan, adaleti ortadan kaldıran küresel sistemler kurulmaktadır. Bu zamanla o kadar yerleşik hale gelecek ki susamış insanların suya özlemleri gibi, çok susayanların çölde su bulamaması gibi insanlar için adalet bulunamaz noktalara gelince, işte o adaletin bulunamaz noktalara geldiği bir yer vardır ki o hal kıyametin düğmesine basar.
Şimdi Nahl-76’ya dönelim ve onu kendimiz için, yaşadığımız bu dünya şartlarında ele alalım. Daha önce söylemiştik, önce Allah misalinde anlatılan dünya şartlarındaki hür ve köleye bakıp oradan bir sonuç çıkarın, o sonuçla Allah misalini ders yapın, oradan ders çıkarın.
Bu ayetteki kıyaslama yaşanan dünya şartlarındaki kölelik ve hürriyet üzerinden bir soru soruyor: Eşit midir? Bunlar bir olurlar mı? Bu soru, beceriksiz hizmetlinin, kölenin efendisine soruluyor: Ey efendi! Sen bir istekte bulunduğunda senin ne istediğini tam anlayamayan, bir yere haber veya bilgi göndersen bunu ilgili yere doğru iletemeyen, hatta ters ifadeler kullanan, senin çıkarların açısından sana uygun bir ürün üretemeyen, her haliyle sana masraf ve yük olan bir hizmetli mi istersin? Yoksa senin haklarını gözeten, sana kâr getiren, sana sadık bir hizmetli mi? Ey efendi, bu iki kişi senin gözünde bir olur mu, bunlar eşit olurlar mı?
Soru böyle ve bu soru efendiye…
Bu karşılaştırma içerisinde doğru yolda olmak ne demek, şimdi ona da bakalım. Önce misale dünya şartlarında, yaşanan hayat şartlarında baktık. Misalde beceriksiz köle var, bir de adaletli bir kişi var; doğru yolda yürüyen. Şimdi bu misaldeki figürlere dünya şartlarında bakarsak, doğru yolda olmak ne demektir? Dünya koşullarında doğru yolda olmak, Efendiye sadık olmaktır; kölenin efendisine sadık olmasıdır. Adaletli olmak ise Efendiye nankör olmamak, onun haklarını savunmak, gözetmek, efendiye hakkınca davranmak olarak anlaşılır. Elbette ki dünya yaşantısı içerisindeki manada ve soru efendiye sorulunca bu söylediğimiz böyledir. Bu soruya bir efendi cevap verse ne der? “Becerikli, bana sadık, nankör olmayan, haklarımı koruyan hizmetliyi tercih ederim, benim gözümde ikisi bir olmaz” der, değil mi? Çünkü bu iki kişi onun gözünde eşit olmazlar. Bu noktada bir sonuca ulaştık: Bu iki kişi bir olmaz. Şimdi bu sonuçtan hareketle ikinci soruyu soralım. Bu soru yalnızca şeytanın köleliğinden kurtulmak isteyenlere sorulur. İnanmak isteyenlere, inananlara, inandım diyenlere bu ikinci soru gelir. Bu soruyu o efendinin cevabını düşünerek cevaplayın:
Allah’ı ve Allah’ın vasıflarını örten, Allah’a hakkını vermeyen, bu konuda sağır, kör ve dilsiz olan bir duniHi ilah olarak şeytanın kölesi mi olmak istersiniz? Yoksa Sırat-ı Müstakiym üzere olan, Allah’ı hakkıyla tanıyan, Hakk’ı Hakk bilen, Hakk’ı söyleyen, Hakk’ı tavsiye eden, Allah’ın Rahman Kanunlarına uygun yaşayan, Allah’ın Rahiym Kanunlarından ikramlanan, Allah’ın hürriyet kanunları kapsamında Gerçek Hürler mi olmak istersiniz?”
İşte, Allah misalinin esas sorusu budur. Şimdi sorduğumuz bu soruyu cevaplamamız istenmektedir.
Nahl-76’daki Allah misaline şimdi bu soru çerçevesinde, yani dünya hayatı şartlarında değil de Allah’ın öğütleri çerçevesinde bakalım: Ayetteki “dilsiz, hiç bir şey beceremez, efendisinin üzerine yük” tanımlaması duniHi ilahlar, özellikle de inkârcı duniHi ilahlar içindir. İnkârcı duniHi ilahlar dilsizdir, çünkü Bakara-18 onlar için “Allah’a ve Allah’ın öğütlerine karşı sağır, kör ve dilsizdirler” buyurmaktadır. Zümer-67’ye göre de onlar Allah’ın hakkını gözetmezler ve vermezler. Böylece Allah’a karşı ve Allah’a teslim olmuş inananlara karşı daima nankör, merhametsiz ve adaletsiz davranırlar, daima. Bu değişmez!
Onlar Allah’ın hakkını gözetmez ve vermezler. Allah’a ve Allah’a teslim olmuş inananlara karşı daima nankör, merhametsiz ve adaletsiz davranırlar. Daima… Bunu değiştirmeye çalışanlar yani onların bu konuda değişeceğini umanlar, sananlar boşa uğraşırlar…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti