Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İSLAM’DA NAMAZ -1 – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 19 Kasım 2012 Pazartesi 15:32:34
  İslam’ın ilk emri okudur, okumak bilmeyi ve anlamayı; Bilmek ve anlamak ta bilinen ve anlaşılan şeylerin yerine getirilmesini gerektirir. Cenâb-ı Hak, insanı kendisini bilmesi, iman ve ibadet etmesi için yaratmıştır. İbadet; boyun eğme, itaat etme, emrin gereğini yerine getirme gibi anlamlara gelir.
Yüce Allah Kur’an’da: “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize (ibadet ve itaatle) kulluk ediniz ki takvâya erenlerden (emirlerine uygun yaşayıp yasaklarından kaçınarak korunanlardan) olasınız.” (Bakara 2/21) (krş. Bakara 2/168) der. Bu ayette geçen “Rabbinize kulluk edin” çağrısı bütün insanlara yapılmış genel bir çağrıdır. Zariyat suresinde ise; İnsanla beraber cinlerin de yaratılış gâyesine dikkat çekilerek:
“Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım ” (Zariyat suresi 51/ 56) denilir ve Hicr suresinde geçen ayette de görüldüğü gibi insanlar “Sana ölüm gelinceye kadar, Rabbine ibadet et” (Hicr: 99) çağrısıyla ölünceye kadar Allah’a ibadet etmeye çağrılmıştırlar.
Cenâb-ı Hakk, Zariyat suresinde geçen “İllâ li ya’budune” sözleri ile ibadet edilecek makamın ancak kendisi olduğuna dikkat çekerek “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler (başkasına ibadet etmesinler) diye yarattım” sözleri ile ibadetin ancak kendisine yapılacağını buyurmuştur. Kur’an-ı kerim’in çeşitli ayetlerinde kulluğun ve ibadetin ancak kendisine yapılacağını bildiren Yüce Allah şöyle buyurur:
“Ey Âdemoğulları! Ben size: ‘Şeytana kulluk etmeyin/tapmayın, çünkü o, sizin apaçık düşmanınızdır. Bana kulluk edin, işte doğru yol budur’ diye bildir(ip emret)medim mi?“ (Yasin36/59–60–61)
(Çünkü şeytan, Allah’a teslim olmayan veya olamayan insanları tıpkı kendisi gibi Allah’a isyan ettirir (2/34). Haramları hoş gösterir (7/16–17). Allah’a değil kendisine itaate (tapmaya) çağırır. Kendisine uyanlardan/tapanlardan kimi şeytanlaşır ve tâğûtlaşır, kimi kâfir ve münâfık, kimi de günahkâr olur. Çünkü insan Allah’ın emirlerini arkaya attığı zaman ya şeytana ya da hevâsına (arzu ve isteklerine) tapmış olur (25/43; 45/23). O’nun emirlerini “tarihseldir, yöreseldir vs.” diyerek değersiz ve geçersiz sayarsa küfre batmış olur. Şeytan, Allah’ın uyarısının (6/116) aksine olarak “çoğunluğa uymalı” diye sapmış insanların yolunu doğru gösterir, haramları alkışlattırır. Şeytan ve ona tapanların biricik düşmanı ise Allah’ın emirlerine teslim olanlardır. Öncelikli mücadelesi de yine onlarladır. (bk. 2/168–169 ve açıklaması). İşte yüce Allah, insanları böylece uyarmaktadır.) (Feyz’ül Furkân, H.Tahsin Feyizli)
“Bilmemiz gerekir ki Allah’a kulluk, yalnız O’na ibadet etmekle değil, hem ibadet hem de emir ve yasaklarına itaatle gerçekleşir. Çünkü Allah, yalnız ibadet ilâhı değildir. Bunun içindir ki İslâm “lâ ilâhe illallah” ile başlar, “iyyâke na‘büdü” ile yürürlüğe girer. Kur’an’da birçok yerde Allah’a kulluk emredilir. Çünkü insanları, bütün emirlerine itaatte kul etme hakkı ancak O’nundur. Zaten Allah da insanları bunun için yaratmıştır (51/56). Çünkü Bir’e kul olmayan bine kul olur; Allah’a kullukta yücelik ve hürlük, kula kullukta ise esaret ve küçülme vardır. Seyyid Kutub, tefsirinde; “Öyle bir zaman gelir ki insanlar, Allah’ı sözde inkâr etmeyebilir, O’na ibadeti de terketmezler ama o ibadeti ya birine gösteriş olarak yaparlar, ya helal ve haramı (serbestlik ve yasakları) tayin ve ilanda, başkalarının İslâm’a aykırı emirlerine istekle itaat ederler, ya da İslâm’a aykırı olarak bir kimseye sığınmak ve ondan bir pâye elde etmek isterler ki (4/139; 35/10) bu durumda onları rab kabul etmiş, onlara tapmış ve kulluk etmiş olurlar (9/31). Böylece ‘Müslümanım’ dedikleri halde –Allah korusun– şirke düşerler.” der. “İslâm öncesi Arap müşrikleri de ideolojileri yönünden Allah’ı inkâr etmiyorlar fakat O’nun, hayatlarında hükümleri geçerli olan Rab olmasını kabul etmiyorlardı. İşte Allah’a Rab, Mâlik (Hükümran) ve tek İlâh olarak (112/1-4) inanmamak şirk olur.” (Seyyid Kutub, VIII, 284). [bkz. 2/107, 138; 5/52; 6/102; 12/40, 106; 16/49, 52; 29/25; 39/64, 65; 40/60; 41/30; 43/84; 46/13] ( Fatiha; Feyz’ül Furkân,. H.Tahsin. Feyizli Meali)
(Devamı Yarın)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER