Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ALLAH KORKUSU ve ALLAH KORKUSUNUN YEDİ ALÂMETİ

Muharrem Günay 9 Şubat 2017 Perşembe 12:27:10
 

Gerçek mümin, vücudunun bütün âzaları ile Allah’tan sakınan ve korkandır. Nitekim büyük ahlâk ve fıkıh bilgini Ebu Leys es-Semerkandi, Allah korkusunun yedi alameti olduğunu haber verir.
1-Dil yalandan uzaklaşır
Allah korkusu taşıyan kul dilini yalandan, dedikodudan, iftiradan ve boş konuşmaktan alıkoyar, bunların yerine onu zikirle, Kur’an okumakla ve ilmî konuşmalarla meşgul eder.
2-Kalbten kıskançlık kalkar
Allah korkusu taşıyan kul başkalarına karşı kalbinde düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz. Çünkü kıskançlık iyilikleri mahveder. Nitekim peygamberimiz (sas) şöyle buyurur: “Ateş odunu nasıl yerse (yakarsa) kıskançlık da iyilikleri öyle yer (yok eder). Bilesin ki, kıskançlık, kalb hastalıklarının başlıcalarından biridir ve bu hastalıklar da ancak ilimle ve iyi ameller işleyerek tedavi edilebilir.”
3-Göz harama bakmaz
Allah korkusu taşıyan kul, haram yiyeceğe, haram içeceğe, haram giyeceğe kısacası haram olan hiçbir şeye bakmaz. Dünyaya aç ve muhteris gözlerle değil, ibret almak amacı ile bakar. Helal olmayan şeylerden bakışlarını uzak tutar. Nitekim peygamberimiz (sas) şöyle buyurur: “Kim gözünü haramla doldurursa Allah da onun gözünü kıyamet günü ateşle doldurur”.
4-Haram lokma yemez
Allah korkusu taşıyan kul, karnına haram lokma sokmaz; çünkü haram lokma yemek, ağır günahlardan biridir. Bakınız peygamberimiz (sas) şöyle buyuruyor: “İnsanoğlunun karnına haram bir lokma inince, lokma midesinde kaldığı sürece yerde ve göklerdeki melekler tekrar tekrar üzerine lanet yağdırırlar. O lokmayı hazmederken öldüğü takdirde varacağı yer cehennemdir”.
5-Eller Allah rızası için çalışır
Allah korkusu taşıyan kimse, ellerini harama değil, Allah’ın rızasına uygun şeylere doğru uzatır. Sahabilerden Kâ’bul Ahbar’ın (ra) şöyle dediği rivayet edilir: Allah, her bir bölümü yetmiş bin gözlü yetmiş bin bölümü olan yakuttan yapılma bir köşk yaratmıştır. Kıyamet günü bu köşke; ancak önlerine çıkan haram şeylerden Allah korkusu ile uzak duranlar girebileceklerdir.
6-Ayaklar Allah için yürür
Allah korkusu taşıyan kimse, günah işlemeye değil, Allah’ın emrine uygun ve O’nun rızasını kazandıracak işlere doğru yürür, âlimlerle ve iyi amel işleyenlerle buluşmak gayesi ile adım atar.
7-İbadete riya karışmaz
Allah korkusu taşıyan kimse ibadetini sırf Allah rızası için yapar, riyadan ve münafıklıktan kaçınır, böylelikle Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerden biri olur: “Rabbi’nin katında ahiret, günahlardan korkanlar içindir”. “Günahlarından sakınanlar, hiç şüphesiz, cennetlerde ve pınarlarının başlarındadırlar”. “Günahlardan sakınanlar cennet ve nimetler içindedirler”. “Günahlardan sakınanlar emin bir makamdadırlar”.
Mü’minin korku ile ümit arasında bulunması gerekir. Buna göre bir yandan ümit kesmeksizin Allah’ın rahmetini beklerken diğer yandan ibadet hali içinde çirkin hareketlerden vazgeçerek Allah’a tövbe eder. Nitekim Allah (cc) “Sakın Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin”
(Zümer/53) buyurmaktadır.
Mü’min Hz. Ebu Bekir’in ifadesiyle : “Mahşer günü deseler ki herkes cennete girecek. Ama sadece bir kişi cehenneme girecek. O bir kişi ben miyim diye korkarım. Yine deseler ki herkes cehenneme girecek ama sadece bir kişi cennete girecek. O bir kişi ben miyim diye ümitlenirim”  düşüncesi içerisinde olmalıdır.
İşte böyle bir düşünce, korku ve ümit arasında olmanın zirvesidir. Yani kişi, hem Allah’ın azabından korkmalı, günahlarını düşünmeli; hem de Allah’ın rahmetinden ümitvâr olmalıdır.
Peygamber Efendimiz (asm.), ölüm döşeğinde olan bir gencin yanına girdi ve ona, “Sen kendini nasıl buluyorsun?” diye sordu. Genç, “Ben Allah’ (ın affın)ı umarım Yâ Resûlâllah! Ve günahlarımdan da korkarım.” dedi. Bunun üzerine Resûlâllah (asm.) buyurdu ki,
“Bu vakitte herhangi bir kulun kalbinde bağışlanma umudu ve günah korkusu birleşince, mutlaka Allah o kuluna dilediğini verir ve onu korktuğu azabından emin kılar.” (Neseî, Zühd: 31)
Allah’ı gerçekten seven her mümin, Allah’ın azabından, Allah’ın hoşnutluğunu ve sevgisini kaybetmekten büyük bir korku duyar ve bu nedenle hayatı boyunca çok ciddi ve samimi bir çaba içerisinde olur. Allah Kuran’da bu ahlakı yaşayan müminleri şöyle müjdelemektedir:
Kim de ahireti ister ve bir mümin olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır. (İsra Suresi, 19)
Allah’ın sevgisini kaybettirecek kötülüklerden Allah korkusu ile sakınılır. Rabb’inden derin saygıyla korkan insan, “Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez” (Nisa Suresi, 36) ayeti gereği, büyüklenmekten şiddetle kaçınır. Böylece Allah’ın sevgisini kazanmayı umut eder. Bu yüzden mü’minde Allah korkusu ve Allah sevgisi bir arada olmalıdır. Bu konuda yüce kitabımızda“…O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.” (Araf Suresi, 56) buyrulur.
Kişinin ameline güvenmesi, “ucb” denilen mânevî bir hastalıktır ki, en az ümitsizlik kadar kötüdür. Hiç kimse ameliyle cenne giremez, cennet Cnâb-ı Hakk’ın rahmetinin eseridir. Peygamber Efendimizin ifedesiyle:
“Hiç kimsenin ameli, kendisini cennete götürmez. Beni de. Rabbimin rahmeti olmasa ben de cennete giremem.”
Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki şuurlu bir mü’min ne Allah’ın azabından emin olur ne de Rahmetinden ümit keser. Her zaman korku ve ümit arasında yaşar.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti