Bilmek ve Susmak – Kocatepe Gazetesi

27 Şubat 2014 Perşembe 02:00:00
  Selamün Aleyküm değerli okurlarım,
Allah’ın selamı bereketi ve nuru üzerinize olsun.
Allah teala bizlere Alim sıfatıyla baksın ve bilmediklerimizi öğretsin, neyi bilmemizi istiyorsa inşallah onu öğretsin bize. İlim ne kadar güzel bir araç hayatı anlamaya. Bazen bilmek çok güzel, neden yaratıldığını, neden yaşadığını, neden öldüğünü bilmek çok güzel. Yaşarken izlediğimiz bu muazzam hayat bazen ne kadar ince bir sanatla dokunmuş ince ince, herşey ne kadar muntazam ve yerli yerinde. Bu sanat öyle iyi nakşedilmiş ki yaratılan her şeye, her şey öyle dosdoğru yaratılmış ve gereğine göre yerleştirilmiş yerli yerinde her şey. Eğer bu muntazam düzene aykırı en ufak bir yanlış, yalan veyahut eksik karıştırsanız size fazlasıyla geri dönmekte ve o sanata aykırı davranmamanız gerektiğini öğretmekte. Sessiz sakin ve sabırla izlediğinizde bu hayatı, olayları ve insan davranışlarını artık şöyle bir hal alıyorsunuz, bir şeyi bilmek için okumanıza duymanıza ve öğrenmenize gerek yok eğer hikayenin başını biliyorsanız sonunun ne olacağını hemen hemen tahmin eder hale geliyorsunuz. Farkında olmadan muhteşem bir önsezi gelişiyor, artık neyi ne kadar beklemeniz gerektiğini, ne kadar susmanız gerektiğini ve ne kadar konuşmanız gerektiğini daha iyi biliyorsunuz.
Siz olayları ve çevrenizde olup biteni bu denli dikkatli ve sessiz izlerken diğer taraftan da sizi izleyen birinin yani Allahü Teala’nın varlığı aklınıza geliyor, Onun Alim sıfatı yani onun da sizin üzerinizdeki gözlemleri, sizin hakkınızda bildikleri… Bu düşünceden sonra çevrenizi izlerken yargılamaktan vazgeçiyor nasıl ki Allahü Teala size Alim sıfatıyla bakıp Latif ismiyle nazar ediyorsa siz de çevrenizde gözlemlediğiniz olaylara hoşgörüyle bakıyorsunuz. Bazen ise kişilerin başına gelecek olumsuz olayları önceden tahmin edebiliyor lakin bazen yine susmayı tercih ediyorsunuz… Hakkı söylemek dışında ne zaman ki konuşsanız diliniz yanıyor adeta, ne zaman ki malayani bir kelime etseniz gönlünüz yoruluyor daralıyor.
Bazen hayat üzerinde üç beş cümle kurmaya gerek bırakmayacak kadar kısa renksiz ve ahenksiz, nereden geldiğinizi ve nereye gideceğinizi iyi bildiğiniz bir yolda yol tarif ettirmeyecek kadar toksunuz bazen, ne konuşmaya hacet var ne yol sormaya…
Bazen de bilmek istemezsiniz, birçok şeyi biliyor olmanın omuzlarınıza bindirdiği yük ne çok ağırdır, bazen ise bütün ağır yüklerin tek dayanağı vardır. Eğer bir gün Hay’dan gelip Hu’ya gittiğinizin idrakına varırsanız hayatta birçok şeyi bilmeye , duymaya, hissetmeye gerek görmezsiniz. Ne yeme içmeler, ne giyim kuşam, ne yeni yerler görmek ilginizi çekmez. Bilirsiniz artık Hay’dan gelmişsiniz ve Hu’ya gitmektesiniz…
Allah’ın selamı bereketi ve rahmeti üzerinize olsun…