Biraz adalet… – Kocatepe Gazetesi

26 Temmuz 2014 Cumartesi 03:00:00
  Televizyonlarda izliyoruz, polislerin meslektaşları tarafından nasıl tutuklandığını…Bazısı çıkıp “Paralel örgütü yakaladık” diyor, bazısı “Yazık oldu vatan evlatlarına” diye yakınıyor. Burada “adalet” duygusunu elinden bırakmaması gereken bir grup var. Kim mi onlar? Uydurulmuş davalarla Silivri’de 5 yıl “misafir” edilenler. Kendilerine yapılan muamelenin aynısını, şimdi suçlanan polislere gösterilmesini istiyorlar.
Örneğin, “Ben oruçluyken karşımda yemek yediler” diyen polis için, “Siz de şu profesörün ilacını vermemiştiniz” çıkışı ile psikolojik işkence meşrulaştırılıyor.
Sahur vakti evlerinden yaka paça, kelepçeyle götürülen polisler için “F-Gladyo bunu hakketti” denilebiliyor.
Oysa biraz vicdan lâzım.
Komutanları, parti genel başkanlarını, yazarları sabah daha şafak sökmeden gözaltına almak, saçma bağlantılar kurup tutuklamak, daha sonra da 5 yıl Silivri Cezaevi’ne hapsetmek nasıl insanın içini acıtan, öfkeyi kabartan bir olaydı, hatırlayın…
Şimdi başka evlerde, başka fikirlerde, başka gönüllerde o aynı öfke kabarıyor.
“Ergenekon”, “Balyoz” ve diğer soruşturmalar da netice itibariyle “Paralel” bir devlet iddiasının tezahürüydü.
Şu anda polisler üzerinden yürütülen soruşturma da aynı çerçevede.
Bunda bir tuhaflık yok mu?
“Ergenekon davasının savcısıyım” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şimdi de “Paralel devlet davası”nın savcılığını yürütmüyor mu?
Lütfen biraz vicdan…
Suçsuz insanları toplum önünde mahkum etmeye çalışan mantık aynı.
“Benden olmayan, ya şucudur, ya bucudur” yaklaşımından, “muhalif” her birey nasibini alıyor.
Televizyon yeni yeni yaygınlaştığında, “Herkes 15 dakikalığına da olsa ünlü olacak” fikri ortaya atılmıştı.
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım da “Herkes bir gün Fenerbahçeli olacak” demişti.
Muhalif grupların başına gelen de bu söylemlere benziyor: Muhalif olan herkes bir gün hapishaneye gidecek…
Herhangi bir güçbirliği yapılmasını önermiyorum.
Ergenekonculukla suçlananlar, Paralelcilikle suçlananlarla birlik olsun, demiyorum.
Dediğim şudur: Dün size yapılan muamele, bugün başkasına yapılıyorsa, ‘Oh olsun’ nidası atmak yerine, ‘Adaleti nasıl sağlarız’ sorusunu sormanız gerek.