Nöbetçi Eczaneler
4 Ekim 2013 Cuma 03:00:00 Büyük beklentilerin ardından geniş yankı uyandıran demokrasi paketiyle ilgili beyin fırtınaları sürüyor.
Biz de dostlarımızla yeni paketin getirilerinin Afyonkarahisar’a nasıl yansıyacağı üzerine biraz muhabbet ettik. Yeni paket hayata geçtiğinde Afyonkarahisar için de önemli değişikler yaşanabileceğini gördük böylece.
Önce ciddi tespitlerle başlayan “paket muhabbeti” sonradan biraz boyut değiştirdi. Ama biz yine de aklımızda kalanları aktaralım size:
Seçim siteminde ülke barajı tamamen kalkarsa ya da baraj yüzde 5’e çekilirse Afyonkarahisar’dan yeni bağımsız miletvekilleri çıkabilir belki de. Yakın geçmişte bağımsız adaylığın tek örneği olan Dr. Mahmut Koçak bu durumda rotasını yeniden milletvekilliğine doğrultabilir mi acaba? Bu arada, baraj sorunu halloldu ya, “bağımsız ve bakımsız” aday olarak kendini tanıtan bizim Murat Arısoy da yeniden düşünmeli belki de adaylığı.
Siyasi partilerin devletten yardım alması için oy oranı da düşürülüyor. Bu durumda Afyonkarahisar siyasetinde kendi imkanları ile var olmaya çalışan Demokrat Parti ile Saadet Partisi, Devlet’in mali desteğine kavuşursa, siyaset sahnesi daha da renklenebilir.
Yeni paket siyasi partilerde eş başkanlık uygulamasını yasallaştırıyor artık. Bu eşbaşkanlık sistemi Afyonkarahisar’a da uyarlansa iyi sonuç elde edilebilir mi acaba?
Afyonkarahisar’daki başkanlık makamları “eşbaşkanlık” makamlarına dönüşseydi nasıl olurdu?
İlk akla gelen Belediye Başkanlığı makamı. Mevcut şartlara göre konuşacak olursak, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’ın eş başkanı Belediye Meclisi’nin içinden olabileceği gibi dışından da olabilirdi. Bunun için bir çok isim saymak mümkün. Biz saydık çünkü.
İl Genel Meclisi Başkanı Salih Sel’in eşbaşkanı olarak aklımıza gelen ilk isim eski Başkan Ahmet Kocakulak oldu. Salih Sel sadece İGM’nin değil, Afjet Afyonspor’un da başkanı. Orada da eşbaşkanlığa işadamı Hüseyin Karaca uygun görüldü.
ATSO’ya geldiğimizde Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser’in yanına, eski başkan Melih Yurter, Meclis Başkanı Mehmet Çarkgil’in yanına da yine eski Başkan Mustafa Hancıoğlu yakıştırıldı.
Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Mühsürler’in yanına işadamı Sabit Pekin’i önerenler oldu.
CHP İl Başkanı Yalçın Görgöz’ün yanına, milletvekili danışmanı Hüseyin Tutkun, MHP İl Başkanı Aziz Aslan’ın yanına da eski Milletvekili Mehmet Telek uygun görüldü faraza olarak.
Kamu kurumlarında birbiri ardına gidip gelen müdürlüre de “eşmüdür” formülü önerisi ortaya çıktı. İlçe Belediye Başkanlarına, sendika başkanlarına ve diğer sivil toplum kuruluşları başkanlarına da eş başkanlar bulduk ama burada sözü fazla uzatmak istemiyoruz.
Paketten çıkan bir başka düzenleme de farklı dil ve lehçelerde propaganda ile özel okullarda bu dil ve lehçelerle eğitim hakkı.
“Denk vulla. Particilerin oy isteken gabık değiştirmesine haçet yok gali. Afyon lehçesiynen mitik yapsınla. Okulla da da il dışından hocaların bizim çocuklara İstanbul ağzını dayatması, gaba gonuşuyo muamelesi yapması mubig (mobing) sayıssın”
Köy isimlerindeki yasal düzenleme de kalkıyormuş. Haşşöyle kardeşim, Çorca’ya Fethibey, Sipsin’e Çayırbağ, Ambanaz’a Beyyazı, Elpirek’e Saraydüzü, Gumardeş’e Erenler, Çıfıt’a Şuhut, İnaz’a Demirçevre, Deper’e Ataköy, İliyen’e Üçlerkayası, Tekkegaren’e Kayıhan, Avren’e Akören, Sıçanlı’ya Sincanlı, Savran’a Serban, Bavurdu’ya Alanyurt demek de neyin nesiymiş? Hepsi özüne dönsün. Afyon mu, Afyonkarahisar mı tartışmaları da son bulsun, Hititler’deki gibi yeniden Hapanuva olalım.
Nevşehir Üniversitesi’nin ismi yeni paketle değişiyor. Biz de üniversitemize Kocatepe ismini vererek zaten yokluk içinde kıvranan Yunan komşularımızın kalbini kırıyor olmalıyız. Üniversitemizin adını ilimizdeki eski kiliselere ithafen Meryem Ana falan yapalım. Kocatepe gibi yüce bir dağ olan Olimpos falan da münasip…
Yeni paketle kurulacak olan Roman Dil ve Kültür Enstisü’nün bir çalışma grubunu da Afyonkarahisar’a davet edelim. Özellikle Ataköy yakınlarındaki Çobankuyu mevkii ile geçenlerde bir kız çocuğunun öldürüldüğü, sık sık kavgalarla gündeme gelmeye başlayan Kayadibi Mahallesi’ni bu enstitüye inceletelim. Şuhut’ta bir kaç yıl önce yaşanan olayları sakın ha hatırlatmayalım.
Mor Gabriel Manastırı’nın arazisi iade edildiği gibi, Afyonkarahisar’daki Namık Kemal İlkokulunu yıkıp, eskiden olduğu gibi burada bir kilise yaptıralım. Kale eteğindeki eski kilise yıkıntısını da unutmayalım. Çevresindeki evleri yıkalım, bu kiliseyi de yeniden ayağa kaldıralım. Memleketten kaçan Rum ve Ermeni hemşehrilerimizin mülklerini araştırıp, kendilerinden özür dileyerek fazlasıyla iade edelim.
Oldu olacak, Kale’ye de eskiden olduğu gibi Bizans Bayrağı asalım mı?
Yok canım, o kadar da uzun boylu değil artık!!!…
