Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

BU ŞEHİR HZ. PEYGAMBERİN ŞEHRİ Mİ FİRAVUNUN ŞEHRİ Mİ?

Hatem-i Esem’e Kazvin şehrinde Tenafûsî isimli fakih bir zatın yaşadığını, onun debdebe sinin İbn Mukatil’inkinden kat be kat fazla olduğunu söylediler. Bunun üzerine Hatem, Tenafûsi’yi görmek için Kazvin’e gitti. Onu bularak huzuruna çıktı.
— Ey İmam! Allah’ın rızası üzerine olsun. Ben Acem diyarından gelme garip bir kişiyim; bana dinimin başını ve namazımın anahtarını öğretmeni istiyorum. Bu nedenle bana abdestin nasıl alınacağını öğretmelisiniz.
Tenafûsî ‘Hay hay, başüstüne’ deyip hizmetçisinden abdest kabını istedi. Hizmetkâr, emri yerine getirdi. Tenafûsî oturarak abdest almaya başladı. Bütün âzalarını üçer kere yıkayarak abdestini aldı ve sonra Hatem’e dönerek şöyle dedi:
– İşte abdest böyle alınır!
– Lüften yerinizden ayrılmayın. Ben huzurunuzda bir abdest alayım, siz de beni seyredin. Bakalım tarifiniz üzere abdesti öğrenebilmişmiyim? Öğrenememişsem siz beni düzeltin.
Hatem başladı abdest almaya. Fakat âzalarını üçer kere yıkayacağı yerde dörder kere yıkadı. Abdest bittikten sonra Tenafûsî şöyle söyledi:
– Olmadı, azalarına fazla su dökmek suretiyle israf etmiş oldun.
— Neden israf olsun.
— Neden olacak? Azalarını üçer kere yıkayacağına dörder kere yıkadığın için?
— Sübhanallah’il-azim! Ben bir avuç fazla su dökmekle müsrif oluyorum da, sen bu kadar debdebe içinde nasıl oluyor da israf etmemiş bir adam olabiliyorsun?
Tenafûsî, kendisine gelen kişinin öğrenmeye değil, denemeye geldiğini anladı ve evine kapanarak utancından kırk gün halkın içine çıkamadı. Hatem Bağdad’a geldiği zaman kendisini ziyarete geliyorlar ve şöyle söylüyorlardı: ‘Sen Acem diyarından gelme bir garip kişisin; oysa seninle karşılaşan her âlimi susturuyorsun. Bunun hikmeti nedir?’ Hatem bende bulunan şu üç hasletle onları susturuyorum’ dedi:
1. Hasmım isabetli bir fikir ileri sürdüğü zaman seviniyorum.
2. Şayet hasmım yanılırsa fevkalâde üzüntü duyuyorum.
3. Hasmımı kırmamak için cehaletini yüzüne vurmamaya son derece dikkat ediyorum.
Ahmed b. Hanbel, Hatem’in bu sözünü işittiği zaman Sübhanallah! Ne akıllı kişiymiş’ diyerek onu ziyaret etmeyi emretmişti. Talebeleriyle birlikte Hatem’in huzuruna vardığı zaman ‘Ey Ebu Abdurrahman! Dünyada nasıl selâmette kalınır?’ diye bir sual sordu. Hatem: ‘Ey Ebu Abdullah! (İmam Ahmed’in künyesi) Beraberinde dört haslet bulunmadıkça dünyada selâmet bula mazsın!
1) Halkın cehaletini affedeceksin.
2) Onlara karşı cehalet göstermemeye azamî dikkati sarfedeceksin.
3. Malını onlara vereceksin.
4) Onlardan hiçbir şey talep etmeyeceksin ve almayacaksın.
Hatem, Medine’ye doğru yol aldı. Medine halkı onu karşılamaya çıkmışlardı. Hatem halka şöyle seslendi: ‘Ey ahali! Bu şehir hangi şehirdir?’
— Allah’ın Rasûlü’nün şehridir!
— O halde bana Allah’ın Rasülü’nün kâşânesini gösterin, orada teberrüken iki rek’at namaz kılayım’.
— Hz. Peygamberin kâşânesi yok ki; onun küçücük ve basit bir evceğizi vardı.
— O halde sahabîlerinkini gösterin, orada kılayım.
— Onların da böyle evleri yoktu. Onların evleri yerlere bitişik ve gayet mütevazi evlerdi.
— Ey ahali! Öyleyse burası Hz. Peygamberin değil, Firavun’un şehridir.
Bu söz üzerine Hatem’i tutup valinin yanına götürdüler: ‘Bu yabancı Medine’ye Firavun’un şehri demektedir’ diye onu valiye şikâyet ettiler. Vali, Hatem’e niçin böyle dediğini sorunca, Hatem: ‘Acele etme! Ben Acem diyarından gelme bir garip kişiyim. Bulunduğum yerin neresi olduğunu bilmiyordum. Öğreneyim diye sual sordum. Cevap olarak burasının Hz. Peygamberin şehri olduğunu söylediler. Bunun üzerine Hz Peygamberin hanesi nerededir diye soracak oldum ve bana şöyle şöyle dediler…’
Hatem daha sonra sözlerine şunu ilâve etti:
– Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: Gerçekten Allah’ı ve âhiret gü nünü arzulayan ve Allah’ı çok zikredenler için Allah’ın Rasûlü’nde güzel örnekler vardır’ (Ahzab/21). O halde ey bu şehrin sâkinleri! Size soruyorum! Hz. Peygamber’e mi, yoksa yeryüzünde ilk tuğla binayı yapan Firavun’a mı uyuyorsunuz?
Hatem’in bu suali karşısında cevap vermekten âciz kalan Medineliler dağılıp gittiler.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti