Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

DİN AHLAK DEMEKTİR – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 9 Haziran 2017 Cuma 12:33:18
 

İslâm, “teslim olma, kurtuluşa erme ve müsâleme” anlamlarına gelir ve bu üç mânası ile ifade ettiği dinin üç temel özelliğini anlatır. Bunlar içinde doğrudan ahlâkı ilgilendireni ise “müsâleme” anlamıdır.  İslâm ile aynı kökten olan müsâleme, “çatışma ve zıtlaşmayı ortadan kaldırarak uyuşmak, barışmak, anlaşmak, birbirinden emin olmak, dostça münasebetler kurmak” demektir.
Yüce Allâh’ın güzel isimlerinden biri, barış anlamına gelen “selâm”dır. Kur’ân-ı Kerîm’de barış anlamına gelen “silm” ve “selâm” kelimelerine birçok ayet-i kerîmede yer verilmiş, barış İslam’ın temel esaslarından biri; İslâm dini de barış dini olarak sayılmıştır. Hal böyle olunca Müslüman, barışa giren insan demektir. Kur’an-ı kerime göre Yüce Allah, barış ve güven verendir. “O, öyle bir Allâh’tır ki, ondan başka hiçbir ilah yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten çok uzaktır, barış ve güven verendir.” (Haşr, 56/23)  
Allah’ın en güzel isimlerinden birisi olan “El Mü’min”, dostlarını azaptan, kullarını zulümden emin kılan, güven veren demektir. Kendisine inanan ve iman edenlere kendi isimlerinden birisini veren Yüce Allah, Mü’minlerden kendilerine her konuda güvenilen insanlar olmalarını istemiştir. Sevgili Peygamberimiz:
“Vallahi Mü’min olamaz, vallahi Mü’min olamaz, vallahi Mü’min olamaz” buyurdular. Kendisine: “Ey Allah’ın Resulü, kim Mü’min olamaz?” diye soruldu: “Zulüm ve şerrinden komşusu güven içerisinde olmayan kimse” diye cevap verdiler.”
Sevgili Peygamberimiz Müslümanı, “Müslüman, Müslümanın elinden ve dilinden salim, selamette, barışta, güvende olduğu insandır.” şeklinde tarif etmiştir. Bir başka hadisi şerifte ise:
“Kişinin namazı, orucu sizi aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Fakat güvenilir olmayanın dini de olmaz.” buyurmuştur. Öyleyse kelime olarak Müslüman ve Mü’min, çevresine barış, huzur ve güven veren insan demektir.
İslâm ile aynı kökten olan müsâleme, “çatışma ve zıtlaşmayı ortadan kaldırarak uyuşmak, anlaşmak, barışa girmek, birbirinden emin olmak, dostça münasebetler kurmak” demektir ve bu anlamıyla hilim kavramıyla aynı mânayı ifade eder. Buna göre İslâm’ı kabul eden kimse, cemiyetin diğer fertleri ile anlaşıp uyuşan, onlarla barış içinde yaşayan insandır. Nitekim, İslâm ile aynı kökten olan selâm kelimesi, Furkan sûresinin 63. âyetinde, İslâm’ın bir müsâleme (barış ve dostluk) dini olduğunu ifade edecek tarzda kullanılmıştır.
Ahlâkın İslâm dininde önemli bir yeri vardır. Peygamber Efendimiz Kur’an-ı Kerim’de güzel ahlâkı ile övülerek  ”İnneke lealâ hulugın azîm (Ey Muhammed) şüphesiz sen yüksek bir ahlâk üzeresin” buyrulmuştur. Peygamberimiz de; “Ben ancak yüksek ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” demiştir.
İslam ahlakının ana kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Peygamberimizin ahlâk ve yaşayışı Hz. Aişe vâlidemize sorulduğu zaman, “Siz Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlâkı Kur’an’dı.”  buyurarak bizleri Kur’an’a yönlendirmiştir. Peygamber Efendimiz de “Size iki emanet bırakıyorum. Bu emanetlerden birincisi Allah’ın kitabı Kur’an, ikincisi benim sünnetimdir. Bunlara sarıldıkça yolunuzu şaşırmazsınız.” buyurmuştur.
Bir kimse Peygamberimizin huzuruna gelerek:
“Yâ Resulullah! Din nedir? Bana öğret” dedi. Peygamberimiz: “Din güzel ahlaktır” diye cevap verdi. Bir başka hadislerinde ise “İslam güzel ahlaktır.” buyurdu.
Ebû Amr Süfyân İbni Abdullah es-Sekafî radıyallahu anh diyor ki;
“Yâ Resûlallah! Bana İslâm’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sorma ihtiyacı duymayayım.” dedim.
Resûlullah (s.a.v) “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.
Peygamber Efendimiz bu anlamlı ve zor isteği, “Allah’a inandım de, sonra dosdoğru ol.” diye iki cümle ile yerine getirmiştir.
Bize göre İslâm dünyasının en büyük problemi, ahlâki değerlerimizden uzaklaşmak, bilgisizlik ve cehalettir. İslam’a göre bir Mü’min bildiği işi yapmalı ve yaptığı işi de iyi bilmelidir. İslâm’a göre ilim ve hikmet Mü’minin yitik malıdır; Mü’min, yerine ve söyleyene bakmaksızın onu nerede bulursa almalıdır.  Her kötülüğün, hatta küfür ve şirkin de başı bilgisizlik ve cehalettir  Yüce kitabımızda “insanın cahillerden olmaması (En’âm, 6/35; Hûd, 11/46), cahillerden yüz çevrilmesi gerektiği (Bakara, 2/67; Ar’âf, 7/199)” bildirilmiştir. İslâm dünyasının bu günkü perişan halinin sebebi de ahlaksızlık ve cehalettir. Dinin ne demek olduğunu bilen ahlaksız olmaz. Küfrün ne demek olduğunu bilen bir kimse kâfir olmaz  Şirkin ne demek olduğunu bilen,  Allah’a ortak koşmaz. Bunun içindir ki Kur’an-ı Kerim’de “Sakın ha cahillerden olma!” (En’âm, 6/35) buyurulmuştur  
Türk milleti, birçok sahada olduğu gibi ahlaki değerler konusunda da insanlığa örnek olmuştur. Tarihe “Türk demek doğru insan demektir, Türk’ün sözü senettir.” sözleri tarihe altın harflerle yazılmış sözlerdir. Bir atasözünde de belirtildiği gibi “Yiğit düştüğü yerden kalkar.” Biz, düştüğümüz yerden kalkmak, okumak, araştırmak, bilgi ve teknoloji üretmek; kaybetmiş olduğumuz millî, mânevi ve ahlâki değerlerimize sahip çıkarak kendimizi ve dünyayı yeniden inşâ etmek zorundayız.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti