Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

İMTİHANIN SONUNDA ALLAH DEĞİL, SONUCU SEN ÖĞRENECEKSİN

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 8 Eylül 2017 Cuma 12:43:39
 

-24-
Bir durr, bir sıkıntı halinde nasıl bir idrakta olmamız gerektiğini Rabbimiz bize öğretiyor:
Bakara 156, 157: “Onlar ki, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman “inna lillahi ve inna ileyhi raciun” derler. İşte bunlar üzerine Rablerinden salâvat ve bir rahmet vardır ve işte bunlardır hidayet bulanların ta kendileri.”
“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun” diyebilmek
Allah vaad ediyor. “Olur mu?” diyemezsin, O vaat ediyor. Eğer bir musibetle karşılaşır ve o zaman “inna lillahi ve inna ileyhi raciun” derlerse, işte bunlar üzerine Rablerinden salâvat ve bir rahmet vardır ve işte bunlardır hidayet bulanların ta kendileri. O durr hali şimdi size bir lütuf, bir hediye oldu mu? Müthiş bir ikram, Rabbin öğretiyor bunu. Dolayısıyla böyle bir zamanda inna lillahi ve inna ileyhi raciun; yani “muhakkak ki biz Allah’ınız, Allah’a aidiz, Allah içiniz, bu olanlar Allah’tan ve dönüşümüz O’nadır” mealini içeren “inna lillahi ve inna ileyhi raciun” zikrini çok yaparsa kişi çok isabetli bir davranışa girmiş ve ayetin önerisine uymuş olur. Allahım dediğini yaptım; Allahım semi’na ve eta’na (işittik ve uyduk) ya Rabbi, veriver mükâfatını. Çünkü ayetler hep böyle diyor: Korkut. Kul korktuysa o zaman da müjdele. Korktuysa müjdele ki umutlansın. Korkutmak sonuna kadar değil, hep korksun diye değil, tedbir için. “Semi’na ve eta’na (işittik ve uyduk)” deyip gereğini yapıyorsa “müjdele.” diye ikram geliyor. Bakın ayet müjdeliyor; “onlara rablerinden bir rahmet vardır, onlar hidayet bulanların ta kendileridir. Bunları yaptıktan sonra yapacağın şey ne peki? Beklemek. Allahım, söyledim yaptım, hükmünü bekliyorum.
Nimet fitneye dönüşebilir
O durr, o sıkıntı kalktığında ne olacak? Yine ayetle uyarılıyoruz, insanların dünyada yaşayan formatlarının Sahibi bizi özelikle uyarıyor bakın. Kişiden durr kalkar, sıkıntısı kalkar, onu zorda bırakan şey neyse o kalkar ve bakın ne olur:
Zümer Sûresi 49: “İnsana bir durr dokunduğunda bizi çağırır. Sonra ona bizden bir nimet lütfettiğimizde “o bana ancak bir ilim üzere verilmiştir” der. Hayır, o nimet bir fitne(mekr)dir. Fakat onların ekseriyeti bilmezler.”
Kula bir durr dokunursa mahzunlaşır ve bizi çağırır, ister diyor. Ona bu “durr”unu keşfederiz, yok eder kaldırırız, o zaman da başlar; “halletmek için az mı uğraştık, şu kişi olmasa bu işi başaramazdık, nasıl da üstesinden geldik” demeye. Televizyonlarda çok dinliyoruz, durr’dan kurtulmuş kişilerin bu konuda söylediklerini, nasıl hallettiklerini yazan romanları, “yüksek moral ve enerjiyle başardım” cümlelerini görüp duyuyoruz. Oysa ayet; “bütün bu nimetler onun için bir tuzağa dönüştü, lütuf değil de mekr oldu. Ama insanların çoğu bunun farkında değil, bu onun için bir imtihan” buyuruyor.
Kur’an’da bahsedilen “imtihan/sınav”
senin ne olduğunu öğrenmen içindir.
Allah değil, sen öğreneceksin

Daha önce “imtihan”dan bahsetmiştik, kısaca hatırlatalım. İmtihan Kur’an’da sık geçer. İmtihan veya Allah sizi deniyor gibi ifadeler, Allah sizin ne yapacağınızı siz onu yaptıktan sonra öğrenecek anlamında değildir. Normal hayattaki imtihanın manası böyledir ama Kur’an’da böyle değil. Unutmayalım; Kur’an Arapçadır, Arap harfleriyledir ama manası Rabca’dır. Rabca’yı öğrenmek gerekiyor. Kur’an’da bahsedilen “imtihan/sınav” senin ne olduğunu öğrenmen içindir. O imtihanın sonucu senin içindir, “ben bu halimi düzeltmeliyim” noktasına gelmen içindir. Aksi halde sen bir işi yapacaksın, sonra Allah bakacak ve “demek sen böyleydin ha” diyecek değil. Sakın böyle yanlış anlamayın. Çünkü Allah’a noksan bir vasıf yüklemiş olursunuz, Allah muhafaza etsin.
Mütekebbir idraka sırtını dönene hanif denir
Mütekebbirliği, kibiri, haddi aşmışlığı biraz daha somutlaştıracak, onun nasıl bir şirk olduğunu anlatacak bir örnek daha vermek istiyorum. Bir ateist düşünün, çok disiplinli, prensip sahibi bir ateist düşünün. İnanmıyor, hiçbir inancı yok. Allah’a inanmıyor, başka bir şeye de inanmıyor. Yani güneşe de, aya da secde etmiyor, herhangi bir putu, bir batıl inanışı da yok; hiçbir şeye inanmıyor. “İnanmama”ya inanıyor, inanmamayı başarmış. Şimdi bu ateistin halini düşünün. Eğer şirki yanlış tarif edenlerin tarifi gibi anlarsak bu ateistin şirkte olmaması gerekir. Çünkü ötede beride inandığı bir şey, bir put yok. Hiçbir şeye inanmıyor ki şirk işlesin. İnanmamayı başarmış bu ateist şirk günahından kurtulmuş mu olur? Eğer şirk yanlış tarif edilirse onun bir şirki olmaz, Allah’a karşı hiçbir şirki yok. Halbuki şirkin tam göbeğinde. O kadar mütekebbir ki ötede beridekine bile inanmıyor, ona bile tenezzül etmiyor; bu kadar mütekebbir, bu kadar kibirli. Demek ki şirk anlayışı yanlış olursa ateist boşluktan yararlanabilir. Ama mütekebbiri doğru tarif ederseniz, ateist olduğu gibi o şirkin içerisine düşer. Mütekebbiri öğrendik, bir de “hanif”e bakalım.
Esfele safiliyn yapının nefsin şerri olarak ortaya çıkan mütekebbir davranışından yüz çeviren, bu hale sırt dönen, böylece Rabbine yönelen kullar Kur’an’da övülmüş ve bunlar “hanif” olarak belirtilmiştir. Anlattığımız o mütekebbir idrakinden ve o idrakın davranışından, hayat tarzından yüz çeviren, o hale sırtını dönen ve bu haliyle Rabbine yönelen kul Kur’an’da övülmüştür ve hali mütekebbire karşılık hanif olarak tanımlanmıştır. Hanif sırt dönmek, vazgeçmek, caymak, dönmek demektir. Kur’an, mütekebbir idraka sırtını dönene hanif demiştir. Kur’an bize haniflerle ilgili ne diyor, birkaç ayetle bakalım.
Nisa Sûresi 125: “Muhsin olarak vechini Allah’a teslim edenden ve hanif olarak İbrahim’in milletine tabi olandan din olarak daha güzel kimdir? Allah İbrahim’i Halil (dost) edindi.”
 Bahsettiğimiz hanif hal için “ne kadar güzel bir hal, bundan daha güzel kimdir” diyor. Bizim için örnek bir ayet.
Beyyine Sûresi 5, 6, 7 ve 8. ayetler de haniflerle ilgilidir.
Beyyine-5: “Oysaki onlar hanifler olarak dini O’na halis kılarak Allah’a kulluk yapmalarından, salâtı ikame etmelerinden ve zekâtı vermekten başka bir şeyle emrolunmadılar. İşte budur Dini Kayyimeh (budur sağlam yol, sabit yol, güzel yol, istikrarlı yol, seçilmesi gereken yol; Dini Kayyim).
Bu ayetler, bize neyle emrolunduğumuzu, neyle sorumlu olduğumuzu özetleyen ayetlerdendir. Uyarmıştık, Kur’an’dan çeşitli kehanetler çıkarıp çeşitli şifreler uydurmak gibi şeyler doğru değildir. Bu ayet o yaklaşımların doğru olmadığını ortaya koyan ayetlerdendir: “Oysa ki onlar hanifler olarak dini O’na halis kılarak Allah’a kulluk yapmalarından, salâtı ikame etmelerinden ve zekâtı vermelerinden başka bir şeyle emrolunmadılar. İşte budur dini kayyim.”
Beyyine-6: “Muhakkak ki, ehli kitaptan ve müşriklerden kâfir olanlar, içinde ebedi kalıcılar olarak nar-ı cehennemdedirler. İşte onlar şerrul beriyye’dir.”
Bu ayetleri, içinde iki hale ait isim geçtiği için de seçtik; Şerrul Beriyye, Hayrul Beriyye. İki grup insan anlatılıyor; bir grup şerrul beriyye, diğer grup hayrul beriyye. 6. ayet Şerrul Beriyye’yi anlatır; şerrul beriyye yaratılanların en şerlisi demektir. Kur’an bu gruba “yaratılanların en şerlisi” diyor.
Beyyine-7: “İman edip hanif olarak salih amel işleyenlere gelince işte bunlar hayrul berriyedir (yaratılanların en hayrlısıdır).”
Beyyine-8: “Rableri indinde onların cezası altlarından nehirler akan Adn Cennetleri’dir, İçlerinde ebedi kalıcılar olarak. Allah onlardan razı olmuştur ve onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bu Rabbinden haşyet duyan kimse içindir.”
Duamız
Hayrul beriyye (yaratılanların hayırlıları) için ayetin sonunda söylenen müjdeyi fark edin lütfen: Allah onlardan razı olmuştur ve onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bu Rabbinden haşyet duyan kimse içindir. Bu hal ve duyguyla, bir dua yapalım inşaAllah.
Nefs ölümü tattığında sorulacak sorular bellidir; imtihanın soruları da cevapları da belli. Şimdi yapacağımız iki cümlelik dua, bunun antrenmanını da içeren bir güzel zikrullahtır, o antrenmanı içeren bir duadır. Ayet diyor ki; “Allah onlardan razı olmuştur ve onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bu Rablerinden haşyet duyan kimse içindir.” O zaman biz de öyle diyelim:
Rabbim Allah, dinim İslâm, kitabım Kur’an, nebim Rasulallah Muhammed Mustafa aleyhis salâtü vesselam. Allahım bütün bunlardan Biiznillah ben razıyım. Sen de benden razı oluver Allahım. Sen de benden razı oluver Allahım. Sen de bu kulundan razı oluver Allahım. Allahümme ente rabbi, medet ya rabbi, medet ya rabbi, medet ya rabbi. Allahümme ente rabbi (Âmin).
Dua konusu, duaların nasıl yapılacağı, nasıl olması gerektiği Kur’an’da tarif edilmiştir. İnşaAllah bir paylaşımda da konu olarak “dua”yı ayrıca ele alırız. Nasipse.

İNŞİRAH -24-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti