Cenâb-ı Hak, insanı kendisini bilmesi, iman ve ibadet etmesi için yaratmış ve İnsana iki yol göstererek şükredici ya da nankör birisi olmakta serbest bırakmıştır. (İnsan: 76/3. Beled: 90/10)
“Din(e girmede/iman etme)de zorlama yoktur. Doğruluk ile sapıklık (iman ile küfür, hak ile batıl) meydana çıkmıştır. Artık kim, tâğûtu (Allah’tan uzaklaştıran ve emirlerini yapmaktan men edenleri) tanımayıp da Allah’a iman ederse, işte o, kopması (mümkün) olmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah (her şeyi) hakkıyla işitendir, bilendir.(Bakara 2/256)
İslâm, iman konusunda zorlamayı değil, tebliği, daveti ve irşâdı esas almış, iman edip etmemeyi, herkesin hür irade ve vicdanına bırakmıştır (Ebû Davud, “Cihad”, 126).
“De ki: “Hak (olan bu Kur’an) Rabbinizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen de küfre sapsın (kâfir olsun).” (Kehf 18/29) (Bak: Ali İmran 3/20; Âdiyât 100/6).
Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de: “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize (ibadet ve itaatle) kulluk ediniz ki takvâya erenlerden (emirlerine uygun yaşayıp yasaklarından kaçınarak korunanlardan) olasınız.” (Bakara2/ 21) (krş. Bakara 2/ 168) hitabıyla bütün insanları kendine ibadet etmeye çağırır. Bu ayette geçen “Rabbinize kulluk edin” çağrısı bütün insanlara yapılmış genel bir çağrıdır. Zariyat suresinde ise; İnsanla beraber cinlerin de yaratılış gâyesine dikkat çekilerek: “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” (Zariyat suresi 51/56) buyrulmuş; (bk.Fatiha 1/4) Ancak Allah’a iman edip, Allah rızası için sâlih amel işleyenlerin kurtuluşa ereceğine dikkat çekilmiştir. (Bk.Asr 103/1-3)
Ankebut suresinde “İnsanlar (dünyada Allah’a ibadet ve itaat etmeden, çeşitli çile ve güçlüklerle, bazen de verilen bol mal ve refah ile) imtihan edilmeden (sadece) “inandık” demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar?” (Ankebut 29/2 ) (bk. Bakara 2/214; Enbiya 21/35) gerçeğine dikkat çekilip; Hicr ve Nisa surelerinde ise “Sana ölüm gelinceye kadar, Rabbine ibadet et” (Hicr 15/99); “Allah’a kulluk edin, hiçbir şeyi (yücelterek ilâhlaştırıp veya tapınak haline getirip) O’na ortak koşmayın.” (Nisa 4/36 emriyle ölünceye kadar Allah’a ibadet etmekle, iman ve ibadetlerinde Allah’a ortak koşmamakla sorumlu tutulmuşlardır. (bk: En’am 6/102; Fussilet 41/14)
Cenâb-ı Hakk, Zariyat suresinde geçen “İllâ li ya’budune” sözleri ile ibadet edilecek makamın ancak kendisi olduğuna dikkat çekerek “Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler (başkasına ibadet etmesinler) diye yarattım” sözleri ile ibadetin ancak kendisine yapılacağını buyurmuştur. . Zâriyat suresinde geçen “ibadet” kavramı aynı zamanda Allah’ı tanımak “mârifet” anlamına gelir. Hasan el Basrî, Mücahid bin Cebr ve İbni Cüreyc gibi âlimler âyetteki “ibadet” kelimesine “marifet” anlamı vermişlerdir. Bu durumda Âyette geçen “Li ya’budûn” cümlesi “Liya’rifûn” (Beni tanısınlar-Beni bilsinler) manasına gelir.
Cenâb-ı Hak, kulları ile yaptığı sözleşmeye dikkat çekerek:
“Ey Âdemoğulları! Size, şeytana, şeytâni güçlere tapmayın, onların düzenlerine bağlanmayın, onlara boyun eğmeyin (kulluk etmeyin). Onlar sizin apaçık düşmanınızdır. Diye tavsiye edip sizinle kulluk sözleşmesi yapmadın mı?” (Yasin 36/60-61) buyruyor.
ASAYİŞ
31 Mart 2023GÜNDEM
31 Mart 2023GÜNDEM
31 Mart 2023ASAYİŞ
31 Mart 2023ASAYİŞ
31 Mart 2023UNCATEGORİZED
31 Mart 2023UNCATEGORİZED
31 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.