Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İSLAM’DAN ÖNCEKİ DÖNEMLERDE KADIN – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 19 Temmuz 2018 Perşembe 13:42:19
 

Kadını hor görüp aşağılayan görüşlerin kökleri tarihin derinliklerindedir. Birçok din yorumcuları, kadını, pek haksız şekilde, “acıların kaynağı “, “günahların sembolü “, “şeytanın aracı“ gibi göstermeye çalışmışlardır. Budizim’le ve Hıristiyanlıkla ilgili eski kaynaklarda, bugün bu dinlere bağlananlarında ciddiye almadıkları böyle yersiz suçlamaların sayısız örneğine rastlanır.
Cahiliye Döneminde Kadın
Arapların Hz. Muhammed(s)’in peygamberliğinden önceki dönemine ad olarak verilen cahiliye döneminde kadın, bir mal gibi alınıp, satılan, sadece zevk ve seks aracı olarak görülen değersiz bir varlıktı. Arab’ın çadırının direğine bağladığı devesi karısından ve kızlarından daha değerliydi.
Arapların Cahiliye devrini en güzel şekilde anlatan bir konuşma Cafer b. Ebu Talip isimli bir sahabe tarafından Habeş kıralı Necaşi ve Necaşiye gönderilen iki Kureyşli elçi huzurunda yapılmıştır. Bu konuşmada Peygamberimizin ashabından Hz. Cafer b. Ebu Talip Cahiliye devrini şöyle anlatıyor:
“Ey Kral biz cahiliye mensuplarıydık. Putlara kulluk eder murdar eti yerdik. Fuhuş yapar, akrabalık bağlarını keser komşulara kötülük yapardık. Bizden güçlü olanlar zayıfları ezerdi. Yüce Allah bizden soyunu, doğruluğunu, güvenirliğini ve iffetliliğini bildiğimiz bir Peygamber gönderene kadar böyle devam ettik. Allah’ı birlememiz ve sadece O’na kullukta bulunmamız için bizi bir olan Allah’a çağırdı. Bizim ve atalarımızın kullukta bulunduğu O’ndan başka taştan putları bırakmamızı istedi. Doğru sözlü olmayı, emanete riayet etmeyi, sıla-i rahime bağlı kalmayı, iyi komşuluk yapmayı ve haram şeylerden ve kan dökmekten el çekmemizi emretti. Fuhuş yapmamızı, yalan söylememizi, yetim malını yemememizi ve namuslu kadınlara iftira atmamızı yasakladı. Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan, kullukta bulunmamızı namaz kılmamızı, zekât verip oruç tutmamızı emretti…”
Cahiliye Döneminde Nikâh
“Cahiliye döneminde nikâh dört şekildeydi:
a) Birisi, bu günkü insanların yaptığı gibiydi: Bir adam, birinin evlatlığı veya kızını nişanlar, mehrini öder sonra da nikâhlardı.
b) Bir diğeri de, karısı hayızdan temizlenince adam karısına, falana git onunla cimada bulun derdi. İlişkide bulunduğu adamdan hamile kaldığı anlaşılıncaya kadar karısından uzak durur, ilişkide bulunmazdı. Hamile olduğu anlaşılınca kocası isterse yaklaşabilirdi. Bunu daha çok cima edilen adamın soyluluğunu göz önünde bulundurarak yaparlardı. Bu nikâha “istibda” nikâhı denirdi.
c) Bir diğer şekli de şöyleydi: On kişiden az olmamak üzere bir grup erkek toplanır bir kadının yanına girerek her biri onunla ilişkide bulunurdu. Hamile kalıp doğurunca, doğumundan birkaç gece sonra onları çağırırdı. Hiçbiri gelmemezlik edemezdi. Yanında toplanınca kadın onlara şöyle derdi:  “İşinizi biliyorsunuz. İşte doğum yaptım. Bu senin çocuğundur ey falan” diye içlerinde sevdiği kişinin adını verirdi. Çocuğunu o adamın soyuna katardı. Adam almamazlık edemezdi.
d) Dördüncü nikâh şekli de; birçok kişi toplanır, bir kadının yanına giderlerdi. Bu kadın geleni geri çeviremezdi. Bunlar fahişeydiler. Kapılarına kendilerini tanıtan işaretler asarlardı. İsteyen bunların yanına girebilirdi. Bunlardan biri hamile kalıp doğurunca yanına toplanırlardı. Tecrübeli birini çağırarak çocuğun babasının tespitinde bulunurlardı. Çocuğu, tespit edilen kişinin soyuna katarak çocuğa onun adını verirlerdi. Bundan sonra çocuğu adamın oğlu diye çağırırlardı. Adam bundan kaçınamazdı.
Bu tablonun, insan düşüncesinin aşağılık durumu ve hayvanlara özgü bir konuma düşmesini anlatması bakımından yoruma ihtiyacı yoktur. Bir insanın karısını soylu bir çocuk için “falan”a göndermesi, düşünce bakımından düşeceği en aşağılık durumdur. Tıpkı devesini veya kısrağını ya da hayvanını iyi bir döl elde etmek için damızlık hayvana çektirmesi gibi…
On kişiden aşağı olmamak şartıyla bir grup insanın toplanması, birlikte bir kadının yanına varması, “hepsinin de ilişkide bulunması” ve kadının da çocuğunu onlardan birine nispet etmesi… Ne aşağılık bir düşünce…
Ya fahişeler -bu da dördüncü şekildi- kuşkusuz tamamen azgınlıktır. Çocuğun fuhşu işleyen erkeklerden birine nispet edilmesi de çabası. Adam çocuğu alırken hiç utanmazdı. Almamazlık da edemezdi. Bu hâl, İslâm’ın Arapları temizleyip arındırdığı zamana kadar böyle devam etti.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER