Allah (c.c.) Kuran’ın birçok ayetinde müminlerin birbirlerinin velileri olduklarını bildirmektedir “Veli” kelimesinin anlamı, dost, arkadaş, yol gösterici, koruyucu, yardımcı ve destekçidir. Bu nedenle Kuran’da Tevbe suresi 71. Ayetin gereği olarak vicdan sahibi, güzel ahlaklı, dürüst ve samimi müminler birbirlerini desteklemeli, birbirlerine dost, yardımcı ve koruyucu olmalıdırlar. İlimdeki derinliği nedeniyle “Şeyh-i Ekber” (En Büyük Şeyh) olarak da anılmış olan büyük İslâm âlimi Muhyiddini Ârabi müminlerin birlik ve bütünlük içerisinde olmalarına ve cemaat şuuru içerisinde hareket etmelerine dikkat çekmiş ve bu durumu eserlerinde şöyle açıklamıştır:
“Allah’ın mümin kullarına selam vermek, yemek yedirmek işlerini görmek suretiyle muhabbet göstermelisin. Şunu da iyi bil ki, müminlerin tümü, tek bir insan, tek bir vücut gibidir. O vücuttan herhangi bir organ hastalanırsa diğerleri aynı acıyı ve ağrıyı çeker. Mümin de tıpkı böyledir, din kardeşine bir musibet geldiği zaman onu kendine gelmiş gibi kabul eder. Elemi ile elemlenir. Eğer bir mümin diğer müminlerin dertlerini paylaşmazsa, üzüntülerine ortak olmazsa, aralarında iman kardeşliği sağlanmamış olur. Çünkü Allah insan vücudundaki azalar gibi, müminler arasında bir yeknesaklık (hiç değişmeyen sürekli), kardeşlik tesis etmiştir. İşte bundan dolayıdır ki Allah Resûlü (s.a.v) o ünlü benzetmesini yapmış ve şöyle buyurmuştur: “Birbirlerini sevmelerinde, birbirlerine acımalarında, birbirlerini esirgemelerinde müminlerin hali, tıpkı bir vücut gibidir, o vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa, diğer azaları o rahatsızlığı paylaşır ve uykusuz kalır.” Şunu da iyi bil ki, bir mümin, kardeşi ile çok olur. Mümin bilindiği gibi Allah’ın güzel isimlerinden birisidir. Bu özelliği müminler taşıdığında, aralarında bir kardeşlik bağı meydana gelir. Şu halde mümin, müminin kardeşidir. Onu ne düşmana teslim eder ne aldatır ne de başarısızlığına çalışır. Kim Allah’a tam inanmış ise,-Allah’ın mümin olması dolayısıyla– onu, her işi, sözü ve halinde doğrular. İşte bu bir ismettir. (Muhyiddin İbn-i A’râbi, Fütühat-ı Mekki’den-İbni Arabi, Altın Sahifeler, sf. 78–79, Pamuk yayıncılık)
Muhyiddin-i Ârâbî’ nin de hatırlattığı gibi birlik, beraberlik, dayanışma, dostluk, fedakârlık, yardımlaşma, gözetip kollama ve benzeri özellikler İslâm ahlakının temelini oluşturan güzelliklerdendir. Namazın hedefinde de kötü huy ve alışkanlıklardan uzaklaşmış, cemaat şuuru ve İslâm kardeşliği etrafında kenetlenmiş bir İslâm toplumu vardır. Bu bakımdan cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan 27 derece daha faziletli görülmüş ve Kur’an’da sık sık “EGIMISSALAT” namazı ikame edin emri ile namazın cemaat halinde kılınması gereken bir ibadet olduğuna dikkat çekilmiştir. Namaz kılındığı halde sosyal hayata hâkim olmuyor ve toplum başta namaz olmak üzere diğer ibadetlerle ıslah olmuyorsa o toplumda namazın ikamesinden söz etmek doğru olmaz. Ahlaken yozlaşmış, birlik, beraberlik ve dayanışma ruhundan uzaklaşmış bir toplumda namaz sadece kılınmış; Fakat ikame edilmemiş olur.
ASAYİŞ
22 Mart 2023GÜNDEM
22 Mart 2023GÜNDEM
22 Mart 2023ASAYİŞ
22 Mart 2023ASAYİŞ
22 Mart 2023UNCATEGORİZED
22 Mart 2023UNCATEGORİZED
22 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.