Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Eyüp İMİR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

NASREDDİN HOCA

Eyüp İMİR 10 Temmuz 2019 Çarşamba 13:13:23
 

Her yıl (5-10 Temmuz) Uluslararası Nasreddin Hoca şenlikleri düzenlenir.
Türk-İslam Kültürü filozoflarından büyük bilge ve gülmece ustası Nasreddin Hoca 1208 yılında Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı Hortu Köyü’nde şimdiki adı Nasreddin Hoca Mahallesinde dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini din görevlisi olan babasından alıp sonraları Sivrihisar ve Konya medreselerinde öğrenimine devam etmiştir. Ölüm tarihi 1284 Konya’nın Akşehir ilçesidir.
Nasreddin Hoca’yı tüm insanlık tanımaktadır. Tanımanın ötesinde İran’da Azerbaycan’da, Özbekistan’da, Kuzey Afrika’da, Türkmenistan’da benzer adlarla 800 yıldan bu yana yaşamaktadır. Birçok ülke tarafından sahiplenilmektedir. Nasreddin Hoca, Molla Nasreddin Efendi, Nasreddin efendi gibi adlarla fıkraları dilden dile dolaşmış, dolaşmaya devam etmektedir. Fıkraları anlatıldığı sürece sonsuza yaşayacak. Hocamızı elbette gülerek anıyoruz ve anacağız. Nasreddin Hoca fıkraları güldürmekten çok düşündürücü hayat dersi veren fıkralardır. Biz sadece gülünç taraflarını ortaya çıkarıyoruz. Oysa Hoca’nın fıkralarından ders alınsaydı toplum olarak farklı noktalarda olurduk.
Hoca’nın Fıkraları
1- Nasreddin Hoca’ya bir gün yaşlı bir adam gelerek elindeki bir evrak kağıdını okutmak ister.
– “Hocam şu evrakta ne yazıyor? Bana bunu okuyuver” der.
– Hoca kağıdı evirir çevirir bir türlü okuyamaz, çünkü yazı kargacık burgacık şeklinde çok kötü yazılmış bir yazıdır.
– Hoca; ben bu yazıyı okuyamadım diyerek iade eder. Kağıdın sahibi;
– “Sen ne biçim hocasın bir kağıdı okuyamıyorsan, hocalığından utanmıyorsan şu başındaki kavuğundan bari utan” der bu sözler üzerine Hoca başındaki kavuğu çıkarıp evrak sahibinin başına geçirir.
– Madem marifet kavuktadır şimdi de sen oku da görelim’’ der.
(Toplumda mevki- makamın önemi)
2- Nasreddin Hoca bir gün günlük işlerini bitirip köy odasına giderek hem dinlenmek, hem de köylülerle sohbet etmek ister. Bağ bahçe işleriyle uğraştığı için kıyafetlerini değiştirmeye üşenir. Köy odasına girdiğinde köylüler imece usulü yer sofrasında ziyafet çekiyorlar. Hoca içeriye selam vererek girer ama sofradakiler hiç oralı olmazlar. Hoca bir müddet sonra odadan ayrılarak işlik kıyafetlerini değiştirerek günlük kıyafetlerini özellikle yeni kürkünü (kaban-palto) giyerek köy odasına tekrar gider. Hoca’yı yeni kıyafetlerle gören köylüler hemen itibar göstererek sofraya buyur ederler. Hoca yemeğe başlamadan önce kürkün ucunu yemeklere bandırır.
– “Ye kürküm ye”
Bunu gören köylüler şaşkınlıklarını gizleyemezler, Hoca’ya nedenini sorarlar
– Hoca biraz önce geldiğimde eski giysilerim vardı hiç itibar görmedim şimdi ise yeni giysilerle geldiğimde itibar gördüm. Bu itibar bana değil yeni giysilere, yeni kürkümedir onun için yemek onların hakkıdır’’ diyerek çok anlamlı bir mesaj verir.
– (Toplumda iç görünüşten çok dış görünüşe daha çok önem verildiğinin güzel bir örneğidir.)
Hoca’nın doğum ve ölüm yerlerinde Hoca’ya ve felsefesine uygun anıtlar yapılmıştır.
Doğum yeri Sivrihisar’da çubukla “Dünyanın Merkezi Burasıdır” diye gösteren heykeli vardır.
Mezarının olduğu Akşehir’deki mezarlığın etrafı duvarsız açıktır ama bir bölümünde bir kapı ve koca bir kilit asılıdır.
Nasreddin Hoca inşallah ahirettekileri de güldürüyordur.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER