Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ÖNEMLİ OLAN KADIN VE YA ERKEK OLMAK DEĞİL ALLAH’A DERİN BİR İMAN İLE BAĞLANMAKTIR

Muharrem Günay 18 Temmuz 2018 Çarşamba 13:36:18
 

İslam göre, asıl önemli olan bir insanın kadın ya da erkek olması değil, Allah’a derin bir iman ve Allah korkusuyla bağlanmış olmasıdır. Allah’ın emir ve yasaklarına titizlikle uyması, İslam dinini kitap ve sünnet çizgisinde en güzel şekilde yaşamaya çalışmasıdır. Allah Katında asıl değer görecek olan kişinin bu özellikleri olacaktır. Allah Kuran’da kadın olsun erkek olsun iman eden bir kimsenin sahip olması gereken özellikleri şöyle açıklamıştır:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velîleri (dostları ve yardımcıları)dır. İyiliği emrederler, kötülükten/kötü olan şeylerden menederler; namazı ikâme ederler,, zekâtı verirler, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederler. İşte Allah bu kimselere rahmet edecek (bağışlayacak)tır. Şüphesiz Allah mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi, 71)  [krş. 3/104, 110]
Allah’ın ayette bildirdiği gibi, Mümin kadınlar ve Mümin erkekler aynı sorumluluklara sahiptirler. Allah’a ibadet etmekle, insanlara iyiliği emredip kötülüğü engellemekle ve Kuran ve sünnetle bildirilen tüm emir ve tavsiyelere uymakla yükümlüdürler.
Allah Kuran’ın “Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.” (Enfal Suresi, 29) ayetinde, Allah’tan korkup sakınan her insana, ‘doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış’ vereceğini vaat etmiştir. Bu kişinin kadın ya da erkek olması bu sonucu değiştirmemektedir. Samimiyetine, ihlâsına ve imanına karşılık, Allah bir insana hayatın her alanında kendisini doğru yola ulaştıracak, doğru kararlar almasını ve isabetli tavırlarda bulunmasını sağlayacak bir akıl vermektedir. Dolayısıyla akıl, kişinin cinsiyetine göre değil, tümüyle Allah’a olan samimi bağlılığına, takvasına ve yakınlığına göre gelişmektedir.
İmanın kendisine kazandırdığı akıl ile hareket eden her insan, kadın olsun erkek olsun, hayata dair her konuda başarı elde edebilir, pek çok insana göre öne de geçebilir. Bu tümüyle kişinin, isteğine, şevkine ve azmine bağlıdır. İslam’a göre iki günü eşit geçen Mü’min erkek olsun, kadın olsun ziyandadır, aldanmıştır. Onlar kendilerini hiçbir zaman hiçbir konuda yeterli görmezler. Daima daha akıllı, daha yetenekli, daha sorumluluk sahibi, daha kişilikli, daha güzel ahlaklı insanlar olabilmek için çaba harcarlar. Kendilerini her konuda güçlerinin yettiği oranda geliştirmeye çalışırlar. Hep daha iyiyi ve daha güzeli hedeflerler. Ve onlar, “Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl,” diye Allah’a dua ederler. (Furkan Suresi, 74)
Bir Müminde bulunması gereken en önemli özellikler arasında eşine sevgi ve saygı ile davranmak yer alır. Yüce dinimiz eşler arasında sevgiye, saygıya büyük bir önem verir.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
“İmanı en olgun Mü’minler, huyu en güzel olan ile eşine karşı en tatlı davrananlardır. “En iyiniz eşlerine karşı en iyi davrananınızdır. Ben, içinizde eşlerine karşı en iyi davrananızım.”
“Hz. Ömer ( ra) bütün sertliğine rağmen buyurur ki:
“Erkeğin ailesi içinde çocuk gibi olması ve gerektiği zaman erkekliğini ortaya koyması gerekir.”
“Ulu Allah burnu havada ve huysuz kimselerden nefret eder.” manasına gelen hadisi izah edilirken, burada eşene karşı sert davranan kendini beğenmişlerin ikaz edildiği ileri sürülmüştür.
Ayrıca “Kaba, hırçın ve sonra da alçak (kimselere uyma)” mealindeki ayette geçen “kaba “ deyiminden “Eşine karşı katı kalpli olanın kaba sözleri” nin kastedildiği ileri sürülmüştür. (Kalem suresi/13)
Cenab-ı Hakk, yarattığı bütün mahlûkatı erkek ve dişi olmak üzere çift yaratmıştır. Yaratılmışların en üstünü ve şereflisi olan insan da erkek ve kadın çiftinden meydana gelmiştir. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifade edilir:
 “Gerçekten erkeği ve dişiyi iki eş yaratan O (Allah) dur”.(Necm Suresi: 45)
“ Kaynaşmanız için size kendi (cinsi) nizden eşler yaratıp, aranızda sevgi ve merhamet peydah etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” ( Rum:21)
Kadınlar erkeğe nazaran hem daha güzel, estetik hem de duygusal/empatik olarak yaratılmışlardır. Allah ( c ) tarafından kadının fıtratına konan cazibe/çekicilik, duygusallık ve erkeği kendisine çekme özelliği kadınlık ve dişilik bakımında bir ayıp, eksiklik ve zayıflık değil kadınlığının gereğidir. Eğer kadınlar erkekler gibi sert ve hem vücut açısından hem de davranış açısından kaba olsalardı o zaman erkeği kendisine cezp edebilirler miydi?  Hiçbir kadın, erkek gibi vücudunun kıllı, yüzünün sakallı ve bıyıklı olmasını, erkek gibi güçlü kaslara ve fiziki özelliğe sahip, çekicilik ve duygusallıktan yoksun olmak istemez. Allah’ın Sevgili Rasûlü bu gerçeği veciz bir şekilde açıklamıştır:
“Kadın, kaburga kemiğine benzer. (Kaburga kemiği gibi esnek ve duygusaldır) (Onun esnekliğini göz ardı edip) Düzeltmeğe kalkarsanız kırılır. (Fakat) isterseniz kullanırsınız. (Onun duygusallığına, esnekliğine, yapısına göre davranırsanız, ondan yararlanırsınız, güzel ve uyumlu bir çift olursunuz.) Çünkü onun tabiatında, yaratılışında eğrilik (duygusallık ve esneklik ve bir takım zafiyetler) vardır.” (Buhari)
Allah’ın Resulü (s) kadın konusunda çok hassa, şefkatli ve merhametliydi. Onları her zaman korur ve kollardı. En küçük bir şikâyetle bile huzuruna bir kadın gelse çok üzülürdü. Kadınlar çok rahat bir şekilde istedikleri zaman peygamber efendimizin huzuruna gelir, isteklerini bildirir, kendisine kötü davranan eşi hakkında şikâyetçi olurlardı. Ashabın büyüklerinden Abdullah ibni Ömer bu durumu şöyle açıklar:
“Peygamber zamanında hanımlarımıza çıkışmaktan bile çekiniyorduk. Çünkü Allah tarafından bu konuda yeni bir hüküm indirilebileceğini düşünürdük. Ancak Rasulullahın vefatından sonra açık açık konuşma imkânını bulduk.” (Buhari) (Mevdudi, Hicab, 364)
Bir insan olarak dahi kabul edilmeyen kadın İslam dini ve Sevgili Peygamberimiz sayesinde tarihte ilk defa değer görüp, hak ettiği yere ve mevkie kavuşmuştur.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti