Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ÖRNEK İNSAN VE ÖRNEK MÜSLÜMAN HZ. MUHAMMED

Muharrem Günay 1 Temmuz 2013 Pazartesi 03:00:00
  Kur’ân-ı Kerîm’e göre Allah insanı en güzel biçimde yaratmış (et-Tîn 95/4), ona kendi ruhundan üflemiştir (el-Hicr 15/29). Ancak insanın bu üstün ruhî cephesi yanında bir de topraktan yaratılan beşerî cephesi vardır. İşte insandaki bu ikilik onun ahlâkî bakımdan çift kutuplu bir varlık olması sonucunu doğurmuştur. “Allah insan nefsine fücûrunu da takvâsını da ilham etmiş”, yani ona iyilik ve kötülüğün kaynakları olan kabiliyetleri birlikte vermiştir. Dolayısıyla “Nefsini temiz tutan kurtuluşa ermiş, onu kirletense hüsrana uğramıştır” (eş-Şems 91/9-10).
İnsanın bu çift kutuplu tabiatı sebebiyle Kur’ân-ı Kerîm’de onun ahlâkî hüküm ve tercihlerinde yanılabileceği de özellikle belirtilmiştir. Bu husus Hz. Yûsuf’un dilinden şu şekilde ortaya konmuştur: “Ben nefsimi temize çıkaramam; çünkü nefis ısrarla kötülüğü emreder; ama rabbimin merhamet etmesi durumu başka. Rabbim bağışlayıcı ve merhametlidir” (Yûsuf 12/53) Hz. Peygamber de kendisinin bile ancak Allah’ın lutfu sayesinde güzel ahlâkı kazanabileceğini ifade eder (Müslim, “Müsâfirîn”, 201; Nesâî, “İftitah”, 16, 17).
İşte Kur’an’ın insan hakkındaki bu ihtiyatlı iyimserliği ve Allah’ın iyi ahlâk üzerindeki etkisi İslâm ahlâkının temelde dinî kaynaklı olması sonucunu doğurmuştur. Kur’an ve Sünnet’e göre hakkında nas bulunan konularda yükümlülüğün ve dolayısıyla ahlâkın kaynağı dindir. “Allah ve Resulü bir şeye hükmedince, artık mümin erkek ve kadınlara işlerinde bir seçme hakkı kalmaz. Her kim Allah ve Resulü’ne isyan ederse apaçık bir sapıklığa düşmüş olur” (el-Ahzâb 33/36).
Allah’ın gönderdiği din olan İslam Hz. Adem ile başlamış, Hz. Muhammed ile kemale ermiştir. Tevhid dininin (İslam’ın) son halkasını Hz. Muhammed (s.a.s.) teşkil etmektedir. Tevhid kelimesinin ikinci bölümü, Hz. Muhammed’in (s.a.s.) Allah’ın rasûlü/elçisi olduğuna iman etmektir. Bu inanç, bizi peygamberin örnek ve önderliğinin kabulüne götürür.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı kerim’de: “(Rasulüm!) De ki : Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın…” (Âl-i İmrân, 31) “Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar.” (4/Nisa,65)
“ …Allah, sana Kitab’ı (Kur’an-ı) ve hikmeti indirdi ve sana (bütün bu) bilmediklerini öğretti. …” (4/Nisa -113)
“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler.” (Ali İmran 3/164) buyurarak O’nun çok yüksek ahlâk ve hikmet sahibi bir şahsiyet olduğunu bildirmiştir. Hikmet sahibi olmak Kur’an-ın gizli ve ince manalarını anlama, onu yaşama, onunla hükmetme ve onunla yaşama ilmidir. Bu ilmi peygamberimize Allah vermiştir.
O, ahlâkını Kur’an’dan almış, bütün iyilikleri kendisinde toplamıştır Allâh’ın râzı olduğu huy ve davranışlardan ibâret olan güzel ahlâk, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek lisan ve tatbikâtı ile beşeriyyete teblîğ olunmuştur.
Saygıdeğer eşi Hz. Aişe’ye Peygamberimizin ahlâkının nasıl olduğu sorulduğunda:
«O’nun ahlâkı Kur’ân idi» ; “O yaşayan Kur’an dı“ cevabını vermiştir.
Peygamberimizin ahlakı ile ilgili olarak Allah Tealâ Kur’an-ı Kerimde:
“Legat kâne leküm fî rasulillâhi üsvetün hasenetun…“ «Muhakkak ki Allah’ın elçisinde sizin için uyulması güzel örnekler vardır.» ( Ahzap 21 ) buyurmuş ve O’nun yaşayışını ve ahlakını örnek almamızı istemiştir. Eğer Kur’an canlansa insan şekline dönüşse idi ancak bir Hazreti Muhammed olurdu. Onun içinidir ki Aişe validemiz “O yaşayan Kur’an’dı” buyurmuştur.
Ahlakların en güzeli peygamberimizin ahlakı idi. Bir gün kadınlar Peygamberimizin huzurunda gürültü ve şamata edip bağırıyorlardı. Hz. Ömer içeri girince, kadınların hepsi kaçtı. Ömer:
“Ey Allah’ın düşmanları! Benden utanıyorsunuz da, niçin Allah’ın Resûlünden utanmıyorsunuz ?” dedi. Kadınlar:
“Ey Ömer Senin huyun Peygamberin huyundan serttir” dediler. (İ.Gazâli K. Saadet, 336)
Allah’ın kitabından ve Sevgili Peygamberimizin ahlakından uzaklaşmak münafıklık alametlerindendir. Bu konuda Nisa suresinde şöyle buyrulur:
“Onlara: Allah’ın indirdiğine (Kitab’a) ve Resûl’e gelin (onlara başvuralım), denildiği zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün.” (4/Nisa,61)
Peygambere itaat Allah’a itaattir. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyuruyor:”Kim Peygamber’e itaat ederse, muhakkak Allah’a itaat etmiş olur…” (4/Nisa, 80), Ve mâ yenTıku anil hevâ.* İn huve illâ vahyun yûhâ. Necm 3-4
“O, arzusuna göre de konuşmaz. (Size okuduğu) Kur’an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.” Necm 3-4
(Hz. Peygamber Allah’ın kulu, elçisi ve İslâm dininin temsilcisidir. Ahlâkı Kur’an’dır. Allah’a inananlar için, dünya ve âhiret işlerinin tümünde en güzel örnek odur (33/Ahzab-21). Söyledikleri ve yaptıkları Allah’ın gözetimi ve izni altındadır. Kur’an’ın örnek uygulayıcısı odur. Kendisinin buyrukları da Kur’an’ın ruhuna uygun olup yalnız kendi zamanıyla kayıtlı değil, bütün zamanlarda geçerlidir. Çünkü ona Kur’an’ı açıklama yetkisi verilmiş (16/Nahl–44) ve hikmet öğretilmiştir. Sağlam kaynaklardan gelmiş hadislerine itibar etmeyip yalnız Kur’an’a dayandığı iddiasıyla Peygamber’i sadece bir aracı kabul etmek, kâfirliğin ve dinsizliğin bir köprüsüdür. Çünkü hayat dini olan İslâm, Allah’ın bildirmesi ve Resûlü’nün açıklama ve uygulamasıyla meydana gelmiştir. Âyette belirtildiği üzere Allah’a itaat ve sevgi, Resûlü’ne, onun hadis ve sünnetine uymakla gerçekleşir. Kim de onlara gönül rahatlığıyla teslim olmazsa iman etmiş sayılmaz.) (bk. 3 /Ali İmran,164; 4/Nisa,65)
“Kim Resul’e itaat ederse, muhakkak ki Allah’a itaat etmiş olur.” (4/Nisa, 80), “Biz bütün peygamberleri ancak Allah’ın izni (emri) doğrultusunda kendilerine itaat edilsin diye gönderdik.” (4 /Nisa/64)
“Her kim de kendisine doğru yol (İslam) belli olduktan sonra, Resule karşı tavır koyar (emirlerini beğenmez) ve (Resulü örnek alan) müminlerin yolundan başkasına uyarsa, onu döndüğü (ve seçtiği o sapık) yolda bırakırız. Sonra kendisini Cehenneme atarız. O ne kötü bir giriş yeridir. ” (Nisa/115)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER