Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

SEN TANRI MISIN? – 82-

SALÂTTA DİKKAT EDELİM
Salâtlardan sonrası için bir öneri paylaşalım. Sağ ve Sol’un vücudun sağı ve soluyla da ilişkisi var. Sağ ve Sol yanlarınızın ürettiği arzularla, onların istek ve enerjileriyle Sağ ve Sol Dosyaların ilişkisi var. Efendimiz (SAV) buyuruyor: “Rahatsız olduğunuz, hoşunuza gitmeyen bir rüya görürseniz sol tarafınıza dönerek üç kez tükürün.” Bu tükürme “hah, tuh” tükürmesi değildir. Bu TÜKÜRME sol tarafı reddetme, sol tarafı kötü görme, ona taviz vermeme bakışıdır! Sol tarafın getirdiği telkinlere “tuu” demektir. Sol taraf “A” Takdim Formu “BEN”le ilgili cazibelerin vücudumuza en çok yaklaştığı, esas yaklaştığı yöndür. Hadis bize onu önemsemeyip, sağ yana dönüp hayr duasında bulunmayı öneriyor. Hadisteki manayı şimdi daha iyi yakalayabiliriz.
-Rasulullah Efendimiz (SAV)’in gece Teheccüd sonra Vitr, sonra da sabahın sünnetini kılıp mescide geçtiğini okumuştum, nasıl peş peşe olmamış olacak?
“Peş peşe kılmayın” şu demektir: Selam verince kalkıp hemen diğerine başlamayın, peş peşe budur! Birini bitirince “AllahümmeEntesSelamü ve minke’s Selam, Tebarekte ya Zel Celali vel İkram” dersiniz, bir salâvat getirirsiniz, bir dua yaparsınız, sonra kalkar farzı kılarsınız. Böyle yapıp biraz soluklanmak önemlidir. Hatta evliyaullah önerir ki; salât bitiminde selam verdiğinizde hemen kalkmayın, eklemleriniz yerindeyken kıpırdamadan biraz durun ve öyleyken okuyun. Özellikle “tanrıya fırsat tanımama” açısından bunun çok önemli bir getirisi olduğu söylenir. Çünkü salâtta “Tanrı Sistemi” de gayet yoğun çalışır. Efendimiz’i Mirac’da engellemeye çalışan “ŞeytaniyetSistemi”nin çalışması gibi çalışır. Çalışan bu sistem yüzünden Ehlullah şunu da önerir: Salâtta “Allahuekber” deyip bir diğer pozisyona giderken boşluk bırakmayın, hareketleri birbirine bağlayın, araya boşluk girmesin, “A” Takdim Formu “BEN” araya düşünce sokup da aklınızı karıştırmasın. Zaten bütün amaç “A” Takdim Formu “BEN”i devreden çıkarmak değil mi? Salâtta devreye giremez. Giremez ama parazit yapar.
Efendimiz’in Vitr Salâtı’nı yatmadan önce veya gece ikame ettiği farklı haller bildiriliyor. Ne zaman olursa olsun salâtların arasına dua ve salâvat koymak gerekir, küçücük bir ara vermek gerekir. Hemen peşine acele edip kalkmamak Haşyetullah açısından önemlidir! Mesela tesbihatı özellikle salâtın farzından sonra, farzın peşine yapmak lazım. Çünkü ana salât farzlardır. Hadislerde Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahuekber tesbihatı farzdan sonradır. Onu ve duayı farz salâtından (salâtın farzından) sonra yapmalıyız.
SALÂTTA İKİ YERİ ÖZELLİKLE
KAÇIRMAMAYA DİKKAT EDİN
Şimdi bir hadisten de yararlanarak bir tarif yapalım: Sağ elinizi göğsünüze koyunuz, hatta avucunuzla kalbinizi hissediniz. Koydunuz, kalbinizi hissediniz ve İhlâs, Felak, Nas surelerini bu şekilde okuyunuz. Umulur; inşaAllah kalbiniz Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin operasyonuna benzeyen temizliğe uğrar. Bunu kanaatimiz olarak söylüyoruz. Bu uygulama hadisten öğrendiğimiz bir şey: Efendimiz bir sahabeye tarif ediyor: “Sağ elini göğsüne koy, şimdi İhlâs, Felak, Nas oku. Kimse böyle korunmamıştır.” “Kalbine” demiyor, “göğsüne” diyor. Göğsünüze koyduğunuz zaman eliniz zaten kalbi de kapsıyor. Ve kimse böyle, bu halle korunmamıştır! Ne kadar önemli bir korunma şekli demek ki! Böyle yaparak neden korunuyorsunuz? Birinin bir şey yapmasından değil! “A” Takdim Formu “BEN”in küfür halinden korunmaya, temizlenmeye çalışıyorsunuz. Zaten, ondan başka bir talebin olmasın! Çünkü; o gidince zaten her şey gider, merak etme!
“Salât gözümün nuru” hadisi şimdi paylaşacaklarımızla daha bir anlaşılacaktır inşaAllah. Asi olan “A” formundaki “BEN” diğerine karşı (“B” sırrıyla “BEN”e karşı) sağırdır, kördür, dilsizdir. Bunu bize Bakara Suresi 18. ayet öğretiyor. Önce şimdiki idrakımızla bu “BEN”leri yeniden tanımlayalım. “B” Takdim Formu “BEN” salâttır, onun karakteri salât ikamesidir. “A” ise muhtariyettir, muhtariyetinde ne tür özellikler varsa onlarla tarif edilir. “B”nin “salât ikamesi” dışında bir özelliği, bir tarifi yoktur. O kişi “BEN” derken salât ikamesini takdim eder. Onu takdim etmiyorsa zaten “B” değildir! Sağır, Kör ve Dilsiz olan “A” halini yaşayan idrak (göz) “B��� hakikatini (Salât’ı) görünce açılıyor, gözü salât açıyor. “A”nın gözü salâta karşı kör olduğundan Hakikati fark edemez. “Salât gözümün nuru” hadisi size farklı bir mana açtı değil mi?
SALÂTTA İKİ NOKTAYI KAÇIRMAYIN
Salâtta dikkat edilmesi gerekenleri önemseyen için salâtın seccadedeki ikamesiyle ilgili bir öneride bulunmak istiyorum. Hatırlayın, “İyyaKEna’budu VE iyyaKEnestaıyn, Fatiha’nın okunması, ilk Tekbirin alınması, Tahıyyat” gibi salâta ait birçok noktayı yaşamak üzere inceledik, devam da edeceğiz. Onlara şu bilgiyi de ekleyelim: Salâtta iki yeri özellikle kaçırmamaya dikkat edin. Başlangıçta kaçırdığınızı göreceksiniz, “A” size oraları kaçırttıracaktır, ama lütfen o ânı neden kaçırdığınıza bakın. “A” sizin zihninize “A” hayatınızla ilgili bir bilgi, bir parazit atar, o anları kaçırtmaya çalışır, siz o ânı kaçırdıktan sonra uyanırsınız! Ama zamanla o paraziti keseceksiniz…
Dikkatinize ekleyeceğiniz o iki nokta: Rükûdan kalkarken “semiallahu limen hamideh” deyişi dinleyin, onu dinleyin! Söylüyorken dinlemeyi başarın, dinleyen olun! Aslında zaten öyle, ama vehmin zulmeti bırakmıyor! “Semiallahu limen hamideh” rükûdan düzelirkenki geçen zamanda söylenir. Kalktıktan sonra değil, düzelirken söylenir. Salâtta “Allahuekber” demeden hareket ettiğiniz tek yer burasıdır. Kendinizi hep “Allahuekber” diyerek hareket ettirirsiniz, burada sizi “semiallahu limen hamideh” hareket ettirir. Bunu söyleyin ama dinleyin! Dinlediğinizde belli bir zaman sonra bazı şeyleri fark edeceksiniz. Dinlemez es geçerseniz fark edemezsiniz! Sizin ağzınızdan hamdınızın kabul olduğunun size söylenişini dinleyin. Rükû yalnız Muhammedî olanlara salâtta bir ikramiyedir, bir hediyedir, bir lütuftur. Rükû hali yalnızca Muhammedî olanlara bahşedilmiştir; secdeye gitmeden önceki noksanlığınızın affedildiği “tamam, secdeye gidebilirsin” denilen izin veriliş halidir. O izni duyuyorsun: “Semiallahu limen hamideh: Hamdın işitildi, Semi olan Allah hamdını işitti, devam et” iznini alıyorsun. O izni duyun, dinleyin ve cevap verin: “Rabbena lekelHamd; Hamd Rabbime aittir” veya “Allahümme Rabbena lekelHamd; Rabbim olan Allah’a aittir Hamd” deyin. Hamdın manası nedir ve “Hamd”ı nasıl yaşarız? “Hamd” kaderle çok ilişkilidir, ama en azından şimdilik onu şöyle düşünün: Allahım Sana tam teslimim! Hamdı böyle düşünün; Sana tam teslimim! Teslim oldunuz, izin verildi, secdeye gidin. Secdeye gitmenin bir kılığı, bir idrakı vardır, rükuyla sizin noksanınız kabul edilir ve size izin verilir. Verildi. Siz de “Rabbena lekelHamd; Sana teslimim; Hamd sana aittir” diyerek secdeye gidiyorsunuz. Dikkatimize ekleyeceğimiz ilk nokta bu: “Semiallahu limen hamideh”i dinliyoruz. Sonra “Rabbena lekelhamd” diye cevap verip secdeye gidiyoruz.
İkinci nokta Tahıyyat’tır. Salâtta Tahıyyat’a da dikkat ediyoruz. Biz şimdi gündemimiz olduğu için “buraya dikkat” diyoruz, salâtın tümüne hep azami dikkat gerekiyor. Et-Tahıyyatü okurken “Et-Tahıyyatülillahi, vessalavatü, vettayyibat” kısmını mümkün olduğunca bilinçli söyleyin. Bu konuşmayı bilinçli yapın, “şu okunurmuş” deyip geçmeyin, Kelime-i Şehadet’i bitirince fark eden olmayın. Hatta esneyince “herhalde Et-Tahıyyatü okuduk” diyen olmayın! Salâtta ESNEMEyin! Efendimiz salât halinde esnemeyi yasaklıyor! Esneme’nin çeşitli sebepleri var, birisi oksijen ihtiyacıdır! Beyin bazı idrak noktalarında öyle bir oksijen tüketiyor ki, çok oksijen lazım oluyor! Salâtta özellikle derin nefes alarak onu telafi edin, ağzınızı açmadan derin nefesle onu telafi etmeye çalışın. Evet, “et-Tahıyyatülillahi, vessalavatü, vettayyibat”ı daha bilinçli söylemeye dikkat edin, geçip gitmesin! Manasına bakın ve daha anlayarak söyleyin. Et-Tahıyyatülillahivessalavatüvettayyibat: Tüm tazimler, ibadetler, tüm güzel haller Allah’a sunulur, Allah’a aittir. Bunun böyle olduğunu, bu sunuşun da sizden Biiznillah çıktığını (Allah’ın Ulûhiyeti çerçevesinde olduğunu), bir tanrı sunuşu olmadığını, ötede beride bir tanrıya bir şey sunmadığınızı, “Biiznillah, Amentü Billâh” kapsamında sunduğunuzu söylüyorsunuz. Ve size cevap geliyor: EsSelâmüaleykeeyyühenNebiyyü ve Rahmetullahi ve BerakâtüHu. Bu cevabı da dinleyin, onu söylerken dinleyin. Sonra cevap verin: EsSelâmüaleyna ve ala ıbadillahisSalihıyn: Selam bizim ve Salih Kullar’ının üzerine de olsun. Lütfen bu iki dikkati öncekilere ekleyin, salâtlarınızda etkisini fark edeceksiniz. Normal yaşantımıza benzetelim: Birisiyle sohbete gittiniz, o konuşuyor ama siz başka şeyle meşgulsünüz, nasıl bir sohbet olur? Yüz yüze sohbet olur mu? Bu iki nokta salâtta “yüz yüze” [facetoface] sohbet yerlerindendir. Salâtın birçok yeri daha çok Tevhid’dir. Ama bu iki noktada “yüz yüze” halini yaşarız ve idrakımıza büyük bir katkı sağlarız. Bu iki noktaya lütfen dikkat edin.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER