Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

YENİ OTOYOL ve AFYON-I – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 26 Ocak 2015 Pazartesi 02:00:00
  Tarihin Akışına Yön Veren Yollar
Bugünlerde Afyon gündeminde İzmir’den başlayıp Ankara’ya giden ama bütün yolların kesiştiği Afyon’a uğramadan Ankara’ya ulaşan otoyol projesi var. Proje halindeki bu otoyolun Afyon’u atlayarak Kütahya üzerinden geçen muhtemel güzergahı gazetemizde birkaç defa yayınlandı. Ben her ne kadar Afyon’lu olmasam da yaklaşık 16 yıldır Afyon’da çalışıyorum, dolayısıyla bu konuda yazı yazmayı kendime hak olarak gördüm. Çünkü proje aşamasında olan otoyol, bu haliyle inşa edilirse sonuçta Afyon bundan fayda değil zarar görecek. Ben ilimize uğramadan Ankara’ya giden otoyolun Afyon’a nasıl zarar vereceğini; tarihte Osmanlı Devleti’nin yaşadığı buna benzer bir gelişme ile ilişkilendirerek açıklamak istiyorum. Hepimiz biliriz ki; tarih bugün yaşadığımız tüm olayların geçmişte de benzerlerinin yaşandığı bir laboratuardır ve bize düşen de geçmişte yaşananlardan günümüz için dersler çıkarmaktır.
Ortaçağın sonu ve yeniçağın başlarında Dünya üzerinde “Doğu-Batı Ticareti”, Akdeniz havzasında kesişen iki ticaret yolu üzerinden yapılmaktaydı. Bunlardan birisi “İpek Yolu” olup; Çin’den başlayıp Orta-Asya üzerinden İran yaylalarına ve oradan da Suriye ile Filistin kıyılarındaki Akdeniz limanlarına iniyordu. Diğeri ise “Baharat Yolu” olup; Hindistan ve Güney Asya ülkelerinden başlıyor, Hint Okyanusu ve Umman Denizi’ni aşarak Basra Körfezi ve Kızıldeniz üzerinden Akdeniz limanlarına çıkıyordu. Buradan ipek, baharat ve diğer ticari mallar Avrupa’ya gönderiliyordu.
“Osmanlı Devleti bu yolların jeostratejik ve ekonomik avantajlarını bildiğinden Fatih döneminde başta İstanbul, Amasra, Trabzon, Kırım; I. Selim döneminde Suriye, Filistin ve Mısır; Kanuni döneminde Rodos, Trablusgarb, Kuzey Afrika ve en nihayetinde 1546’da Basra fethedildi. Böylece Karadeniz ticareti, Kızıldeniz’e ulaşan yollar ile Akdeniz ticaretinin yol güvenliği sağlanmış oluyordu. Roma’nın dağılmasından sonra ilk defa tek bir devlet Hint Okyanusu’ndan Akdeniz limanlarına ulaşan bütün yollar üzerinde egemenlik kurmuştu.”
Osmanlı Devleti “Doğu-Batı Ticaret” yollarının kesiştiği Akdeniz Havzası ve “Kuzey-Güney Ticareti”nin yapıldığı Karadeniz Havzasını ele geçirmesiyle ticaret yollarının kesin hakimi oldu. Doğudan batıya, kuzeyden güneye giden binlerce deve kervanı ve onların denizlere indikleri limanlar Osmanlı kontrolü altına geçti. “Kervancıların yollarında en çok uğradıkları, mal taşıdıkları şehirler doğudan batıya; Bağdat, Tebriz, Diyarbakır, Erzurum, Şam, Halep, Harput, Sivas, Tokat, Kayseri, Konya, Ankara, Bursa, AFYON gibi önemli kavşak noktalarındaki şehirlerdi. Yine İzmir, İstanbul, Sinop ve Trabzon gibi liman şehirleri kervanların mal indirdiği noktalar idi.” Osmanlı Devleti’nin önemli bir gelir kaynağı; bu ticaret kervanlarının ve limanlarına yanaşan gemilerden aldığı transit gelirleri olurken asıl kazancı ticaret yolu üzerindeki şehirler elde ediyordu.
Kervanların uğradığı şehirlerde el sanatları, ticaret ve hizmet sektörü gelişmiş canlı bir ekonomi oluşmuştu. “15. ve 16. yüzyıllardan yalnız ünü değil, aynı zamanda bizzat kalıntıları ve gövdeleri ile bir bölümü günümüze kadar ulaşan hanlar, köprüler, kervansaraylar, çarşılar, bedestenler vb oldukça canlı bir ticaretten günümüze kalanlardır.” Nitekim bu yollar üzerinde bulunan Afyon ilimiz ve ilçelerinde bugün yıkıntı halinde görülen kervansaraylar ve şehir merkezindeki eski çarşılar kökeni o yıllara dayanan canlı ekonomiye bir örnektir.
Fakat Osmanlı Devleti’nin ticaret yollarına hakim olması ve toplumuna sağladığı ekonomik refah fazlaca uzun sürmedi. Çünkü Akdeniz Havzası üzerindeki “Doğu-Batı Ticareti” yön değiştirmiş Atlas Okyanusu kıyısına kaymıştı. Batılılar özellikle İspanyol ve Portekizliler Akdeniz limanlarına uğramadan “Doğunun Zenginlikleri”ne ulaşan yollar araştırıyorlardı. Bu araştırmalar zaten “Coğrafi Keşifler” dediğimiz tarihsel sonucu doğurmuştu. Hatta “Kristof Kolomb 1492’de Amerika’yı keşfettiğinde burayı Hindistan sanıyordu.”
Bu keşifler içinde Osmanlı Devleti’nin ekonomik çöküşüne yol açan gelişmeleri başlatan “Vasco do Gama’nın 1498’de Afrika’nın güneyinden dolaşarak Hint yolunu bulması ve 1498’de Hindistan’ın Kalküta (Calicut) şehrine ulaşmasıdır.” İlk defa batılı bir denizci Akdeniz’i kullanmadan doğuya ulaşmış ve Vasco do Gama’nın Kalküta limanına yanaştığında “İşte şimdi Müslümanların (Türklerin) boğazına ilmeği geçirdik” dediği kaynaklarda geçer. Hakikaten bu keşif Türklerin boğazına geçen bir ilmek olmuş “Vasco do Gama’nın Ümit Burnu yoluyla Hindistan’a ulaşmasının ardından, ilk parti baharat sevkiyatı 1501’de Lizbon’a vardığında” Osmanlı hakimiyetine geçen ticaret yolları ilk darbeyi yemişti.
Zaten benim de yazımda değinmek istediğim nokta budur. Çünkü Dünya ticaret yollarının yön değiştirmesi nasıl Osmanlı ekonomisinin sonunu getiren bir gelişmeye yol açtı ise aynı şekilde yıllarca İzmir’den başlayıp Ankara’ya giden yol, Afyon’u atlayarak Ankara’ya ulaşırsa yine aynı sonuçları verecektir. Yeni otoyolun Afyon’a vereceği zararı Vasco do Gama’nın ifadesine uyarlarsak teşbihte hata olmaz ama “Afyon’un boğazına geçen ilmek” olarak tanımlayabiliriz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER