Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

Ak sakal – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 9 Ocak 2012 Pazartesi 02:00:00
  Osmanlı’ya Avrupa kapılarını açan büyük zaferlerden, 1. Kosova Savaşı sonrasında, Sultan Murad-ı Hüdâvendigâr Haçlı ordusunun ardında bıraktığı ölüler arasında, savaş meydanında gezmektedir. Tarih, bir gün sonra Sultan’ın aynı meydanda bir esir tarafından şehit edildiğini yazacaktır. Savaş meydanındaki kanlı manzara karşısında Sultan’ın komutanlarından birisi, “Hünkarım, şu gencecik bedenlere bakın. Aralarında hiç ak sakallı yok. Yazık ettiler kendilerine, genç yaşta heder oldular” diye manzarayı özetlemek ister. Sultan’ın cevabı tarihi niteliktedir; “Aralarında bir kaç tane ak sakallı olsaydı, akıbetleri böyle olmazdı”
2011 yılını son derece acı bir şekilde tamamladık. Şubat ayında Babam Şükrü Küçükkurt’u ebedi aleme uğurladıktan sonra, yaşadığımız boşluğu kendisiyle doldurduğumuz, sadece bizim değil, tüm Afyonkarahisar’ın “ak sakallısı” olan amcam İbrahim Küçükkurt’u da yılın son günlerinde kaybettik.
İbrahim Küçükkurt bizim için baba vekili, ata olduğu gibi, Afyonkarahisar için de eşine ender rastlanılır bir değerdi. Vefatından önce olduğu gibi vefatından sonra da bu durumu istisnasız herkes kabul etti. Kendisi eşsiz hafızası ve hafızasındakileri mükemmel bir şekilde anlatışı ile tanınırdı. Afyonkarahisar’ın son asrına, en ince ayrıntısına kadar tanıklık edecek bilgi ve tecrübe donanımına sahipti. Bu meziyetlerini eşsiz muhakeme kabiliyeti ile taçlandıran amcam, “Afyonkarahisar sevdalısı” sıfatını tam manasıyla hak ediyordu.
Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin kuruluşundaki ve gelişimindeki emekleri nedeniyle AKÜ tarafından fahri doktora ile onurlandırılan tek isim olduğu gibi, kendisine ait bir araziyi de okul yapımı için Milli Eğitim’e bağışlamıştı. Bunlar göz önündeki hizmetleri idi. Bizim tanık olduğumuz o kadar çok hayrı-hizmeti vardır ki, anlatıp hayrın ecrini kaçırmayalım. Rahmetlinin en çok kızdığı şeylerden birisi de yapılan iyiliğin başa kakılması idi zaten.
Kendisinin pek çok özelliği söylendi, anlatıldı, ancak söylenmesi gereken en önemli özelliklerinden birisi insanların zor günlerinde yanında olması idi. Bunun en belirgin işareti ise cenazelere verdiği önemdi. Rahmetli, şehir içinde ya da dışında olması fark etmez tanıdığı herkes için “son görev”e büyük özen gösterirdi. Acı günlerinde insanlar hep yanlarında İbrahim Küçükkurt’u bulurlardı. Aynı hassasiyeti hasta ziyaretleri için de geçerli idi.
30 Aralık günü geçirdiği kalp krizi sonrasında AKÜ Ahmet Necdet Sezer Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde tetkikleri yapılıyordu. Rahatsızlığı belli olmasına rağmen her zaman olduğu gibi, yine dinç ve kararlı idi. Film çekimi için odaya götürülürken, bizlere “Oğlum, neden geldiniz hepiniz birden. Bir şey yok. Biriniz beklesin yeter. İşinize bakın” diyerek girdi odaya. O meşum odada ikinci kalp krizi yakalayınca alel acele yoğun bakıma, sonra da anji-yoya alındı. Ama ne yazık ki takdir edilen vakit, tahsis edilen nefes sayısı tamamlanmıştı. Tüm çabalar, koşuşturmacalar, “Maalesef kaybettik” cümlesi ile sona erdi.
Yeryüzünde kaç cana nasip olur acaba kendi kurduğu, üniversitede, evladı gibi büyüttüğü kurumda, memleketine sağlanması için kendini hırpaladığı imkanlar içinde hayata gözlerini yummak.
Her cümlesinin sonuna eklediği, “Allah ele avuca düşürmeden, iman-ı kamil ile” duaları kabul olmuştu. Her zaman dimdik olan Hacı İbrahim Küçükkurt, ayakta geldiği hastanede, can kafesindeki emaneti sahibine teslim etmişti.
Ve bu emaneti teslim için mübarek Cuma vaktini bekleyişi, Cenaze namazında eller semaya kalktığında başlayan yağmur yağışı, ardından tam da naaşını toprağa teslim ederken tekrarlanan yağmur, “Allah’ın onun rahmeti üzerinde” dedirtti bizlere. İnşallah öyledir.
Onun gidişi ile Afyonkarahisar hafızasını kaybetti. Kendisinin de müdavimlerinden olduğu Kitap Kulübü’ndeki arkadaşlarının bu isabetli tespiti amcamın vefatını en iyi özetleyen cümle idi.
Bizlere teselli veren şeylerden bir tanesi Kitap Kulubü sohbetlerinde İbrahim Amcamın hafızasında yer eden önemli konuların kayıt altına alınmış olmasıdır. Yıllar önce Hafız Ahmet Öğüt’ün ses kayıtları ile başlayan Afyonkarahisar’ın hafızası konuşmaları son dönemde İbrahim Küçükkurt’un 1950’li yıllara kadar olan anlatımları ve bunların kayıt altına alınışı ile devam etmişti. Şimdi bunların yazılı hale getirilmesi için çal��şmalar başlayacak. İbrahim Küçükkurt’un AKÜ’de ön ayak olduğu Afyonkarahisar’ın tarihi ve kültürü ile ilgili yayınlarına, vefatından sonra bunlar da eklenecek inşallah.
Başta da belirtik ya, Allah rahmet eylesin, amcam, bizim ve çevremizdeki herkesin akıl danıştığı, bir şeyler anlatıp, yorum aldığı, “ak sakallı”mız idi. Doğru ne ise, çekinmedin, lafını esirgemeden makam-menfaat gözetmeden söyleyiverirdi. En belirgin karakteristik özelliklerinden birisi bu idi. Lüzumsuz laf, yorum olursa iki kelime ile sözü tamamlardı. “Bırakın bunları, bunlar sizi ilgilendirmez, insanların kendi meseleleri” tonlaması ile gelen “İşinize bakın” cümlesini işitirdik.
Cümle geçmişlerimizin duacısıyız, bizlere bıraktıkları manevi mirasın, pırıl pırıl geçmişin sahipleriyiz. İbrahim Küçükkurt’un talimatı doğrultusunda; “işimize bakıyoruz”
Acı günümüzde bizleri yalnız bırakmayan herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti