Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

AKREP BURCU (23 Ekim – 21 Kasım)

“Müstakilen varım ve muhtarım” iddiasının en şiddetli savunucusu akrep burcu insanıdır; kendi adına söylediği “ben” ile bu iddiasına sahip çıkar. Akrep burcu insanı, esfele safilin hayatta merhametsiz ve mütekebbir davranışlar sergiler (kibir ve merhametsizlik onda et kemik mesabesindedir). Etrafına güvenemez, şüpheye dayanan duygular besler; herkesin kendisini aldatabileceğini, zarara uğratabileceğini, çıkarcılık yaptıklarını düşünüp, yaşadığı hayatta kendisini başkalarından korumaya çalışan, bunu yaparken kendisini üstün gören bir hayat tarzı sergiler. Böyle bir hayatı yaşamak kendisi için de etrafı için de zordur. Sürekli olumsuzlukla beslenen, Rabbimizin ikram ettiği nimetlere bile şüpheyle yaklaşan akrep burcu insanı ile dunihi bir hayatı paylaşmak, birlikte yaşamak çok zordur.
Temel duygusu mütekebbirlik olduğu için, başına gelen şey iyi ise kendinden, kötü ise başkasından olduğuna inanır. Bundan dolayı hep başkalarını suçlar. Kendisi her konuda haklıdır; akrep burçları için bir orta yol yoktur, hayat onun için “siyah ve beyaz” ikilisinden ibarettir, grisi yoktur, yani kendi haklı, başkası haksızdır. Bunu ispatlamak için her yola başvurur. Kendini aklar, başkasını suçlar, haset eder, göz diker… yaptığı bu davranışları da hayat mücadelesi diye adlandırır. Etrafa tavsiyede bulunur, “böyle olmazsanız başaramazsınız” der. Aslında esfele safilin penceresinden baktığında hayatı bu şekilde tanımlamasına şaşırmamak lazım. Herkesi ve her şeyi tehdit olarak gören birinin hayatta bakışı ancak bu şekilde olabilir. Tehdit algısı hissettiğinde, kendince aldığını zannettiği tedbirlerle hayatı hem kendisine hem de etrafına zehreder.
Kendi adına söylediği “BEN” merhametsiz, kıskanç, kinci ve nefret duyandır ve onun bu halleri kalpteki Ğıll’in tezahürürüdür. Bu kişi Billâhi İman’ı tanımıyorsa Allah’tan nefret eden insanlardandır. Eğer onda iman kırıntıları varsa nefretini Allah’a değil kullarına yöneltir. Bu ğlıl kaynaklı nefretin mekanizması şöyle çalışır: Ğıll’den haset çıkar, hasetle kıyas yapar, kıyas yapınca göz diker, sonra da göz diktiği ne ise o konuda fesatlık yapar. Allah’tan nefret eden kişi hayatında hiçbir şeyden memnun değildir, çok kolay nankörlük yapandır ve şükür kavramından uzaktır. Kullarından nefret eden ise, menfaatine göre bir şükretme sistemi geliştirmiştir, neye şükredip neye etmeyeceğini menfaatine göre belirler. (Yılmaz Dündar, Burçlar ve Küfürler)
İlahlık hissiyatının tatmini diğer burçlarda olduğu gibi Akrep burçlarında da ön plandadır ancak bir başak burcu gibi zavallı tanrı rolüne girmeyi kabullenemez, ilahlık hissiyatını tatmin etmek için müstakil olarak gücün ve hükmün sadece kendisinde olmasını ister. Dolayısıyla kendi “ben” takdimini beslemeyen kişilerle arkadaşlığı olamaz. “Tanrısal kavga” dediğimiz bu özellik sebebiyle akrep burçları özellikle boğa, aslan ve kova burçlarıyla anlaşamaz. Boğa burçlarının ayakları yere basan net kararları karşında ne yapacağını bilmeyen akrep burcu insanı “boğa burcuyla bir türlü anlaşamıyorum” diyerek ilahlık hissiyatının çatıştığını ifade eder. Aynı şekilde aslan burcundaki güçlü yöneticilik hissi akrep burcunun ilahlık hissiyatını strese sokar, “başkaları tarafından yönetileceğime ortamı terk ederim” davranışına sarılır ki tamamen ilahlık hissiyatının tanrısal çatışma ve kavgası kaynaklıdır.
Kibrini öfke ve cinsellik ile beslemeyi sever. Eşiyle veya etrafındaki insanlarla kurduğu her ilişkide temel duygusu kibrini beslemektir. Bunun aksi bir ilişki içerisindeyse onu sonlandırır. Dunihi algı ve zanlarıyla öyle senaryolar üretir ki etrafındaki insanların hayatını dayanılmaz hale getirir. Dunihi algı içerisinde “seviyorum” dediği kişi sadece onun ilahlık hissiyatını tanıdığı sürece hayatındadır. Yoksa akrep burcuyla yaşayamaz. Çünkü akrep burcu insanı kendisini takdir edecek, her fikrini onaylayacak, ilahlık hissiyatına yaşama alanı tanıyacak kişilerle arkadaşlık yapmayı sever, önceler.
Kendi hayatında şeffaf olmamasına rağmen başkasının hayatına müdahale etmeyi sever, karşı taraftan kendisinde olmayan şeffaflığı ve netliği ister. Bu sayede karşı tarafın hayatına müdahil olup daha kolay hüküm verebileceğini düşünmesi sebebiyle ikili ilişkilerinde şeffaflığın çok önemli olduğunu savunur ama kendisi bu özellikten payını almamıştır. İnsanlara karşı taşıdığı güvensizlik duygusundan dolayı sürekli bir B planı olan akrep burçlarıyla dunihi bir hayatı paylaşmak kolay olabilir mi?
Akrep burçlarının baskın özelliği olan kibrini ve küfrüne açılan kapılarını böyle görünce tablo ne kadar zor ne kadar kötü değil mi? Hem kendisi hem de çevresi için ne kadar zor bir hayat. Kendisindeki ilahlık hissiyatının neye mal olduğunu fark etmediği sürece dünyası da ahireti de cehennem demektir. Bu ve benzeri özelliklerden bizi muhafaza buyuruver Allah’ım (âmin). Esfele safilindeki bu tabloyu sadece akrep burçları için geçerli gibi düşünmeyelim, ötelemeden incelemeye çalışalım. Başka bir burçta olabiliriz, mütekebbirlik duygumuzu yaşıyor ama bu duygunun farkında değil olabiliriz.
Akrep burcunun Rabbimize açılan aralıklı kapılarıyla devam edelim.
Billahi anlamda imana talip olur da “Müstakilen VAR ve Muhtar” iddiadan vazgeçerse, dûniHİ algı ve zann’larına sırtını döner de hanif olursa, bu durumda kendisindeki özelliklere hanif olarak yaklaşır ve neredeyse her bir özelliğini Allah’ı tanıması için aralanmış bir kapı olarak bulur.
Onda kibir ve merhametsizlik et-kemik olmuştur demiştik; oysa şimdi “Kibriya ancak Allah’a aittir” ayeti gereği onun kibri “Kibriya Allah’a aittir” halini temsil eder, bu o ayetin ondaki izidir. O dûniHİ algıda iken kendisinde bulduğu Kibriya haline sahip çıktı, onun müstakilliğini ilân etti ama şimdi gerçekleri öğreniyor ve iş değişiyor. Sahip çıktığının, “BEN” derken kastettiğinin kendisinin olmadığını hatta “kendim” dediği hissin bile “Müstakilen VAR ve Muhtar” olmadığını, zıtların oluşturduğu yüksek tesir özelliği nedeniyle çok kolay öğrenir ve kendi adına “BEN” demekten vazgeçip Allah adına “BEN” demek ona şimdi çok kolay gelir.
Kibir ile et-kemik olmuş merhametsizliği ve intikam duygularını şimdi dûniHİ algı ve zann’larına yönelterek esfele sâfiliyne savaş açar ki bu davranış Allah ahlâkıdır. Allah Mütekebbir’dir ve intikâmını esfele sâfiliyn hale yöneltmiştir. İşte bu Allah özelliği şimdi ona kolaylaşır. Daha önce küfür sebebi olan, şimdi ne kadar önemli bir Billâhi iman sebebine dönüştü (Yılmaz Dündar, Burçlar ve Küfürler).
Hayattaki bakışı “siyah ve beyaz” olan akrep burçları billahi anlamda imanla birlikte, bu özellik sayesinde Hak ile Batılı çok kolay ayırt edebilir ve bu özelliği onun Allah’a açılan kapısı olur. Esfele safilinde onu zulmete sürükleyen bu özellik billahi anlamda imanla birlikte onu Allah’a kavuşturur. Demek ki mesele, bizim bir özelliği, bir donanımı hangi idrakte kullanıyor olmamızdır. Dunihi algıda bizi zulmete götüren bir özellik Billahi idrakte Rabbimize yakınlaştırıyor.
Bir yarışta birincilikten başka bir dereceyi düşünemeyen akrep burçları bu özellikleriyle Billahi idrakte takva yarışının lideri olacaktır. Bu da akrep burçları için böyle bir nimet haline dönüşür. Dış motivasyona ihtiyaç duymadan fıtraten mizacında olan bu özellik sayesinde takvada en ön sırada yer alır, öncülerden (mukarrebun’dan) olur.
Dunihi algıda iyiliği kendisinden bilip, kötülüğü başkasında gören akrep burçları bu özelliğini nura çevirir, Billahi idrak ile yaşama gayretinde o artık her şeyin Rabbinden, Allah’tan geldiğini en iyi bilen burç olur; dunihi algılı yaşantıda kendisini Allah’tan ayrı, uzak ve müstakil sanarak kullandığı her özelliğini (o özelliklere ait zulmani manaları) tek tek yakalayarak bundan kurtulma çabasındadır.
Güven duygusu içinde olma isteğini etrafına karşı güvensizlik duygusuyla gösterirken şimdi tanıştığı Billahi idrakte bunun (güven içinde mutmain yaşamanın) yalnızca Allah’a güven duygusuyla olabileceğinin farkına varır. Böylece esfele safilin hayatta bir türlü tatmin edemediği bu özelliği de onun Allah’a açılan kapısı olur.
Allahım, merhametinle sırtımızdaki yükleri kaldırıver, yolumuzdaki zulmani engelleri temizleyiver, düşmanlarımızdan (dunihi algı ve zannlarından) bizi kurtarıver; Billahi imanla, sadık yakinle, razı olduğun şükür haliyle yaşama yolunda biz inanan kullarına destek ver, yardım et, bunu bize ikram ediver (amin).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti