Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Eyüp İMİR

CUMHURİYET

Osmanlının son yüzyılında devletin çökmekte olduğunu gören aydınlar ve şairler yazılarıyla, şiirleriyle durumu anlatmaya çalışmışlar. Devleti yönetenler bu uyarıları dikkate almamışlar ve devletin yıkılışı kaçınılmaz olmuştur.
3 Eylül 1870’de Cumhuriyetin ilanından 53 yıl önce ünlü şairimiz Ziya Paşa Cenevre’de yayınlanan Hürriyet Gazetesi’nde şu makaleyi yazmıştır. “Cumhuriyette padişah, imparator, sadrazam falan yoktur. Ülkenin padişahı da, imparatoru da, kralı da hep halktır. Halk kendi çıkarını düşünen birkaç kişinin kölesi değildir. Herkes hak ve özgürlüklere sahiptir. Halk zorla askere alınmaz, kışlalarda çürütülmez. Ülke tehlikeye düşerse halk silaha sarılır. Gazeteler her türlü eleştiriyi yaparlar. Cumhuriyet rejiminde millet meclisi vardır. Yasaları hazırlar, üyelerini halk seçer. Mahkemeler özgür ve bağımsızdır.
Ülke, yöneticilere dedelerinden, babalarından miras kalmış değildir.”
Ziya Paşa 1871 yılında yurda döndü. Maarif müsteşarlığı yaptı. Yeni Anayasa komisyonunda çalıştı. 1876’dan sonra anayasayı hazırlayanlar İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Ziya Paşa da vezir unvanıyla Adana ve Suriye valiliklerine sürüldü. 1881’de öldü.
Cumhuriyeti Kurtuluş Savaşında sonra Mustafa Kemal ve arkadaşları kurdu. Fakat Cumhuriyetin temel fikirlerini Mustafa Kemal kuşağı hocalarından öğrendiler. Ziya Paşa’nın Paris’te yaşarken yazmaya başladığı şiir kitabındaki bazı beyitler günümüzde dahi önemini yitirmemiştir.
Onlar ki verir laf ile dünya ya nizamat.
Bin türlü tembellik bulunur hanelerinde.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.
Diyar-ı küfrü gezdim hep saraylar gördüm.
Dolaştım mülk-ü İslamı bütün viraneler gördüm.
Biz de gökdelenler yapıyoruz ama uygar bir belde görmek için Avrupa’ya gidiyoruz.
Başka bir ünlü şairimiz Namık Kemal yozlaşmış Osmanlı dünyasını şöyle yansıtır.
Doymadı gözlerimiz kan ile dolsun.
Babalar ağlasın analar saç yolsun.
Yüzümüz yerde sürülsün, başımız taş olsun
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yok imiş kurtaracak bahtı kara maderini
Biz bakmadan sağa sola
Düşman girdi İstanbul’a
Vatanı sattık bir pula
Ne utanmaz adamlarız
Yıllar sonra Mustafa Kemal, Namık Kemal’in bu serzenişine cevap verecektir.
Dayasın düşman vatanın bağrına hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini
Bundan başka Tevfik Fikret, Mehmet Akif Ersoy Osmanlı toplumunun son durumunu çeşitli şiirlerle anlatmışlardır.
Türk milliyetçisi şairlerinden Mehmet Emin Yurdakul bir şiirinde yoksul Anadolu köylüsüyle konuşur.
Ah efendi, bize karşı İstanbul,
Neden böyle Yalçın Taş gibi?
Taşraların hayvanlık mı nasibi?
Ey Türklüğün otağı.
Ne vakte dek bu acıklı sefalet
Bu viranlık, bu inilti, bu kaygı?
Ne vaktedek bu uğursuz cehalet.
Bu taassup bu görenek bu uyku?
Osmanlı toplumunun son 100 yılını şairlerimizin sözlerinden, izlenimlerinden okuduk. Biz de cumhuriyetimizin 100 yılın yeteri kadar anlayamadık. Bu yıl kutlayacağımız 100. yılında daha iyi anlamalıyız.
Yaşasın Cumhuriyet.
1923-2023

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti