Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Misafir Kalem

EFE SULTAN’IN KIBRIS ŞEHİDİ VE HATIRA ORMANI / Fatma AKKOYUN

Özbekistan gerçekleşen Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesinde KKTC’nin gözlemci üye statüsü kazanmasıyla bir kere daha dünya kamuoyunun gündemine gelen Kıbrıs Konusunda yeni akademik ve fikri araştırmaların konusu olmaktadır. Rahmetli Hasan Celal Güzel tarafından tesis edilen Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi 2022 yılının son dosyası olarak Kıbrıs’ı özel sayı halinde hazırlamış ve kamuoyuna takdim etmiştir. Böylelikle Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan sonrasında dördüncü bağımsız Türk Devleti de yakın zamanın özel sayıları hedef kitleye ulaştırılmıştır. Dosyaya Araştırmacı Yazar Fatma Akkoyun “Efe Sultan’ın Kıbrıs Şehidi ve Hatıra Ormanı” başlıklı çalışmayla katkı sağlamıştır. Özel Sayının final makalesinde belirtildiğine göre;
Stratejik konumuyla tüm çağlarda kendinden söz ettiren diyarlardan Kıbrıs, takriben bir buçuk asırdan beri Türklük açısından zaman zaman büyük ıstıraplara sebep olacak bir duruma gelmiş, gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet dönemlerinden Türkiye’nin gündeminden bir an olsun düşmemiştir. Hükümetlerin bilhassa bölgesel ve uluslararası özgün siyaset üretme çabasına girdiği zamanlarda çalışma masasında hazır, zor hatta çözümsüz halde buldukları dosyaların birisi olmuştur.
Bilindiği gibi disiplinler arası çalışmalar birbirlerini tamamlarken bazen basit hatta küçücük bir katkı, mühim bir boşluğun giderilmesine imkan verebilir. “Ana – Evlat” bütünlüğü içerisinde etimolojik kapsamda samimice “Yavru Vatan” olarak isimlendirilmesi dahi bireysel veya toplumsal hafızadaki değeri yanında canlılığını muhafaza ettiğini göstermektedir.
“Ercan Uluslararası Havalimanı” ismen olsa da Kıbrıs Barış Harekatı’nın ilk günü şehit düşen Hv. Plt. Bnb. Fehmi Ercan’ın adını hareketli bir noktada yaşatmaya devam etmektedir. Türkiye’nin ve Türk milletinin birliğini, beraberliğini, güvenliğini, istikbalini ve istiklalini muhafaza yolunda seve seve “canlarını feda eden kahraman şehitlerimizin isimlerinin her daim yaşatılması, onlara olan vefa” borcundan başka bir şey olmasa gerektir.
Adanın geleceğini daha da karanlıklara sevk edilmek üzere İngiltere ile Yunanistan arasında hesaplar yapıldığı günlerde XX. Yüzyılın tam ortasında Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı, Başvekillik, Dışişleri Bakanlığı makamları dörtlü takrir sahiplerinden üçü tarafından temsil edilmektedir. Türk hükümetlerinden hiçbirisi gönül coğrafyasının sıkıntılarına kayıtsız kalmamaktadır. Gönül coğrafyasının mavi vatan bağlantılı adası Türk Dünyasının sıklet noktasına dönüşmektedir.
Hudutların haricindeki Türk unsurlarında yaşananlar dikkatle takip edilmiştir. Sadece izlemekle yetinilmemiş yakın, orta ve uzun vadeli hamlelere girişilmiştir. Kıbrıs’taki gelişmelere kayıtsız kalması da imkansızdır. Ancak kitle iletişim araçlarına yansıyan demeçler eleştirilere sebebiyet vermişti ki devrin güçlü aksiyoner kalemi Atsız’ın net ifadeleri bunun en güzel örneği olmalıdır.
Başbakan Adnan Menderes, durumun kısa zamanda çözümünün mümkün olamayacağını görmüş olmalı ki adada bir Millî Mukavemet Teşkilatı oluşturmuş, varlık mücadelesini kalabalık yerleşim yerlerinden en tenhadaki noktalara kadar yaygınlaştırmış, çeyrek yüzyıllık bir zaman kazandırmıştı. Diğer bir yaklaşım tarzıyla Türklüğün ezelden ebede sürdürüp geldiği teşkilatçılığını ve ehemmiyetini yavru vatanda da bir kere daha toplumsal hafızaya not düşmüştü.
Şartlar askerî bir harekatı kaçınılmaz kıldığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan liderliklerindeki hükümet tarihî bir kararla Kıbrıs Barış Harekatı’na girişmiş ve ada Türklüğünü yok olmaktan kurtarmıştır.
Barış Harekatı, Kıbrıs Türklüğünü geleceğini kurtarırken Türk Silahlı Kuvvetlerinden 415 kara, 65 deniz, 5 hava, 13 jandarma olmak üzere 498, Kıbrıslı mücahitlerden de 70 olmak üzere 568 şehit verilmiştir.
Müslümanların daha ilk zamanlarından beri İslam aleminin, çok geçmeden Türklerin gönül coğrafyasında yer alan Kıbrıs’ta henüz Hz. Osman’ın hilafet yıllarında eşi Ubade bin Sâmit ile birlikte ada seferine katılan Ümmi Harâm bint Milhân el-Ensâriyye atından düşerek şehit olmuş, Osmanlılar adayı fethedince önce kabrini ihya etmişlerdir. Kıbrıs Türkünün ıstırabını dindirmek yolunda girişilen harekatta şehitlerin memleketleri çok önemli olmasa da anavatan ile yavru vatan arasında kalıcı iletişimin kaynağı durumuna gelmektedirler. Zira, farklı çağlarda ve farklı coğrafyalarda olduğu gibi yarım asır evvel Kıbrıs’ta da düşmanların fütursuz hesapları ve projeleri Türk şehitleri tarafından geçersiz bırakılmıştır. Onlar şehadete ulaştığı noktalarla memleketleri arasında esaslı bir rabıta kurmuşlardır.
Kuruluşu Fetret Dönemine kadar uzanan Beylikler, Osmanlı, Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerinde kendisini gündemde tutmayı başaran Afyonkarahisar Vilayeti Şuhut İlçesinin Efe Sultan Köyü, Kıbrıs’ta da bir şehit vermiştir. Sakin mazisine rağmen her devirde adından söz ettiren köy Türklüğün bu dönüm noktasına canıyla katkı sağlamıştır.
Efe’nin şehidi de yerel yönetimler tarafından unutulmamıştır. Köyün belde statüsü kazandığı zamanlarda Efe Belediyesi kendisine bir şehitlik hatıra ormanı hazırlamıştır. İzmir- Konya Karayolu üzerinde Karaaslan Köyünden sapılan tarihi Roma Yolu’nun hemen kenarında hazırlan hatıra ormanı Türk insanının şehadet ile bütünleşmesini, onların hatıralarını unutmadıklarını nesilden nesle aktarıldığını simgelemektedir.
Şehit Hala Sultan ile Efe Sultanlı şehit arasında bin yıldan daha fazla bir zaman bulunsa bile toplumun manevi pınarlarının değişmediğini, durmaksızın kendini güncellediğini, anavatan ve Kıbrıs özelinde, Türk Dünyası ile İslam Alemi genelindeki canlılığın kültürel pınarını simgelemektedir.

YORUMLAR

Bir adet yorum var

Yoruma kapalıdır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti