Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

HALİFETULLAH VASIFLI İNSANIN YOLCULUĞU

Bu hafta yazımız farklı üslupta, bu yazımız bir röportaj. Yazılarımızda eserlerinden daima yararlandığımız, referans gösterdiğimiz, Afyonkarahisarlı hemşerilerimizin yakından tanıdığı, uzun yıllar şehrimizde üniversitemizde hocalık, yöneticilik yapmış, insan hakları, kadın hakları, aile içi iletişim, dezavantajlı gruplar ve hakları, etiket okuma kültürü, toplam kalite yönetimi, zaman yönetimi, mutluluk yönetimi, çevre sorunları ve çözümleri gibi hayati birçok konuda söyleşiler, seminerler ve televizyon programları yanı sıra yüzlerce gazete makalesi ile şehrimizin gelişiminde rol almış Sayın Mustafa Yılmaz Dündar hocamızla yüz yüze röportaj yapabilme imkanım oldu. Kendisine kendim için yönelttiğim sorulara aldığım cevaplardaki huzur beni çok etkiledi, umutlandırdı ve heyecanlandırdı. İznini alarak, yaptığımız mülakatı sizlerle de paylaşmak istedim. Daha önce yazdıklarımızla anlamaya ve ulaşmaya çalıştığımız, bundan sonra da nasipse her yazdığımızda anlamaya, idrakını oluşturmaya ve yaşantı haline getirmeye çalıştığımız “insanın tek konusunun” bu röportaj vesilesiyle eskiden kuş bakışı, şimdilerde dron görüntüsü denilen ama kişiye uzak olmayan, kişinin dışında olmayan enfüsi bir fotoğrafla, böyle bir seslenişle ele alınışını bulacağımız bu röportaja ait yazılarımız birkaç hafta sürebilir. Öykü gibi olmasını istediğimiz için yazılarımız “Bir Yolcunun Hikayesi” tarzında anlatılmış olacak.
Dünyayı son durak olarak görmeyen herkesin bildiği bir gerçek var ki insan (özellikle Halifetullah vasıflı insan) tam anlamıyla bir yolcu! İşte bu yolcuya “Dur ey yolcu, dur yani düşün” diyen bir yazı oldu. İnsan bir yolcu ise memleketi neresi? Yolculuk nerede, nereden, nereye? Bir otobüs terminalinde, bir tren garında ya da bir dolmuş durağında bu soruyla muhatap olsak hemen hiç düşünmeden cevabını verebiliriz: Ankara’ya, Konya’ya, Antalya’ya… Ve bizler dünyadaki yolculuklarımızla ilgili vasıtaları, yollar ve imkanları çok önemser, çok merak eder ve detaylarıyla bilmek, emin olmak isteriz; en iyi, en doğru, en uygun seçeneği tercih etmiş olmayı arzu ederiz. Ama hepsinden önce bu yolculuğu neden yapıyor olduğumuz biliriz ve sorulduğunda da gerekirse bunu söyleriz: Mekke’ye Beytullah’ı, Medine’ye Efendimiz (sav)’i veya Ankara’ya bir dostumu/yakımı ziyarete; Konya’ya Celaleddin Rumi, Şems Tebrizi, Sadreddin Konevi gibi yol arkadaşlarımı ziyarete, dualarını almaya; Antalya’ya Torosların serin ve temiz havasını almaya gidiyorum gibi… Yani bir yolculuktaysak bu yolculuğumuzun amacını, yolunu, yöntemini ve özel ve genel detaylarını biliriz. İşte röportaj haline gelen yazımızı bu bakışla oluşturmaya çalıştık.
İnsanın Allah’ın ilminde O’nun dilediği bir suret olarak başlayan yolculuğu bizim için dünyada devam ediyor. İçinde bulunduğumuz dünya hayatı ve sonraki aşamaları ile ilgili olarak bildiğimizi düşündüğümüz ama belki de hiç bilmediğimiz ama mutlaka bilmemiz gereken temel kavramları, “Aman dikkat, mutlaka dikkat, hep dikkat!” edelim vurgularıyla net, somut tanımlanmış olarak göreceksiniz. Bu açıklıkta ve böyle bir vurgulama ile ele alınıp da tarif edilmediği için bir türlü tam anlayıp kavrayamadığımız, bu sebeple de içselleştiremediğimiz, böyle olduğu için de hayat tarzı haline getiremediğimiz, tam da bu nedenle farkında olarak veya olmayarak kişisel ve sosyal sorunlar içinde yaşadığımız algı bozukluğu halini ve bundan kurtuluş yollarını çok özet bir durum tespiti ve yol tarifi şeklinde bulacaksınız. Detaylarını merak edenler, “insanın bu tek konusunu” ele alan kitapçıkları, görüntülü programları, söyleşilere ait ses kayıtlarını www.birdusunyansimasi.com adresinde bulabilirler. Çok daha fazla meraklandırmadan mülakat metnini arz ediyorum, buyurun.
– Değerli Hocam, dünya hayatının bir yolculuk kabul edilmesi gerektiğini biz ayetlerimiz ve Efendimiz (sav)’in hadislerinden öğreniyoruz. Bu sebeple İslam alimleri, veli zatlar da bu benzetmeyi (aslında bu gerçekliği) konuşma ve yazılarında sıklıkla hatırlatmışlar. “İnsanın bir yolcu” oluşu tanımlaması ayet ve hadis kaynaklı olması sebebiyle sıradanlaşmamalı ve bize çok yüksek bir heyecan vermeli, bizde bilimsel bir merak oluşturmalı diye düşünüyorum. Bu önemi, bu hissiyatı yakalamamız için, bu yolculuğun amacını Rabbimiz Allah’ın razı olacağı saf ve temiz bir ilmi bakışla biraz konuşalım mı?
Dünya hayatı, ahiret hayatına hazırlık amacıyla olan bir hayattır. Esas hayat ahiret hayatıdır. Biraz alışılagelmiş bilgilerin dışında söyleyecek olursak; ahiret hayatı esastır ve ahiret hayatının da iki ana hayat tarzı vardır. Bunun birincisi cennet hayatı, ikincisi cehennem hayatı olarak tanımlanmıştır. Esas amaç cennet hayatıdır! Halifetullah vasıflı insan için esas amaç cennet hayatıdır, cehennem hayatı değildir. Dünya hayatı, cennette olacak kulların seçimini sağlayacak bir ön yaşantıdır. Cennet hayatı ise, Rabbimizin cennete kabul ettiği, cenneti kendilerine ikram ettiği kullarına vereceği görevlerin olduğu bir hayattır. Lütfen bu cümlenin altını çiziniz. Cennet hayatı, Rabbimizin cenneti kendilerine ikram ettiği kullarına vereceği görevlerin olduğu bir hayattır! Cenneti her şey dahil bir otel gibi düşünmeyin lütfen! Böyle bir hotelde durur yaşar gibi durmadan ye, iç, yat, güzel şeyler giyin gibi değil cennet! Orada da yaşanan bir hayat var! O hayat içerisinde de cennete dahil olmuş kişilerin idrak seviyelerine göre görevleri var. Tabi, bu görevler nedir, cennet hakkında insanın esas bilmediği şey bu! İnsan cennette neye hizmet eder? Oradaki hayat bu görevler sebebiyle nasıl yaşanır? Bunlar çok açıklanmış ve bilinen şeyler değil. Ancak bizim öncelikle cehennemden kurtulmayı önemsememiz sonra da bilmemiz gereken şudur: Rabbimizin cennet ehline görev vermesi için cennet ehlinin bazı vasıflarının olması lazım.
– Biz inanan kullar olarak hepimiz cennete gitmeyi istiyoruz. Kur’an ayetleri ve Efendimiz (sav)’in hadislerinde de belirtildiği gibi cennet ehlinin bazı vasıflarının olduğunu, onların bazı özelliklere sahip olduğunu söylediniz. Acaba cennet ehlinin vasıfları nelerdir?
Bunlardan birisi kişinin halifetullah vasıflı olması, insanın bu vasıfta olması lazım. Çünkü cennetteki görev öyle bir görevdir, yani bir Halifetullah’ın yapacağı, yapabileceği görevdir. Bu yüzden, dünyada yaşayan insanlar Halifetullah vasıflıdır; Allah dünyadaki insanları (her birini) bir Halifetullah olarak dilemiştir.
Diğer önemli şart Halifetullah vasıflı insanın cennette o görevi yerine getirebilmesi için Allah’a sadık olmasıdır. En önemli vasıf budur: Sadık olmak, sadık insan olmak! Çünkü Allah insana Halifetullah vasfını verdi ama sadıklık olma vasfını o gösterecek. Dünya yaşantısında insan bunu göstermek için var: Sadık mı değil mi? Dolayısıyla dünya imtihanı dediğimiz sistem bu Halifetullah vasıflı insanların (Allah’ın kabul ettiği sadıklık derecesi neyse!?) o çerçevede sadık olanlarını seçmekle ilgilidir. Allah’a sadık olmanın gerekleri de dünyadaki yaşantı içerisinde imtihanın bir nevi soruları gibi vardır. Yani Rabbimiz dünya hayatı imtihanında öyle sorular hazırlamıştır ki bu sorular, Halifetullah vasıflı insanın sadık mı, değil mi olduğunu ortaya çıkarır, insanın sadık veya yalancı olmasını belirleyen sonuca götürür. Dünyadaki hayat böyle bir sebep üzerine yürür…
– Değerli hocam, yolcu metaforu üzerinden devam edersek; her yolculuk bir rehberle gerçekleşir. Yolcuğumuzdaki rehber bize gittiğimiz yerle ilgi detaylı, güvenilir doğru bilgi verir. Bu bağlamda; dünya hayatındaki yolculuğumuzda rehber neden gereklidir? Ve bu yolculuğumuzda rehberimiz kimdir?
Evet, tekrar vurgulayalım ki dünya hayatı yolculuğu deyince; bu yolculuk ahiret hayatı için gereken sadık kulları seçen bir imtihandır. Bu yolcukta rehber niye önemli? Çünkü her imtihanda olduğu gibi bu imtihanın da özelliklerini bilmek lazım ki insanın sonsuz hayatı için tek imtihandan, yani en önemli ve tek imtihanımızdan bahsediyoruz. Bu imtihanın en önemli özelliği bir tercih sistemine dayanıyor olmasıdır. Dünya hayatının imtihanı bir tercih sistemine dayanıyor. Nedir o tercih sistemi? Bu tercih sisteminin mutlaka farkında olmalıyız. Dünyada, Halifetullah vasıflı insanların her an (7/24) Hak ve Batıl arasında tercih yapmalarına yönelik bir yaşantı vardır. Hak ile Batıl arasında bu tercihi yapması için de insanın “Hak nedir? Batıl nedir?”i iyi bilmiş olması, doğru ve net biliyor olması lazım.
– Bu dünyada “sadece Hak ve Batıl arasında yapacağımız tercihlerden” sorumlu olduğumuzu ve bu tercihlerle ahiret hayatımızı şekillendirdiğimizi öğrendik ancak hangi tercihimizin Hak, hangi tercihimizin Batıl olduğunu nasıl anlayabiliriz?
“Hak nedir, Batıl nedir?” diye sorulduğu zaman insan belki hemen tarif edemeyebilir ama o bilgi onun programında işlenmiş olarak, kayda geçmiş olarak bulunur, onda bu bilgi mevcuttur. Şöyle ki: Araf Suresi 172. Ayetinden anlıyoruz ki Rabbimiz “Hak nedir?” i Halifetullah vasıflı insanların nefsine nakşetmiştir, yani o bilgi onlarda vardır. Ama Batıl? Batıl, insanların dünyaya gelmeden önce bildikleri, öğrendikleri bir şey değildir. Hakkı daha önce öğrenen insan Batılı dünyaya gelerek öğrenir yani esfele safilin dediğimiz hayat tarzını tanıyarak Batılı öğrenir. Ancak Batılı öğrenirken yani esfele safilin hayatı yaşarken insanlar daha önce kendilerine nakşedilmiş olan Hak bilgiyi unutmuş olurlar. Bu dünya hayatı sınavında sınavın başlayabilmesi için ona Hak bilginin tekrar hatırlatılması gerekir. Dolayısıyla Rabbimiz Nebi ve Rasulleri ile o bilgileri Halifetullah vasıflı insanlara hatırlatacak bir sistem dilemiştir. Ayetlerimizden öğreniyoruz ki dünyadaki sistem böyledir: Nebi ve Rasuller Halifetullah vasıflı insanların hayatlarına dahil olarak onlara Hak bilginin ne olduğunu anlatırlar, öğretirler, onu hatırlamalarını sağlamaya çalışırlar. Böylece, Nebi ve Rasullerin açıkladığına iman eden ve daha önce kendi nefsine kaydedilmiş olan Hak bilgiyi hatırlamaya ve onu açığa çıkarmaya aday olanlar Hak tercihi kolay yaparlar. Ama Nebi ve Rasulleri dikkate almayanlar dünyaya gelerek öğrendikleri Batıl hayatı (fark ederek ya da etmeyerek, bilerek ya da bilmeyerek) tercih etmiş olurlar ve onu yaşarlar. Yani insanlar her hâlükârda Hak ve Batıl arasında bir tercih yaparak yaşarlar. Ancak Hak tercihi yapabilmeleri için Nebi ve Rasullerin gelip onları hatırlatmış olmaları, ona uygun hayat tarzını nasıl uygulayacaklarını öğretmeleri gerekir. Bu yüzden bu yolculukta rehber Nebi ve Rasullerdir, onlar bu yolculuğumuzda rehber olarak görülebilir, görülmelidir.
Mustafa Yılmaz Dündar hocamla mülakatımızın devamını yayınlamaya devam edeceğiz. Hayrlı ve bereketli Cumalar diliyorum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti