Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İnşallah – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 23 Aralık 2011 Cuma 02:00:00
  “Büyük lokma yemeli, ama büyük laf etmemeli”
Herkesin bildiği bir deyimdir. Herkes bilir de pek azımız gereğini yapar bu deyimin ne yazık ki. Başta siyaset olmak üzere, ticarette de, basirette de insanlar pek çok kez büyük laflarına gelirler.
Bunun en büyük örneklerini siyasette görürüz aslında. Gazete arşivleri de insanların bellekleri de zamanında büyük konuşan, ama sonradan büyük lafını yutmak zorunda kalanların örnekleri ile doludur. Ticaret alanındaki büyük laflar gazete sayfalarına pek yansımasa da onlar da bilenlerin bilgisi dahilinde halen mevcuttur.
Burada büyük laflar edip, sonra ettikleri bu lafların altında ezilen, sonra da hiçbir şey olmamış gibi insanlar arasında gezinebilen hemşehrilerden, siyasetçilerden, meslektaşlardan, bahsedecek değiliz. Allah cümlemizi büyük laf edip, sonra da bu büyük lafların altında kalanlardan olmaktan korusun. Elbette sadece dua ile olmaz, önce büyük konuşmaktan kaçınmak gerek.
En başta değindiğimi deyimin tamamlayıcısı olan bir Nasrettin Hoca hikayesi ile bitirelim bugünlük sözü:
Hoca merhum, günlerden bir gün evinden çıkacağı sırada hanımına seslenmiş: “Hanım bugün elim boş, ben gidiyorum. Eğer hava iyi olursa bağa giderim. Yağış varsa kızın evine giderim, haberin ola” demiş
Hoca’nın hanımı, “Aman hoca efendi, inşallah de. Neyin ne olacağı belli olmaz” diye mukabelede bulunmuş.
Boş yere nasihat dinlediği ğerekçesiyle hanımına bozuk çalan Nasrettin Hoca, “Yahu kadın, ne olacak. Hava iyi olursa bağdayım, kötü olursa kızdayım. O kadar işte” deyip kapıyı çektiği gibi evden çıkmış.
Bakmış hava güzel bağa doğru yol almaya başlayan hoca ilerlerken kendine doğru yaklaşan bir atlı grubu görmüş. “Hayırdır inşallah” diyene kada ratlılar Hoca’nın yanına gelmiş.
“Konya ne tarafa düşer?” diye soran atlılara yol gösteren Hoca, yolu tarif etse de paçayı kurtaramamış. “Düş önümüze, bize yolu göstereceksin” diyen atlılara yol göstermeye mecbur olmuş. Hoca önde, atlılar arkada, toz duman içinde, Konya bulunmuş. Hoca perişan, biraz dinlenmiş yeniden yola koyulup evine dönmüş. Git, gel derken aradan iki gün geçmiş. Evinin kapısına vardığında hanımının “İnşallah de” nasihatını hatırlayan hoca pişmanlık içerisinde düşünürken, kapıyı çalmış. İçeriden “Kim o?” diye seslenen hanımına düşünceli ve pişman bir şekilde yanıt veren Hoca, “Benim inşallah…” demiş.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER