Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

KAPI KOMŞUMUZ İRAN (5)

GÜNEY AZERBAYCAN KENTİ TEBRİZ

 Tebriz’de, ülkemizin Tebriz Başkonsolosu ile görüşmüş, çeşitli ülkelerde yaptığımız etkinliklerle kitapları vermiş, Tebriz’de yapmayı tasarladığımız etkinliğin ayrıntılarını nakletmiştim. Ankara’da da İran’ın Ankara Büyükelçisini ve Kültür Müsteşarını makamlarında ziyaret ederek, amacımızın iki kardeş ülke arasındaki ilişkilere olumlu katkılarda bulunmak olduğunu söylemiştim…

Artık, Tebriz’e giderek, sempozyumu gerçekleştirme aşamasına yaklaştığımız bir sırada, Tebriz Çark-ı Nilüferi Azerbaycan Üniversitesi Rektörü Dr. Kamran’a ne telefonla ve ne de internet yolu ile ulaşamıyordum. Telaşlanmıştım! Neler oluyordu? Rektör neden benden kaçıyordu?…. Endişelerimi Kadir Golkarian’a yazdım. O sırada Kadir Kıbrıs’ta idi. Kızı vasıtasıyla elde ettiği bilgileri bana şöyle aktarmıştı:

“Sayın hocam merhaba; Bugün sonunda kızımı aracı olarak gönderdim ve onun telefonuyla Kamran beyle görüşebildim. Bana ve size karşı mahcup kaldıkları için telefonlarıma çıkamıyormuş. Kendisinin ifadesine göre bakanlık bu aralar sempozyumun yapılmasını iki ülke arasındaki siyasi sorunlarından dolayı uygun bulmamış ve onay vermemiştir. Çünkü bu etkinlik Tebriz’de yapılacağı için belki kontrol dışı olayların çıkacağından korkularını ifade etmişler. Belki haberlerde de izliyorsunuz, Akit ve Yeni Şafak gazetelerinin yazdıkları ve İran’a karşı tutumları İran’ın Türk bölgelerinde tedirginlik uyandırmış ve Kamran beyin dediğine göre birkaç defa hatta protestoların yapılmasını planlamışlar ama devlet güçleri ve güvenlikler buna engel olmuş ve izinsiz eylem olarak engellemiştir.  Bu nedenle bakanlık demiş ki biraz erteleyelim. Bu sene olmasın ve birkaç ay geçsin ve bakalım iki ülke arasındaki durumlar nereye gelecektir. Ben Kamran beye çok kızdım ve ona neden ilk baştan bana yazmadınız ve ya söylemediniz diye eleştirdim. Bana verilen cevabı şu: “Hocam geçen hafta 3 gün gerekli birimlerle görüştük. Pek çok aracı insanı kullandık ama kimse onaylamadı. Hatta dış işlerine bile konuyu götürdük, onlar da şuanda uygun görmediler ve bağlı olduğumuz bakanlığın kararını öngördüler.”

Dolayısıyla, bu durumda sanmıyorum her hangi bir kurum da bu işte bize yardımcı olsun. Çünkü onlar da bunun yapılması için gerek dış işlerinden, gerekse güvenlik ve istihbarat biriminden onay alacaklar. Eğer Kamran beyin dediği gibi bu konu çok boyutlu bir kanun haline gelmişse, kimse gerçekleştiremeyecek. Hocam, Kamran beye söyledim ki size hitaben yazı yazıp konuyu açıklasın ki siz de ona dayanarak plan yapabilesiniz. Bence de biraz erteleyelim. Kamran beyin dediğine göre “olmayacak ve olamaz” diye bir şey yok dediler ancak sabır ve beklemek gerekir. Hani derler ya bir deli koyuya bir taş atar, bin akil çıkaramaz, işte bugünkü iki ülke diplomasisi buna benziyor. Umarım başka boyutlara girmeden mesele çözülüverir. Yine bence siz bir de İran büyükelçisi Sayın Rıza Bikdeli ile birebir görüşünüz ve meseleyi gündeme getiriniz. Bu aktardığım detayları açıklamayınız ki Kamran bey şaibe altında kalmasın fakat bugünkü gelinen durumlardan bahsedip yol yöntem ricasında bulununuz. Kendisi iyi bir adamdır ve elinden gelirse yardım edecektir. Bizzat kendisinden randevu alınız. Kültür müsteşarı falanı bırakınız. Bakalım sonuç ne olacaktır. Beni de haberdar ediniz hocam…Saygılarımla Kadir”

 

İPTAL

Tüm temaslar yapılmış, çalışmalar son aşamaya gelmiş, etkinliğe katılacak olanlar, yolculuk hazırlıklarına başlamışlardı ama, ne oldu ise olmuş, İranlı dostlarımız, Bilimsel bir Kongre yapmaktan vazgeçmişlerdi!…

İç siyaseti de, dış politikayı da 60 yıldır yakından izlerim. Türkiye ile İran birçok alanda birbirlerine çok yakın olmalarına rağmen, bir türlü, gerçek anlamda dostluk ilişkisi kuramamışlardı. Böyle bir yakınlaşma olduğu zamanlarda da, yapay sorunlar yaratılmış, bu sorunlar, bir kısım basın-yayın araçları tarafından pompalanarak, ilişkiler tekrar gerilmiş ve zaman zaman da kopmuştu. Zira 2000 yılına kadar büyük devletimizi yönetenler, ülkemizi, ABD’nin kucağına oturtmuşlardı ve ABD  T.C. – İran yakınlaşmasına karşıydı. Oysa ki, İran nüfusunun yarısı, Türk kökenliydi ve biz soydaşlarımızla bir türlü kucaklaşamıyorduk!…

Netice itibariyle, bizim Kongre hususunda anlaşıp kolları sıvadığımız günlerde, Tebriz’de ve İran’ın Azerbaycan bölgesinde, milliyetçilik hareketleri vardı ve elbette bu hareketlerin arkasında da ABD vardı. Nitekim, bu satırların yazıldığı günlerde, İran yine aynı akımlarla karışmış bulunuyordu.

TEBRİZ’DE GEZİNTİ

Sevgili Kadir Golkarian, Tebriz’de, olabildiğince önemli yerleri göstermek istiyordu. Kuşkusuz ben de ilk kez geldiğim bu önemli kentin her yanına gidip görebilme arzusu ve heyecanı içindeydim. Tebriz Doğu Azerbaycan eyaletinin başkentiydi. 1,5 milyon nüfuslu bu şehir, bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti, Irak, bizim Doğu ve Güneydoğu Anadolu  bölgemizdeki şehirlerle büyük benzerlikler arzediyordu.

MegberatülŞuera ve Şehriyar Anıtı

Tebriz’in mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri MegberatülŞuera diye adlandırılan Şairler Anıtıdır. Bu muhteşem bina burada mezarları bulunan 420 şair, yazar ve edibin anısına yaptırılan anıt mezardır. Dünyada eşi benzeri bulunmayan şairler anıtında yüz yıllardan beri vefat eden şairler defnedilmiştir. Son asır İran ve hatta Azerbaycan şiirinin  en büyük ustası olan Muhammed Hüseyin Şehriyar da bumekanda medfun bulunmakta olup, Tebriz’de ilk ziyaret ettiğimiz yerdi. Burada Şehriyar’la ilgili resimler, belgeler, çeşitli malzemeler sergileniyordu. Ayrıca bina içindeki hoperlörden İran klasik musikisi eşliğinde, şairin kendi sesinden şiirleri aksettiriliyordu. Şehriyar şiirlerini daha çok Farsça yazmıştı ama, onun Türkçe şiirleri de vardı ve bunlar, çeşitli makamlarda bestelenmişti. Onun en meşhur, en sevilen şiiri ise, “Haydar Baba’ya Selam” şiiridir. (Şairin kendi sesinden bu şiirini, internette google’a girerek dinlemek mümkündür.)

Kapalı Çarşı

Tebriz bugün İran’ın önemli bir ekonomi, sanayi, ticaret ve kültür merkezi konumundadır.  Üniversiteleri, tarihi eserleri, müzeleri, camileri ve diğer tarihi varlıkları ile özel bir kenttir. Bu kentte görülesi yerlerin başında Kapalı Çarşı gelmektedir.  Kentte yapılan bütün yeni alışveriş merkezlerine rağmen kapalı çarşı kentin en canlı ekonomik merkezi konumundadır. UNESCO tarafından korunması gereken dünya kültür mirası değerleri listesine alınan Tebriz kapalı çarşısının tarihi önemi büyüktür.

Sevgili Kadir sayesinde gezip görebilme olanağını bulduğum, Tebriz Kapalı Çarşısı karmaşık doğu biçimi yaşam ve alışveriş merkezlerinin bütün özelliklerini barındıran dimdik ayakta duran ziyaretçilerini tarihin derinliklerine götüren çok önemli bir gezi ve alışveriş merkezidir. İran Azerbaycanının çeşitli kentlerindeki halı ustalarının eşsiz eserleri olarak örülen en güzel ipek halıların satıldığı Müzefferiye Çarşısı, baharatçılar sokağı, kuyumcuların bulunduğu Emir Pazarı, zücaciyelerin bulunduğu Şişegerhane Çarşısı, Yemeniciler, Şazda, Sadıgiyye, Hacı Rehim, Ganlı Dalan, Dericiler Çarşısı, Abbasçı Çarşısı, Hüseyni Çarşısı Şirbaf Çarşısı, Mir İsmail, billurcular, GızBesti, Heramhana, Badamçı, Getçiler, Bakırcılar ve başka pek çok görülecek çarşıyı bünyesinde bulundurmaktadır.  Bu kapalı çarşı Uzun Hasan  tarafından yaptırılmıştır. Çarşının o zamanki özelliklerini  Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde yazmıştır.

Emir Hanı

Tüm temel tüketim maddelerinin satıldığı Emir Hanını gezerken Kadir Golkarian dedi di; “İstanbul’daki Kapalı Çarşı, Tebriz Emir Hanının mimarisinden ilham alınarak yapıldı, ama İstanbul’daki çarşı, buradaki kadar büyük değil” dedi. Hemen belirtmeliyim ki, Tebriz’deki çarşılar, İstanbul ve öteki Anadolu kentlerindeki kapalı çarşılara son derece benzemektedir.

İranlı büyük Azeri şair Şehriyar anıt müzesinde

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti