Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

Kaza mahalli – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 22 Eylül 2010 Çarşamba 03:00:00
  Dün Organize Sanayi Bölgesi girişinde yine elim bir trafik kazası yaşandı. Sabah saatlerindeki kazada Organize Sanayi Bölgesi’ne ait beton tabela bir kamyon ve bir minibüsün üzerine devrildi, 3 kişi öldü.
Olayın hemen akabinde biz de olay yerindeydik. Gerçek bir can pazarı yaşanıyordu. Kurtarma ekipleri ve polislerle birlikte pek çok vatandaş olay yerinde toplanmıştı. Araç içinde sıkışan yaralıyı ve cesetleri çıkartmak için pek çok kişi can siperane çalışırken, onlardan çok daha fazla vatandaş merakla olan biteni izliyordu. Ama öyleleri vardı ki, kasten çalışmaları sabote etmek isteseler bu kadar zararlı olamazlardı. Ağzında sigara ile hurda haline gelmiş araçların arasında dolaşarak yeni tehlikelere kapı açanları mı aramazsınız, yoksa yaralıyı çıkartıp ambulansa yetiştirmeye çalışan görevlilerin ayağına dolananları mı?
Hak yememek lazım, görevli olmamasına rağmen, insanlık namına yardım etmeye çalışanlar da vardı. Ama lüzumsuzluk yapanlar yüzünden görevliler onları da olay yerinden uzaklaştırmak zorunda kaldılar.
Hemen her kaza yerinde aynı görüntüler yaşanır. Küçük bir dikkatsizliğin neden olduğu ve birkaç kişinin öldüğü kazayı görmek isteyen bir çok insan daha büyük dikkatsizlikler yaparak olay yerine yaklaşmaya çalışır. Bu büyük dikkatsizliklerin daha büyük olaylara sebep olabileceğini düşünmeden.
Kavşağın ortasına aracını bırakıp, olay seyretmeye koşanlarla polisin nasıl mücadele etmeye çalıştığını dün bir kez daha gördük. Dörtlüleri yakınca tüm tedbirini aldığını sanan vatandaş, trafiği aksattığı gibi polis memurlarını da zor durumda bırakıyordu. Oysa bu sürücü seyrettiği kazanın dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle meydana geldiğini kendisi de biliyordu. Ama yine de pervasızlığını sürdürüyordu.
Anlatalım ki, birilerine ders olur belki dedik…
Sema gösterisi
“Sema gösterisi, Mevlânâ töreni, Mevlevi gösterisi olur mu” diye sorduk, “Olmaz, doğrusu: Mevlevî tarikati âyin-i şerifidir” cevabını aldık.
Bir spor salonunda veya sahne önünde toplanan seyirciler sahnedeki gösteriyi izliyorlar. Böyle bir şey Mevleviye’nin üsûlüne, âdâbına uygun mudur? Uhrevi bir özelliği bulunan bu törenin bir folklor gösterisine dönüştürülmesi ne kadar doğrudur? Sadece “dönerek” sema ettiğini sananlar hem kendilerini, hem de izleyenleri aldatmış oluyorlar bize göre. Her hareketi, her noktası tasavvufi bir temsil niteliği taşıyan, asıl yapılış amacı ibadet olan semanın, adeta “kırık hava” gibi bir muameleye tabi tutulması vicdanları rahatsız ediyor.
Yapılanlar, izlenenler Hz. Mevlana’nın, onun yolunda gidenlerin söylediklerine ne kadar uyar merak ediyor insan…
Bakınız bilenler Mevlevi ayinini nasıl anlatı-yorlar: “Mevlevî âyini tekkede, zaviyede veya dergâhta yapılır. Önce namaz kılınır, tesbihat, ondan sonra âyin-i şerif. Herkes abdestli olur. Mevleviliğin sekiz ana şartından birincisi devamlı taharet üzere olmaktır. Kadınlar, kendilerine ayrılmış kısımdan kafes ardından seyredebilir. Yahudi sinagoglarında bile erkeklerle kadınlar karışık oturmuyor. Bugün yapılan bazı Mevlevî âyinleri, gerçek Mevlevî âyini değildir. Hazret-i Pîr Efendimizi, gerçek Mevlevîleri tenzih ederiz. Şeriatsız, fıkıhsız, Sünnetsiz Mevlevîlik olmaz. Parayla sema yapılmaz. Sema ile fısk ve fücur bir arada olmaz.
Mevlevîliğin temeli imandır, ilimdir, irfandır, ihlâstır, aşktır, şevktir, hikmettir, ruhanî heyecandır, mânevî neş’edir, mürüvvettir, fütüvvettir. Bunlar bir gönülde yoksa, bir yerde yoksa orada Mevlevîlik ism ve resmden ibarettir.
Ramazanlarda vur patlasın çal oynasın, sucuklu, kokoreçli, nargileli, haha hi holu, karılı erkekli, fısklı fücurlu, çalgılı, çıngıraklı, kantolu, macunlu etkinlikler ve gösteriler yapıyorlar.
Bu adamlar Yüce İslâm dini ile alay mı ediyorlar?”
Bu sözlere hak vermemek elde mi? El-alem Sümela’da, Akdamar’da ayin yapabilmek için binlerce kilometre tepiyor, 1000 yıl önceki göreneklerine göre ayinlerini yapmak için devletlere meydan okuyor. Biz ise kendi yurdumuzda, binlerce yıllık geleneğimizi, göreneğimizi tuz-buz ediyoruz. Fark ortada…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti