Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

Astroloji, burçlar ve zanlar 15

BAŞAK BURCU (23 Ağustos- 22 Eylül)

Tanrısal kavgaları İkizler, Yay ve Balık burçlarıyladır. Tanrısal kavgalarını ikizler, yay ve balık burçlarıyla daha güçlü yaşarlar. Örneğin, ikizler burcundaki onaylanma hissiyatından rahatsız olurlar, kendinin mükemmel olduğunu düşündüğü için karşı tarafın onaylanma isteğini reddeder. Ona göre mükemmel olan sadece kendisidir, bu yüzden başkasını takdir etmek onu rahatsız eder.

Dilerseniz bugün, bu “tanrısal kavga” işini biraz tefekkür edelim; nedir bu tanrısal kavga ve nedendir? Çünkü dunihi algıdaki her burç insanı için “şu, şu, şu burçlardakilerle tanrısal kavga içindedir” diyoruz.

Enbiya Suresi (22), İsra Suresi (42) veMüminun Suresi (91) gibi ayetlerde Rabbimiz bize çok önemli ve mutlaka fark etmemiz gereken bir hali öğretiyor: Eğer fazla ilah (dunihi ilah, Allah’ın dışında müstakilen var ve muhtar varlık)olsaydı, onlarınortaya koyacağı en önemli şey kavga etmektir; kavga eder, birbirlerine üstün gelmeye çalışırlar. Şunu anlayalım isteniyor: Görüyorsunuz, Allah’ın dışı yok, öyle olduğu için de Allah’tan başka ilah yok, işte o yüzden de (Allah sisteminde) kavga yok! Şimdi, insanların o veya bu sebeple birbirleriyle tanrısal kavgalarını (tanrısal kavgalarımızı, tanrısal didişmelerimizi) bu ayetlerin ışığında bir daha düşünelim. İnsan ilah hissiyatlı olduğu için yani kendisini dunihi bir ilahmış gibi (Allah’ın dışında ve müstakilen var ve muhtarmış gibi) görüp de öyle yaşadığı için kavga onun bir nevi besin kaynağı! Kavga hayatın anlamı! Hani deniyor ya “hayatın tuzu biberi” diye!  Böyle olduğu için, ilahlık hissiyatlı birçok sözde ilah var ve bunlaryaşantılarında (ayetlerimize göre) mutlaka kavga edecekler; kavga, didişme ve nefret davranışları için bir sebep arayacak, bulacak, öyle ya da böyle sözlü veya fiziksel olarak kavga edecekler. Bu yüzden bir duniHi ilah, ilahlık hissiyatlı diğer insanlardan hoşlanmaz, onlardan nefret eder, onların halleri onu çıldırtır. Elbette “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasına sırtını dönmüş, haniyf vasıflı kişiler de duniHi ilahları çıldırtır, onları görmekten, onların giyimlerinden, Allah’ı hatırlatan hallerinden, kısacası onların varlıklarından da çok rahatsız olurlar, dayanamazlar. Günümüzde de öyle değil mi?Bu ilahlık hissiyatı,her bir duniHi ilahı kavgacı, tatminsiz, geçimsiz ve huzursuz bir kişi yapar, dolayısıyla insanınbu kavgacı hali (kavgacı damarı) onun hayat tarzı haline gelir. Kişinin cennete mi yoksa cehenneme mi talip olduğunu anlaması için bu kavga hali çok önemli bir göstergedir. Kavgacı, tatminsiz, geçimsiz, huzursuz olan nefsin şerri haline sebep kişideki ilahlık hissiyatı kaynaklı kavgacı damardır, kavgacı dosyadır.Aslında bu kavgacı dosya insanın doğrudan Allah ile didişen dosyasıdır! Oysa biz kendimizi eşimizle, çocuğumuzla, komşumuzla, trafikteki birisiyleveya bizi yönetenlerle kavga ediyor zannediyoruz değil mi? Oysa kullandığımız kavga malzemeleri, kavga sözleri, kavga yöntemleri doğrudan Allah ile didişme dosyasına aittir; yani kavga Allah’a yöneliktir! Çok utanmalıyız değil mi? Kişi bilse de bilmese de kavga ederken kendisindeki Allah’a karşı dosyayı ve onun malzemelerini kullanmaktadır (Dündar Y., Kader).

Burçlarda da tanrısal kavgaların kaynağı olan bizdeki kavgacı (suçlayıcı, beğenmeyen, ti’ye alan) nefret dosyası öyle tehlikeli bir dosyadır ki kişi bu dosyayı kullanırken ölürse ahirette de o dosyası aktif olacağından, tanrısal kavgalarına devam etmek üzereonu ahirette de kullanmaya çalışır. Anne babasını, eşini çocuklarını, arkadaşlarını, dostlarını hatta Allah’ı suçlamaya, suçlayarak kavga etmeye devam eder! İşte tanrısal kavgaların sebebi olan bu dosya böyle tehlikelidir. “Müstakilen varım ve muhtarım” iddialı insanlar dünyada o dosyayı bir sebep uydurup (yıldızımız barışmıyor, tarzım değil, tipim değil, muhatabım değil deyip) tanrılar kavgasında kullandıkları ve öyle yaşadıkları için, bu kavgalarına da“hayat mücadelesi” deyip kendilerini anestezik hale getirdikleri için bu dosya onların en önemli silahları, en sevdikleri gıdaları haline gelir ve sürekli olarak birileriyle (zihinlerinde de olsa) kavga ve didişme halindedirler. Muhatabını bir fırsatını bulup (dek getirip) küçük düşürmek, susturmak, ezmek, çaresiz hale getirmek, itibarsızlaştırmak, acı bir pişmanlık yaşatmak, dolayısıyla kendi tanrısal itibarını korumak, kurtarmak ve yükseltmek üzere sürekli bir tanrısal kavga halini korumaya çalışır, buna da “hayat mücadelesi” denir veya olay evde ise “eşler veya kardeşler arası rekabet”, dışarıda ise “siyasi rekabet, ticari rekabet, ulusal, uluslararası rekabet” diye etiketlenir. Ama sonuç değişmez! Böyle yaşamayı seven kişi kazanılmış değişimini esfele safiliyn format üzere gerçekleştirir. Bunu tercih edenlere bu değişimlerini kolaylaştıracak olan şey onların Allah’tan ve kullarından nefret etmektir, Allah’a iftira etmektir, nankörlüktür, kabalıktır; dolayısıyla kavgacılıktır, onlar ölmeden önce bu vasfı nefslerine kazandırılmalıdır. Muhafaza buyur Allahım (âmin).

Başak Burcunun tanrısal kavgaları üzerinden açtığımız bu geniş parantezi burada kapatıp burç özelliklerinin dunihi algıyla nasıl oluştuğunu tefekkürle konuya devam ediyoruz.

Başak burcu insanında en yoğun his “mükemmellik” duygusudur. “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası ile kendi adına “BEN” diyerek takdim ettiği ilahlık hissiyatlı zatını o kadar “mükemmel” hisseder ki bu yüzden, her şeyiyle beğenilmek ve takdir görmek ister. Takdim ettiği “BEN”in mükemmelliğine o kadar inanır ki o mükemmelliği herkes görsün, takdir etsin, beğensin ister. İşte kendisinde oluşturduğu “Müstakilen VAR ve Muhtar” olan bu “Mükemmel”, bir başka deyişle kendisinde oluşturduğu ilâh onun küfrünü hayat tarzı haline getirir de o hazla yaşar geçer gider, kurtulabilene aşk olsun. Kendi adına “BEN” demesi ve kendi adına “BEN” dediğini kendi içinde mükemmel ilân etmesi, sonra onun diğer “BEN”ler tarafından anlaşılmasını ve takdir edilmesini istemesi aslındaonun kendi sınırları içerisinde “Müstakilen VAR ve Muhtar” bir mükemmel ilân etmesidir, yani Allahlığını ilân etmesidir ki bu tamamen küfürdür. Dikkat edin, “Müstakilen VAR ve Muhtar” olan mükemmel tektir, ancak Allah’tır. Bunu göremeyen Başak Burcu insanı kendi adına söylediği “ben” tatmininde “Müstakilen var ve Muhtarım” hissiyatını mükemmellik duygusuyla destekler. Bu duygu o kadar sinsidir ki, Rabbimiz başak burcuna doğru yolu kolaylaştırmadığı sürece kendindeki bu ilahlık hissiyatını fark edemez. Bu yüzden, her birimiz birer başak burcu insanıymışız gibi korkup, dinimizin gereklerini sıkı sıkıya uygulayan bir inanan olsak bile “acaba bende bu duyguyu yaşıyor muyum?” diye kendimizi incelememiz (hem de daima) gerekir. “Benim tesettürüm gibi olmayan örtünmeler doğru değil, benim inandığım gibi inanan yok” gibi söylemlerle kendimizi en iyi Müslüman görsek bile bu duyguya yol açan ilahlık hissiyatı sebebiyle yaptıklarımızınRabbimizin katında karşılığı sizce var mıdır? Yoktur, çünkü Rabbimizin rızası içinmiş gibi görünen bu hal aslındakişinin kendi adına söylediği “ben”i tatmin etmektir. Bu duygusunu tatmin için kendi kafasına göre bazı dini uygulamaları katılaştırma yolunu seçer. Örneğin, gücümüzün yettiğince yapacağımız nafile ibadetleri abartarak kendinien iyi inanan ilan eder, başkasının ibadetini küçümser. Bu şekilde tatmin edilmeye çalışılan “benden başka mükemmel yok” duygusudur ve bu duygu onları sonunda cehenneme taşır. Bu duygunun tatmini için insanların kullandıkları birçok oyuncak vardır, biz inananların (dindar bir başak burcu insanının) bu konuda düşebileceğimiz tuzak, genellikle “katılaştırdığımız din adına uygulamalar” olabilir.

Başak burcu insanının bu “ben mükemmelim” duygusu her alanda görülebilir. Evde düzeni ve temizliği çok sevdiklerini iddia ederek kendilerini etrafından farklı görürler. Aslında bu temizlik düşkünü, titiz halleri onların esfele safilin hallerini yani ilahlık hissiyatını tatminleri içindir. Kendiadına söyledikleri “ben” takdiminin ilahlık hissiyatını muhafaza edebilmek için her yolu denerler. Bu haliyle küfrünü muhafaza etmeye çalışır. Bu duygusuna o kadar sıkı bağlıdır ki her yerde kendilerini haklı görüp, etraflarına suç atmak isterler. Bunu yapamayacağı zaman kendini mağdur göstererekyine ilahlık hissiyatına sahip çıkarlar. Oysa iş hiç onların sandığı gibi değildir:

Başak Burcu insanında astronomik pozisyonun da katkısıyla açılan kaydındaki “zatım mükemmeldir” hissi aslında tamamen Hakk bir bilgidir. Onun “zatım” diye takdim ettiği Kul Zat, Kendinde Kendine Göre Var olan halidir, nefsidir, yani Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu’dur. Onun Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu, Allah’ın Kendini Hissetmesi’nden verdiği yetki alanıdır. Yani Asıl Mükemmel’den yetkiyle aldığı kendindeki mükemmellik duygusudur. Bu yüzden yaptığı tespit doğrudur, Hakk bilgidir. Ancak Başak Burcu insanı bu Hakk bilgiyi de, doğumu sonrası kendini dûniHİ algıda bulmasıyla birlikte zâtı için hissettiği mükemmellik hissini de müstakilleştirdi ve “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası şemsiyesi altında kendine mal etti ve onunla caka satmaya, kibir sergilemeye başladı. Böylece, esasının ne olduğunu bilmeden, Başak Burcu’nda küfür (Allah’a aitliği örtme ve yalanlama) ortaya çıkmış oldu (Yılmaz Dündar,Burçlar ve Küfürler).

Başak burcu insanının bir konuda yaşadığı hassasiyet deilgili diğer kişilerin, hayvanların, ormanların, çevrenin faydası için değil kendi ilahını tatmin içindir. Zaten onun temizlik konusunda hassas olduğunu dile getirmesi de böyleydi; “evi veya eşyamı kendim temizlemeden rahat edemiyorum” gibi söylemleri hep kendisini eksiksiz görmesi ve göstermek istemesindendir.

Başak burçları kendini beğenen, etrafındaki hiç kimseyi beğenmeyen bir burçtur ve (erkek ya da kadın fark etmez) onların küfürlerine açılan ana kapıları bu duygularıdır. Aralı kapıları da budur: Bu hissini tanıyıp bundan kurtulma yoluna giren başak burçları gerçek mükemmelin ancak Allah olduğunu fark eder, bilir ve buna göre yaşamaya gayret eder, hem de uç noktada (mükemmeli seviyor ya)…

Her konuda detaycı olduğunu bildiğimiz başak burçları bu özelliğini Rabbimizi bulma yolunda kullanabildiğinde O’na çok hızlı ulaşabilir. Rabbimiz tarafından bize bildirilen ayetleri ders yaparak inceler, işte bu da onun Allah’a açılan bir kapısı olur.

Başak burçları tanrısal kavga yaşadığı burçları (İkizler, Yay, Balık)da bu gözle ele aldığında, kendisinin aslında onlardaki hangi duygu ve hissiyattan rahatsız olduğunu bulduğunda Rabbimiz Allah’a açılan bir başka kapısını da fark etmiş ve aralamış olur.

Allah’ım, indinde makbul olan İslam Dini hakkında, senin düzenin hakkında, senin hakkında yanlışşeyler düşünmekten, konuşmaktan, yazmaktan, okumaktan, dinlemekten; yanlış hal ve hareketlerden, benim bilmediğim ancak senin bildiğin bütün yanlışlardan korunmak ve yapmamak için sana sığınıyorum, senden yardım istiyorum. Allah’ım doğuyu batıdan ayrı ve uzak tuttuğun gibi lütfen tüm yanlışları benden ayrı ve uzak tutuver, bunu bize ikram ediver (âmin).

 

 

 

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti