Nöbetçi Eczaneler
20 Mart 2013 Çarşamba 02:00:00 Türkiye genelinde Oda ve Borsalarla ilgili seçim süreci devam ediyor. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde TOBB ve Hükümet tarafından sürpriz bir kararla tüm Oda ve Borsalardaki seçimler ileri bir tarihe ertelenmişti.
Erteleme kararının ardından meslek gruplarıyla ilgili yapılan itirazlar yeniden değerlendirilmeye alınmıştı. Şu günlerde bu itirazlar da artık karar aşamasında. Yani Odalar ve Borsalar ile ilgili seçim takvimi tüm hızıyla işliyor. Seçimler konusunda bu günden sonra tansiyonun daha da hızlanacağı görüşü hakim.
Türkiye genelinde olduğu gibi Afyonkarahisar’da da ticaret aleminin önde gelen sohbet konuları arasında bu seçimler bulunuyor. Tansiyon yükselecek dedik ya. Aynı hassasiyet Afyonkarahisar için de söz konusu. Bunun ilk sinyalleri önceki gün akşam yapılan ATSO’nun olağanüstü Meclis toplantısında alındı. Yönetimin “eski ATSO binası satılsın” teklifi reddedildi. Kapalı zarf usulü yapılan seçimlerde 53 Meclis üyesinden 19’u satılması, 34’ü ise satılmaması yönünde oy kullandı. ATSO Başkanı Hüsnü Serteser’in “satılması ve borçların ödenmesi” talebini içeren konuşmasına karşılık eski Başkan Melih Yurter ve eski Meclis Başkanı Celalettin Gürel satışa, borçlanmaya, yeni bina için harcanan bütçeye kaşı çıktılar.
ATSO’nun Meclis toplantıları eskiden beri nedendir bilinmez, basına kapalı olarak gerçekleştiriliyor. O nedenle Meclis’teki pek çok konu, kamuoyunun bilgisine ne yazık ki ikinci, hatta üçüncü ağızlardan yansıyor.
ATSO’daki seçim kulisleri çok büyük bir oranda “yeni hizmet binası ve eski hizmet binası” konuları üzerinden yürütülüyor. İnsanların bakış açısına göre, durduklarına yere göre, kimileri yeni hizmet binasının Afyonkarahisar için vizyon bir proje, vitrindeki nadide bir parça olduğuna inanıyor. Kimileri bu kadar masraf ile yapılan binanın işletme masraflarının da çok yüksek olmasını gerekçe göstererek yapılanın doğru olmadığını savunuyor. Kimileri de bir bina kazanılmış olmasına rağmen binanın arazisinin ATSO’ya ait olmamasını eleştiriyor. Bu yatırımın yanlış olduğunu, bu kadar para harcayarak bina yapmak yerine, bütçenin bir kısmıyla arazinin alınması, kalan kısmıyla daha mütevazi bir bina yapılmasının daha doğru olacağını dillendiriyor.
2. Dumlupınar caddesi üzerindeki eski ATSO binasının satışı da yine fikir ayrılıklarına yol açıyor. Bir kısım eski binanın satılarak elde edilecek paranın yeni bina için yapılan borçların kapatılmasında kullanılmasını istiyor. Başka bir kısım, eldeki mevcut binayı satmanın doğru olmadığını, bina satılsa bile borçların bitmeyeceğini, hem borçlu kalınacağını, hem de eldeki binadan olunacağını savunuyor.
Eski binayla ilgili olarak, kiracıların çok uzun süredir kirada olması nedeniyle kiraların düşük kaldığını, satış ile daha yüksek gelir kaynakları yaratılabileceğini savunanlar da var.
Bu fikirler havada uçuşurken, gruplaşmalar ve bu gruplar arasındaki mücadele de devam ediyor. Mevcut yönetim ve AFSİAD etrafında kümelenen bir grup olduğu gibi HÜRSİAD etrafında kenetlenen bir grup da olduğu biliniyor. Bunlardan bağımsız bir şekilde kendi meslek grubuna göre hareket edenler de seçim için çalışmalarını sürdürüyor.
Şu an için su üstüne çıkmış bir mücadele yok. Ancak mücadele derinden ve hızla sürüyor. Kimse “biz yönetime talibiz” ya da “ben başkan olacağım” demiyor şimdilik. Herkes yeni Meclis’te oluşacak olan dengeyi bekliyor. Masadaki kartların yeniden dağılımı sonrasında eli güçlü olan resti çekecek gibi görünüyor.
O nedenle meslek gruplarından seçilecek olan Meclis üyelerine yoğunlaşılmış durumda. Eğer ki bıçak sırtı denge devam ederse dostluklar tazelenecek, ittifaklar yenilenecek. Ama denge bozulursa… O zaman ne olacağını zaman gösterecek.
