Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Ayrılıktan vaz geçelim

İstanbul Gezi Parkı’ndaki olayların ilk gününün ardından, bu köşede yaptığımız değerlendirmede olayların geri planına dikkat çekmeye çalışmıştık. Özetle şöyle demiştik; “Herkes fikrini özgürce söyleyebilmelidir ama, ifade özgürlüğü terör demek değildir. İstanbul Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçları kurtarma çabası, ne yazık ki ifade özgürlüğünden çıkıp terör gösterilerine dönüştü. Ülkesine, memleketine sahip çıkmaya çalışanların, demokrasiye inançlarını, özgürlük mücadelelerini makul düzeyde ifade etmeye çalışanların, tepkilerini dile getirmeye çalışanların iyi niyetleri, güzel çabaları azgınların azgınlığına kurban edilmiştir ne yazık ki.
Yabancı basında Arap ve Afrika ülkelerini felaketlere sürükleyen “Arap baharı” özlemini yansıtarak “Türk baharı başlıyor” benzetmeleri ayrı bir tereddüt noktası olmuştur. ABD ve AB’den gelen eylemlere destek açıklamaları üzerinde iyi düşünülmelidir. Beklentinin farklı olduğu iyi okunmalıdır. Türkiye’nin kargaşa ortamından keyif alanları gördükçe bu eylemlerin amacından saptığı, makul taleplerin çığırından çıktığı anlaşılmıştır”
***
Aradan geçen yaklaşık 20 günlük süreçte bu tespitlerimizde yanılmadığımızı gördük ne yazık ki. Olaylar halen daha yatışmış değil. Toplumsal bölünmüşlük giderek kendisini daha derinden hissettiriyor. Komplo teorilerinin ucu birbirine ekleniyor. Hayal gücü sınır tanımıyor.
Muhalif kesimde “baskı” psikolojisi, muhafazakar kesimde ise “komplo” teorileri giderek tırmanıyor. Bu tırmanış Türkiye’yi bir kez daha derin bir ayrılmışlığa, bölünmüşlüğe götürüyor.
Son yıllarda anlaşılmaz bir bölünmüşlük görüntüsü, her vesile ile karşımıza çıkmaktadır. Sanki, bunun olabilmesi için anlamlı-anlamsız her fırsatı değerlendiriyoruz. Birbirini anlamayı bir kenara bırakın, anlama gayreti bile kaybolmuş durumda. Aslında ayrışmanın değil; bütünleşmenin vesilesi olabilecek olaylar toplumun liderlerinde bile ters tepki yapıyor.
“Neler oluyor, bu millet nasıl bu hale geldi?” diye kendimize sorarken, en akl-ı selim olması gerekenlerimizin de, aklın çok uzağında olduklarını görmek karamsar düşüncelere itiyor bizleri.
Toplumumuz için bir an evvel; akla ve vicdana dönmek elzemdir. Toplumun yeniden, sağlıklı hale gelmesi ve “her ayrılığın” bir “ayrışma” vesilesi olmaması için herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Tansiyon düşürülmeli, kaygılar giderilmelidir. İhtiyacımız olan şey gerilim değil, itidaldir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER